Britanya’da yayımlanan Guardian gazetesi, çoğu muhalifin sürgünde veya hapiste olduğu bir süreçte, Rusya’da işgali eleştirmekten, hatta ‘işgal’ ifadesini kullanmaktan çekinenlere duygu ve düşüncelerini ifade etmeleri için yer açmaya devam ediyor.

Adını açıklamadan yazı yazanlardan biri de, “Rusya’da doğdum ama Ukrayna benim ikinci evim gibi. Çocukluğumdaki tatil için gittiğimiz yere tekrar gitmek istiyorum” diyen bir Moskovalı. “Ben Rus’um ama Ukrayna’nın kalbimde önemli bir yeri var. Biz ne yapıyoruz” diye tepkisini gösteren biri.
Ukrayna’nın bağımsız bir ülke olmayı hak etmediğini göstermek..
Cuma günü düşüncelerini yazıya döken Rusya vatandaşı, o gün işyerinde herkesin işgali konuştuğunu belirterek, şokta olduklarını ve dehşete kapıldıklarını, hatta şu anda ne hissettiklerini bilmediklerini vurguladı.
Çoğunluğu devlet kontrolünde olan haber ajansları ve kanallar Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in doğru şeyi yaptığını söylüyor, topluma ‘Ukrayna’nın bağımsız bir ülke olmayı hak etmediğini göstermek’ amacıyla ellerinden gelen her şeyi yapıyordu.
Hatta bir adım daha ileri giderek ‘Rus hükümetinin Ukrayna’yı durdurmak için her şeyi yaptığını’ dile getiriyorlardı. İyi ama Ukrayna’yı ne konuda durdurmaktı söz konusu olan? Yöneltilmesi gereken soru buydu!
Bu sorgulamayı yaptıktan sonra şu ifadeleri kullandı: “Ailemin kökleri Rusya ve Ukrayna’nın da içinde olduğu çok sayıda ülkeye dayanıyor. Ulusal kimliğimin ne olduğunu bilmiyorum. Rusya’da, Ukrayna sınırındaki küçük bir kasabada doğdum. Annem hala orada yaşıyor. İşgalin ilk gününde (24 Şubat) beni ve erkek kardeşimi telefonla arayarak uyandırdı. Ben açtım. (…) Annem güne saat 06:00’daki bir patlama sesiyle uyandığını, savaşın başladığını söyledi. Camları sarsılmıştı. Eşyalarını toplayıp sınırdan uzaktaki bir kentte oturan büyükanneme gideceğini haber verdi.
‘Dönüşü olmayacak şekilde kırıldı’
Bir şeyin dönüşü olmayacak şekilde kırıldığını hissettim. Çocukken ben ve ailem sık sık Ukrayna’ya Harkov ve Sumi’ye, büyükannemin akrabalarına giderdik alışveriş yapmak için. 2014’te Putin Donbas’ı mahvetmeye başladı ve bu ziyaretler imkansız hale geldi. Babam gidersek Rus plakasını görüp aracımızı yakarlar diye korkuyordu. Büyükannem de Ukrayna’ya tekrar giderse Rusya’daki evinin ABD’nin saldırısına uğrayacağından çekiniyordu. Ben ve kardeşlerim ise hiçbir şeyden korkmuyorduk. Ukrayna bizim ikinci evimizdi, hala öyle ve her zaman öyle kalacak.”
‘Hiçbir anne evlat kaybetmesin’
Ofiste çalışırken savaştan başka bir şey düşünemediğini, savunmasız Rus ve Ukrayna halkını ve askerlerini, askerlerin çoğunun eve tabut içinde döneceğini düşündüğünü anlatan yazar sözlerini şöyle tamamladı: “Bunu 2014’te gördüm. Donbas’ta teyzemin oğulları öldü. Bunu Ukrayna’daki, Rusya’daki veya dünyadaki herhangi bir ülkedeki hiçbir annenin yaşamasını istemem.
Ben bu satırları kaleme alırken Çeçen ‘gönüllülerin’ Ukrayna’ya gitmeye hazır olduğu haberi paylaşıldı Rus basını tarafından. Ama beni şaşırtan şey bu haber değildi. Beni şaşırtan haber Moskova’nın Kiev’le müzakereye hazır olduğunun bizzat Putin tarafından değil Çin aracılığıyla açıklanmasıydı. Şuna bakın. Ülkesine yüzlerine bakacak kadar saygı göstermiyor.”