Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiği 24 Şubat’tan beri 10 milyon kişi doğduğu büyüdüğü toprakları terk etti. Kimi ülkesindeki daha güvenli şehirlerin kimi de komşu ülkelerin yolunu tuttu.
Yanlarına alabildikleri kadar eşya alıp evlerinden ayrılanların kimi kilometrelerce yürüdü, kimi aracıyla veya tahliye otobüsleriyle yola çıktı. Güvenli bir yere gidiş için kullanılan bir başka önemli taşıt tren. Demiryolları, istasyonlar bombalandı. Ancak 33 arkadaşını kaybeden demiryolu çalışanları görevlerine devam etti.
O trenlerden biri başkent Kiev üzerinden Lviv’e giden ’91/92 treni’; şimdiki adıyla ‘kurtaran eskpres.’ Binlerce kişinin, yolda bir saldırıya uğramadıkları takdirde daha güvenli noktalara ulaşmasını sağlayan ekspres.
BBC muhabiri Fergal Keane, amaçları Lviv’den sonra Polonya’ya veya oradan da başka ülkelere gitmek olanların tercih ettiği o trene bindi ve ‘her an bir şey olabilir’ korkusuyla yapılan yolculuktaki izlenimlerini aktardı.
Keane’in aktardığına göre yorgun ve kaygılı oldukları her hallerinden anlaşılan binlerce kişi plaftormda bekliyordu. Sırtlarına soğuktan korunmak için battaniye alan yaşlı kadınlar güçlükle bavullarını sürüklüyor, anneler korkan çocuklarını sakinleştirmeye çalışıyordu. Önce tren düdüğü sonra da ıslık sesi duyuldu ve Polonya’ya yolculuğun ilk etabı başladı. Odessa, Harkov, Donbas’tan binenler de vardı trende.
Pencerelerden ışık sızmamalı
Kondüktör Levgen Propokenko (40), Rusların kuşatması altındaki Harkov kentinde yaşıyor. Kızı ve damadı da onun gibi demiryolu çalışanı. Tüm aile ‘kurtaran ekspres’in seferlerini sürdürmesi için çalışıyor.
“Doğduğum büyüdüğüm şehir bombalanıyor. Korkunç bir durum. Görüyorum, hissediyorum ama hala inanamıyorum” diyen Propokenko, trenin saldırıya uğrama riskinin bulunduğunu biliyordu. Bu nedenle görev tanımı değişmişti işgal başladığından beri. Bugünlerde en önemli görevi Rusların hedefi olmaması için trenin pencerelerinin ‘örtülmüş’ olmasını, dışarı ışık sızmamasını sağlamaktı.
Herkes tehlikeli bir yolculuğa çıktığının bilincindeydi ama bombaların yağdığı kentlerden ayrılmaktan başka çareleri yoktu. O nedenle bunu göze almışlardı.
“İnsanların korku içinde olduklarını yüzlerinden anlıyoruz. Biz de korkuyoruz ama onları güvende hissettirmeye çalışıyoruz; görevimiz bu” diyen Proponenko’nun kendinden genç bir çalışma arkadaşı, demiryolunun sözcüsü Oleksandr Şevçenko da (31) trendeydi. Başbakanın demiryolu işletmelerinin çalışanlarına ödül vereceği törene gidiyordu.
Keane’in kompartımanlardan birinde karşılaştığı Petro Roçaran (25) bankacı. Ülkesini savunmak için gönüllü olanlardan. Üç haftalık askeri eğitim sonrasında görev yerine başkent Kiev’e gidiyordu. Şafak vakti Kiev’e vardığında, “Sokakların o halini, yıkılmış binaları görmeye hazır mıyım bilmiyoroum ama başkenti savunmak için elimden gelenin en iyisini yapacağım” diyerek indi trenden.
İstasyonda trene mesaisi biten personelin yerine yeni çalışanlar, otobüslerle Mariupol, Karamatorsk ve Kiev’in dışındaki köylerden getirilenler bindi.
Kiev’in güneyindeki Troyeçiçina’dan karısı Olena, kızı Olga ve altı ve 12 yaşlarındaki torunlarını istasyona getiren Oleg Krivospitska (59) kendisi onlarla yola çıkamadı çünkü seyahat edemeyecek durumdaki yaşlı bir akrabasına bakmak zorundaydı.
Olena, Lviv’e gittikten sonra Avrupa’da nereye gideceklerine karar vereceklerini söyledi: “Olup bitene inanamıyorum. Sakinleştirici alıyorum ama o da yardım etmiyor.”
30 yıllık evli çift güçlükle birbirinden ayrılıyor. Olena’nın gözünden yaşlar süzülürken Oleg, çocukların hatırına gülümsedi.
‘Bekle bizi baba’
Tren hareket edince el sallayan torunları, “Seni seviyoruz” diye bağırırken kızıysa “Bekle bizi baba” diye seslendi.
Kurtaran ekspress saat 22:00 civarında Lviv’e ulaştı. Olga, Olena ve çocukların da aralarında olduğu yolcular eşyalarını toplamaya başladı. Bir kondüktörün el feneriyle aydınlatması sayesinde platforma inebildiler.
Yolculuğun bir aşaması tamamlanmıştı ama çoğu buradan bir trene daha binecekti. Güvende olacakları ama hasret çekecekleri, sığınmacı konumunda yaşayacakları Polonya’ya giden bir trene….