Hedef gösterilip tutuklanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, tutukluluk sürecinin iktidar ve sözcülerinin algılarıyla yürütüldüğünü söyledi.
”Ben bu devletin başına musallat olmuş at sineğiyim” ifadesini kullanan Fincancı, ”Bu ülke için kim daha fazla yarar getirmiş biliyor Türkiye halkları” dedi.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’ta kimyasal silah kullandığına ilişkin iddiaların araştırılması gerektiğini söyledikten sonra iktidarın hedef gösterdiği Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı hâkim karşısına çıktı. Duruşma savcısının Fincancı’ya ceza istediği esas hakkındaki mütalaasını hazırlayarak geldiği ilk duruşmada mahkeme Fincancı’nın tutukluluğunun devamına karar vermişti.
Bugünkü duruşmada Fincancı, yargılanma sürecinin algıyla yürüdüğünü belirterek Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın demeçlerine dikkat çekti.
Fincancı şunları söyledi:
*Savcıya teşekkür ederim. Çünkü o uzun ve çok sayıda bilim dışı ifadeyle malul iddianameyi epeyce sadeleştirmiş. İntihalden kurtulamamış ama. Gerçekten ön tanı-tanı ayrımını yapabilmeniz kıymetli ama burada önemli bir sıkıntı var. Bütün bu yaşananların sizin üzerinizdeki etkisini bilemiyorum ama çok inandırıcılar. İnanılmaz bir algıyla yürüyor bu süreç. Başından beri bir talimatla karşı karşıya olduğumuzu düşündüren ifadelerle karşı karşıyayız. İktidarın sözcüleri, küçük ortakları konuşuyor ‘vatansız kalsın’ diyor. Bu ülke için kim daha fazla yarar getirmiş biliyor Türkiye halkları.
‘Bu talimat değil de nedir?’
*Milli Savunma Bakanı yayına katıldıktan sonra iftira diyor. Araştırma olmadan iftira demek baştan yalan söylemek. Neyin iftirası olduğu da meçhul. Bu hafta sonunda savunma bakanı ‘milletimiz bu kişileri affetmeyecektir’ dedi. Bu talimat değil de nedir?
*Çağlayan’ın önü, buraya getiriliş biçimim… Sanki ben en tehlikeli sanıkmışım gibi davranıyorlar, bu da sizin üzerinde etki etmek için yapılıyor. Siyasi otorite tamamen algılar üzerinden ilerliyor ve hakikat bükücülük yapıyor. Mütalaa da aynı şeyi yapıyor.
‘Olay yerinde inceleme yapmak gerekir’
*Akciğerden gelen kanamanın nasıl bir propaganda olduğunu anlamıyorum? Silah olup olmadığını anlamak için olay yerinde inceleme yapmak gerekir. Bu incelemeyi de balistik uzmanlarının yapması gerekir. Bunların yasak silah kapsamında olup olmadığı da hukuken değerlendirilmesi gerekir. Burada tıbbi görüşümü belirterek nasıl bir meşruiyet kazandırdığımı çok merak ediyorum. Bu ülkede biliyoruz ki eğitim sistemi gereği sebep-sonuç ilişkisi kurmakta zorlanılıyor. Burada da bir sebep-sonuç ilişkisi kuramama durumu var.
*(TTB ve İnsan Hakları Derneği’nin faaliyetleri) Başka örgütüm yok benim. Ben teröristsem hangi örgütten terörist olduğumu merak ediyorum. THİV’den mi, işkence mağdurları için Uluslararası rehabilitasyon konseyi mi benim örgütüm?
*Cumhurbaşkanı çıkıp bana terörist diyebiliyor. O dedikten sonra benim hakkımda yargı mensupları nasıl aykırı düşünebilirler? Ardından da beraat ettiğimiz davada istinaf kararı bozuyor ve yeniden yargılama başlıyor, ne tesadüf!
*Sonrasında tutkulu bir ilişkimiz oldu bizim siyasi otoriteyle. Biz onlara bilimsel eleştiriler yaparken onlar da bizi teröristlikle, vatan hainliğiyle ve daha çok yakışıksız ifadeyle suçladılar. Bunlar karşısında nasıl değerlendirme yapacağınızı merak ediyorum. Ben bu devletin başına musallat olmuş at sineğiyim.
Biz hekimler olarak araç olarak kullanılmayı reddediyoruz, siz de reddedin.
*Yine aynı savcı örgüt üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatmış. TTB’den kurtulmayı istiyorlar, benden kurtulmak istiyorlar. Dört duvarın arasına koymuşsunuz, tutuklamışsınız… Nazım’ın dediği gibi ‘O duvar, duvarınız vız gelir.’
*Mücadeleye devam edeceğimiz muhakkak.
*Biz yeni hayatlar filizlensin, yaşayanlar hayatlarını onurla devam ettirsin diye uğraşıyoruz. Bunun da bir suç olduğunu düşünmüyor ve suçlamalarınızı reddediyorum.