Diken’i size tanıtırken büyük dedem merhum Sedat Simavi’den bir alıntı yapmak istiyorum. 1916’da, ‘Gazetecilik öldü’ denilen bir devirde bir arkadaşına şöyle demiş: “İnşallah ben bu verimsiz tarlada namuslu olarak gazetecilik yapacağım. Muvaffak olursam ne âlâ, muvaffak olamazsam talihime küseceğim…”
Neredeyse 100 yıl sonra, gazetecilik için yine aynı şeyin söylendiği şu günlerde benim de niyetim aynı.
Diken’in misyonu net ve kısa: Ülkemizde gül bahçesine dönüştürülmek istenen medyanın dikeni olup, köklerinden sallanmaya başlayan demokrasimizi, temel özgürlüklerimizi ve laikliği savunmak. Bu misyonu yerine getirirken de gazetecilik mesleğine hak ettiği itibar ve onuru yeniden kazandırmak.
Yukarıda saydığım değerleri savunurken hiçbir parti, kurum ya da örgütün körü körüne taraftarlığını ya da düşmanlığını yapacağımızı sanmayın. Diken bağımsız ve özgür bir gazete.
Diken’in gücünün iki kaynağı var: İlki, kendi imkânlarıyla çıkması. İkincisi de gazetecilik ilkeleri ve etiğinin Diken ekibinin DNA’sında yazması.
Çok büyük vaadlerimiz yok. Doğru haber veren, adil gazeteciliği gözeten, nereden gelirse gelsin baskıya boyun eğmeyen, dürüst bir gazete çıkarmak için yola koyulduk. Çünkü eminiz ki, Türkiye’nin böyle bir gazeteye ihtiyacı var.
En doğrusu, yine büyük dedemin her gazetecinin kulağına küpe olması gereken şu nasihatiyle bitirmek: “Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma.”
Harun Simavi