Boğaziçi Üniversitesi’nin ilk mezunları, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi’ne ‘kayyım rektör’ atamasına karşı bildiri yayınladı: “Liyakatla ön plana çıkmış bir akademisyen yerine siyasi tercihler ön planda tutularak atama yapılmış olmasına karşıyız. Atanan kişinin siyasi kimliği dolasıyla alınacak kararlarda akademik özgürlük yerine siyasi tavrın galebe çalacağından endişeliyiz.”
Boğaziçi Üniversitesi’ne 1 Ocak 2021’de Melih Bulu’nun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kararıyla rektör olarak atanması sonrası ‘kayyım rektör’ eleştirileri yükselmiş, Boğaziçililerin protestoları birçok kente yayılmış, özerk yönetim için yapılan eylemlerde 500’ün üzerinde öğrenci gözaltına alınmıştı. Erdoğan’ın kararıyla atanan Bulu, yine Erdoğan’ın kararıyla 15 Temmuz’da görevden alınmıştı.
Bulu’nun ardından 19 akademisyenin rektör adaylığı için yarıştığı ‘güven oylamasında’ öğretim üyelerinden yüzde 95 oranında ret oyu alarak, rektör olması istenmeyen iki akademisyenden biri Prof. Dr. Mehmet Naci İnci yine Erdoğan’ın kararıyla üniversiteye rektör olarak atanmıştı.
Boğaziçi’nin kuruluş mücadelesi
1972 mezunları, ABD’li mütevellilerin Robert Koleji Yüksek Okul’unu kapatma kararı aldığında okulun Türkiye’nin özerk bir üniversitesi olarak kalması için mücadele vermişlerdi.
25 Eylül 1970’te neredeyse bütün öğrenciler bir foruma katılarak beş günlük boykot kararı almışlardı. Öğrenciler, Ankara ve İstanbul’da yürüyüşler de düzenlemişti.
Ankara yürüyüşünü 19 Kasım’da gazeteci Abdi İpekçi Milliyet’teki köşesinde şöyle yazmıştı: “Bu öğrenciler her zaman takdirle anılması gereken örnek bir davranış göstermektedirler. Zira kendileri için değil, kendilerinden sonra gelecekler için savaşmaktadırlar. Boykotları, yürüyüşleri, kolay sınıf geçmek gibi isteklerle değil, Türk eğitim sistemine bir kuruluşun kazandırılması yüksekokulun muhafazası amacıyla düzenlenmektedir.”
1972 mezunları şimdi de ‘kayyım düzeni’ne karşı bir bildiri yayımladı.
Bildiri şöyle:
“Boğaziçi Üniversitesi’nin ilk mezunları olarak (1972) öğrencilerin protestosunu anlıyor, onlara hak veriyor ve onları destekliyoruz.
Bizler Boğaziçi Üniversitesi’nin kuruluş sürecinde, okulumuzun bugünkü bağımsız üniversite kimliğini alması için Ankara’da yürüyüşler yapmış, mücadeleler vermiş öğrencileriz.
Ülkemizin epey eski ve kurumsal yapısı kökleşmiş kurumlardan biri olan Boğaziçi Üniversitesi’ne, okulun mevcut akademik kadrosundan liyakatla öne çıkmış bir akademisyen atanmamış olmasını kabul etmiyoruz.
Liyakatla ön plana çıkmış bir akademisyen yerine siyasi tercihler ön planda tutularak atama yapılmış olmasına karşıyız.
Yürürlükte bulunan kanunlara uygun olan ‘atama’yla ‘rektör’ belirlenmesinin yarattığı sorunlar yeteri kadar tecrübe edilmiştir. Söz konusu kanun değiştirilme görevi parlamentodadır. Ancak mevcut şartlarda en azından üniversitemizde söz konusu pozisyona liyakatla ön plana çıkmış bir akademisyen atanmasını beklemekteyiz. Atanan kişinin siyasi kimliği dolasıyla alınacak kararlarda akademik özgürlük yerine siyasi tavrın galebe çalacağından endişeliyiz.
Bu atama kararını vermiş olan mercilerin yukarıda saydığımız bizce önemli hususları değerlendirerek ve oluşan öğrenci ve akademisyenlerin tepkileri de gözetilerek atanmış rektörün istifasını beklemekteyiz. “