CANAN COŞKUN
[email protected]
@canancoskun
TELE1’de katıldığı bir programdaki sözleri nedeniyle hedef gösterilerek 49 gün önce ‘cumhurbaşkanına hakaret‘ suçlamasıyla tutuklanan gazeteci Sedef Kabaş hâkim karşısına çıktı.

İlk duruşmada hükme bağlanan davada Kabaş’a ‘cumhurbaşkanına hakaret‘ten iki yıl dört ay hapis cezası verildi. Kabaş hakkında tahliye kararı verildi.
22 Ocak’ta tutuklanan Kabaş’ın ‘cumhurbaşkanına hakaret‘ ve ‘kamu görevlisine hakaret‘ suçlamalarıyla yargılandığı davanın ilk duruşması bugün İstanbul 36’ncı Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Kabaş’ın hazır bulunduğu duruşmaya iki gazeteci ve avukatlar dışında seyirci alınmadı. Kabaş hakkındaki iddianamede müşteki olarak eklenen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu da avukatları temsil etti.
Kabaş’ın savunması
Duruşmada ilk olarak Sedef Kabaş’a söz hakkı verildi. Kabaş’ın savunmasından öne çıkan kısımlar şöyle:
- Geçen yıllarda başka bir konuşmam AKP’liler tarafından montajlanarak yayımlandı. Konuşmamın içeriği kasıtlı çarpıtıldı ve kamuoyuna izletildi.
- Goebbels yöntemlerini eleştirdiğim konuşmam Goebbels yöntemleriyle hedef gösterildi.
- Ben bugün IŞİD üyesi olup emniyetin canlı bomba listesinde yer alsaydım serbesttim, uyuşturucu ticareti yapsaydım rahat rahat dolaşacaktım, (PKK lideri) Öcalan’la görüşüp mektubunu kameralar önünde okusaydım görüşleri referans alınan bir akademisyen, Fethullah Gülen’le fotoğraf çektirseydim gözde bir bakan olacaktım. Otellere, devlet ihalelerine çöküp millete ana avrat küfretseydim suçsuz sayılacaktım.
- Takvim gazetesi manşetten beni açıkça hedef göstererek ilk kurşun atıldı.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Bildirgesi’ne göre insanlar artık geceyarısı gözaltına alınmayacaktı. Söz başka eylem başka…
- Bakanlar, AKP’liler, RTÜK başkanı koro halinde beni suçlu ilan etti. Mahkeme kararını beklemeye gerek yoktu, hüküm çoktan verilmişti.
- Gencecik bir savcıya ifade verdikten sonra epey bekletildik. İnsan ister istemez düşünüyor acaba göklerden gelen bir emir mi var diye.
- Ortada kaçacak bir kadın yoktu, adresim sabit, yıllardır iktidar sahiplerinin şikâyetiyle yargılanmışım. Yatarı belki birkaç saat olan bir suçtan hapsettiler. 49 gün sonra sizin karşınıza çıktım.
- Günümüz Türkiye’sinde hukukun tersten işletildiği bir tablo var karşımızda. Nasıl bir suç işlemiş olabilirim ki 13 yıla yakın hapis yatmamı talep ediyorlar?
- Sözü ve kalemi dışında gücü olmayan bir kadına iktidarın gücünü kullanarak saldırdılar. Bunca saldırının, öfkenin karşısında yüce Türk adaletine sığınıyorum.
- Sizce bir atasözünden zorlama bir şekilde hakaret suçu çıkaranların hakaret sicilinin bu kadar kalabalık olması garip değil mi?
- Hakaret edenlere “İyi bir ivme yakaladık” diyenlerin yaptığı suça teşvik değil midir?
- Bir atasözü üzerinden bir gazetecinin sürekli hedef gösterilmesi, gerçeklerin kamuoyuyla buluşmasını engellemek değil midir?
- Bir şiir yüzünden hapis yatmış birinin atasözü nedeniyle bir gazetecinin hapis yatmasını istemesi hayatın bir cilvesi değil mi?
Erdoğan’ın avukatı: ‘Cumhurbaşkanı salona mı gelsin‘
Kabaş’ın savunmasından sonra avukatı Uğur Poyraz konuştu. Poyraz, herhangi bir katılma kararı yokken cumhurbaşkanı ve Soylu’nun avukatlarının salonda olmasıyla beyanda bulundu. Avukat Kerem Altıparmak da Erdoğan ve Soylu’nun şikâyetlerini salona gelerek anlatması gerektiğini söyledi. Bu sırada Erdoğan’ın avukatı, “Oldu! Cumhurbaşkanı salona mı gelsin” diye karşılık verdi. Soylu’nun avukatı Uğur Kızılca da Kabaş’ın savunmasında geçen “Soylu’nun soyadına ihanet edercesine” sözlerinden dolayı da şikâyetçi olduklarını belirtti ve davaya katılma talebinde bulundu.
Bunun üzerine Kabaş’ın avukatı Uğur Poyraz tekrar söz aldı ve “Bu ülkede Tayyip Erdoğan’ın talebine karşı duracak bir hâkim var mıdır? Bu kararı verecek hâkimin sürülmeyi göze alması gerekir. Ülkede hukuk olmayınca matufiyet şartı (kuşku bırakmayacak şekilde itham) mı anlatıyorsun diyebilirsiniz. Bu dava burada bitmeyecek” dedi.
Savcı mütalaasıyla gelmiş
Hâkim Bekir Yılmaz da, Erdoğan ve Soylu’nun davaya katılma taleplerini kabul etti ve duruşma savcısına söz verdi. Savcı da esas hakkındaki mütalaasının hazır olduğunu söyleyerek görüşünü açıkladı. Savcı, Kabaş’ın ‘cumhurbaşkanına hakaret’ ve ‘kamu görevlisine hakaret‘ suçlamasıyla cezalandırılmasını ve tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.

Soylu’nun avukatı: ‘Mahkemeyi etkilemek için AİHM’e gidecekler’
Mütalaadan sonra katılanların avukatlarına söz hakkı verildi.
Soylu’nun avukatı Uğur Kızılca, “Avukatlar, AİHM’e gideceklerini söyleyerek mahkemeyi etkilemeye yönelik sözler etmiştir. Biz de takip edeceğiz. Her platformda izah edeceğiz. Bizim müvekkillerimiz kamuya maloldu diye şeref ve haysiyetleri de ortada değildir” dedi.
Kabaş: ‘Yargılanmaktan korkmuyorum’
Mütalaaya karşı sözleri sorulan Sedef Kabaş, “Yargılanmaktan korkmuyorum. Yeter ki adalet tesis olsun. Bu suçu işleyen herkes eşit şekilde cezalandırılsın, suçtan zarar görenler eşit şekilde korunsun. Kutuplaştırıcı bir dil kullanılmaması gerektiğini söylediğim sözlerimden hakaret çıkarmak da ironidir” dedi.
Kabaş’ın avukatı Bahar Ünlüer de müvekkilinin bakmakla yükümlü olduğu 12 yaşında bir oğlu olduğunu belirterek, “Annesinin 49 gündür tutuklu olması nedeniyle onun bakım ve şefkatinden uzak. Parkinson hastası büyük annesinin yanında kalıyor” dedi. Avukat Kerem Altıparmak da hâkim Yılmaz’a “Bu davada Türkiye’nin hukuk devleti olup olmadığına karar vereceksiniz. Demokrasi ve cumhuriyet konusunda yurttaşlar eşit mi, siyasi iktidarı insanlar eleştirebilir mi buna karar vereceksiniz” dedi.
Avukat Uğur Poyraz da “Bu ülkede Erdoğan Beştepe’de oturduğu sürece kimse bu davada beraat veremez. Siz de veremezsiniz ama elinizi vicdanınıza koyun. AİHM kararları ortada dururken bu davada mahkûmiyet verilemez” dedi. Avukat Poyraz’ın beyanı sırasında Erdoğan’ın avukatı Ferah Yıldız “Siyaset yapmayın, burası siyaset meydanı değil” dedi.
Son sözü sorulan Sedef Kabaş, “Karar verirken o videoya bakarak karar vermenizi istiyorum” dedi.
Hükmü açıklayan hâkim Bekir Yılmaz, Kabaş’a İçişleri Bakanı Soylu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu hakkındaki tweet’lerine yönelik beraat kararı verirken, Kabaş’ın cumhurbaşkanına hakaret suçundan iki yıl dört ay hapsine hükmetti. Kabaş hakkında 49 gün sonra tahliye kararı verildi.
Ne olmuştu?
TELE1’de katıldığı bir programdaki ifadeleri nedeniyle hakkında ‘cumhurbaşkanına hakaret‘ suçlamasıyla soruşturma açılan gazeteci Sedef Kabaş, 22 Ocak’ta sabaha karşı evinde polis tarafından gözaltına alınmıştı. Kabaş, emniyetteki işlemlerinin ardından aynı gün adliyeye sevk edilmiş, ardından tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
Kabaş, katıldığı televizyon programında “Şu meşhur bir söz vardır; ‘Taçlanan baş akıllanır’ diye. Ama görüyoruz ki gerçek değil. Ya da tam tersi bir söz vardır. Hadi onu söylemeyeyim, büyükbaş hayvan diyeyim. Büyükbaş bir hayvan bir saraya girdiği zaman o kral olmaz, o saray ahır olur, denir” demişti.
Kabaş’ın avukatları tutuklama kararına karşı itirazda bulunmuş ancak İstanbul 58’inci Asliye Ceza Mahkemesi ‘suçun nitelikli haliyle alenen işlenmiş olduğuna dair kuvvetli şüphe oluştuğunu ve şüphelinin benzer suçtan daha önceden hakkında yargılama yapıldığını da dikkate alarak‘ 26 Ocak’taki kararıyla itirazı reddetmişti.
Tutukluluğuna itirazın reddedilmesi üzerine Kabaş’ın avukatları 2 Şubat’ta Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) tedbir ve öncelik talepli bireysel başvuruda bulunmuştu. Anadolu Ajansı’nın 16 Şubat’taki haberine göre AYM, Kabaş’ın avukatlarının başvurusundaki ‘tedbir yoluyla derhal tahliye’ talebini reddetmiş ve ‘başvurucunun ceza infaz kurumunda tutulmasının yaşamına, maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik bir tehlike oluşturduğuna dair derhal tedbir kararı verilmesini gerektirir bir durum bulunmadığı sonucuna vararak, bu aşamada başvurucunun tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiği’ yönünde karar vermişti.
İstanbul başsavcılığı basın suçları soruşturma bürosunun düzenlediği 11 Şubat tarihli iddianamede, Kabaş için zincirleme şekilde ‘cumhurbaşkanına hakaret‘ suçunu işlediği iddiasıyla yedi yıla kadar, İçişleri Bakanı Soylu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu hakkındaki ifadeleri nedeniyle de ‘Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret’ iddiasıyla iki kez olmak üzere dört yıl sekiz aya kadar, toplamda 11 yıl sekiz aya kadar hapis cezası istenmişti. İddianame 15 Şubat’ta kabul edilmişti.