Boğaziçi Üniversitesi’nde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından atanan ve ‘kayyım rektör’ olarak anılan Prof. Dr. Melih Bulu’ya karşı direnişin 25’inci haftası sona erdi. Direnişin 173’üncü gününde de Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri her iş günü olduğu gibi “Kabul etmiyoruz vazgeçmiyoruz” diyerek arkalarını 118’inci kez rektörlük binasına döndü. Daha sonra açıklama yapan akademisyenler, atanmış yönetim kurulunun Boğaziçi’nin yıllar içinde elde ettiği kurumsal kazanımları tahrip etmeye devam ettiğini söyledi.

Bugünkü nöbete okulda ders vermesi engellenen öğretim görevlisi Feyzi Erçin’in öğrencilerini temsilen bir öğrenci de katıldı. Öğrenci nöbet boyunca elinde ‘Feyzi Hoca Burada’ diye yazılı bir döviz taşıdı.

Erçin’in Batı dilleri bölümünde sekiz yıldır sürdürdüğü ders, ‘notlandırmada sorun görüldüğü ve eğitim ve öğretim kalitesini olumsuz yönde etkilediği’ gerekçesiyle Bulu’nun yardımcısı Prof. Dr. Naci İnci tarafından sonlandırılmıştı. Erçin, söz konusun karar için “Ne ahlakla ne de akademik prensiplerle bağdaşıyor” demişti.
Her cuma günü açıklama yapan akademisyenler şöyle konuştu: “Sizlere halen basının ve mezunlarımızın alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel ve sivil güvenlik güçleriyle denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz.
‘Kampüste tacize ve şiddete davetiye çıkarılıyor’
Atanmış yönetim üniversitemizin yıllar içinde elde ettiği kurumsal kazanımları tahrip etmeye devam ediyor. 2016’dan bu yana şiddetsiz ve cinsel tacizsiz bir kampüs için çalışan Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü’nün yokluğu üniversitemize geri dönülemez zararlar vermekte. Tıpkı yarı zamanlı ve emekli hocalarımızın işlerine son verildiği gibi Citök koordinatörü Cemre Baytok da ideolojik nedenlerle Ofis Koordinatörlüğü görevinden uzaklaştırılmıştır. Toplumsal cinsiyet temelli taciz ve şiddet konusunda uzmanlaşmış bir çalışan olan Cemre Baytok’un uzaklaştırılması, cinsel taciz ve şiddet konusunda tüm üniversite bileşenlerine yönelik bilgilendirici ve önleyici çalışmaların durması demektir. Dolayısıyla tacize uğramış kişilere, doğru yönlendirme yapılamamakta ve nihayet kampüste taciz ve şiddete davetiye çıkarılmaktadır. Cinsel tacizi önleme koordinasyon ofisinin işlevsizleştirilmesi, amacından saptırılması kabul edilemez!
‘Senatomuz gasp edildi’
23 Haziran 2021 Çarşamba günü gerçekleşen Senato toplantısında senatomuz gasp edildi. Atanmış yönetim, senatörlerimizin kuvvetli itirazlarına rağmen oy çokluğunu sağlamak amacıyla mükerrer oy kullandı. Bu gayrimeşru uygulamayla atanmış yönetim seçilmiş senatörlerimizin ve üniversitemizin iradesini hiçe saymıştır.
Altı buçuk saat süren senato toplantısının ilk gündem maddesi, Üniversite Yönetim Kurulu (ÜYK) temsilcisi seçimiydi. Seçilmiş senatörlerimiz yaklaşık iki saat boyunca atanmış yönetimin mükerrer oy yoluyla ÜYK temsilcisini belirleme teşebbüsüne karşı çıktılar. Ancak atanmış yönetimin bu gayrimeşru yolu dayatması üzerine, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü atanmış müdürü Haluk Özener hariç diğer adaylar bu durumu protesto ederek adaylıktan çekildi, senatörlerimiz ise oy vermeyi reddetti. Böylelikle tek aday olarak kalan Haluk Özener bu usulsüz seçimle ÜYK üyesi olarak belirlenmiş oldu.
Kriterlere aykırı akademisyen alımı
Seçilmiş senatörlerimiz, gündemdeki bir diğer madde olan bir gecede kurulan hukuk fakültesinin atama yükseltme kriterlerinin görüşülmesine karşı çıktı. Senatörlerimiz yeni kurulan fakülteler hakkında davalar olduğunu, eğer gündeme gelecekse öncelikli olarak bu konuda raporlar hazırlanması gerektiğini, bu konunun ancak birimlerde görüşülerek senatoya gelebileceğini belirtti.
Buna karşılık atanmış yönetim, gerekirse YÖK’ün asgari kriterleri ile öğretim üyesi alınabileceğini, ‘Eğer buradan karar çıkmazsa, biz hocayı istediğimiz gibi alırız’ diyerek ifade etti. Üniversitemiz kriterlerinin son derece açık ve net olduğunu, bu kriterlerden feragat edilemeyeceğini, bunun üniversitedeki eğitim ve araştırma kalitesini olumsuz etkileyeceğini beyan eden senatörlerimizden bazıları toplantıyı terk ettiler. Senatonun aynı gündemle gelecek hafta toplanmasına karar verilmesi ile toplantı sonlandı.
Bir kamu üniversitesi olan Boğaziçi Üniversitesi Senatosu’nun bu şekilde gaspı, bizler için sadece akademik özgürlük ve özerkliğin değil, ülkenin geleceğinin gaspıdır. Tam da bu nedenle bir kez daha özgür ve özerk üniversite idealini destekleyen herkesi, mücadelemize destek vermeye, ülkemizin gençlerinin geleceğinin karartılmaması için bizimle birlikte Boğaziçi Üniversitesi’ne sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ve Yabancı Diller Yüksek Okulu da dahil olmak üzere üniversitemizdeki tüm birim, fakülte ve enstitülerin müdür ve koordinatörleri seçimle göreve gelmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlerimiz ve mühendislik fakültemizin seçilmiş dekanı bir an önce görevlerine atanmalıdır.
Bir kez daha atanmış Melih Bulu, Gürkan Kumbaroğlu, Naci İnci, Fazıl Önder Sönmez’in, bir gecede kurulan Hukuk Fakültesi’ne atanmış Selami Kuran, görevlendirilmiş Muzaffer Eroğlu ve usulsüzce ÜYK’ya seçilmiş Haluk Özener’in istifasını talep ediyoruz.”