Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) Halil Falyalı ve şoförü Murat Demirtaş’ın öldürülmesine ilişkin soruşturmada şüpheliler Mehmet Faysal Söylemez ve Mustafa Söylemez’in ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 12’şer yıla kadar hapis cezası, dört şüpheli hakkında da 46 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlendi.

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamalarıyla gündeme gelen KKTC’li kumarhane sahibi Halil Falyalı 8 Şubat’ta, Girne’de arabasındayken silahlı saldırıya uğramıştı. Falyalı kaldırıldığı hastanede, şoförü Demirtaş olay yerinde hayatını kaybetmişti.
İstanbul başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Falyalı ve Demirtaş ‘maktul’, Svetlana Gulua ve Özge Taşker Falyalı ‘müşteki’, aralarında Mustafa Söylemez’in de bulunduğu altı kişi ise ‘şüpheli’ olarak yer aldı.
İddianamede, şüpheliler Mehmet Faysal Söylemez ve Mustafa Söylemez’in ‘tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis, ‘suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak veya yönetmek’ suçundan ise beş yıldan 12’şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.
Şüpheliler Abdurrahim Çelik, Cengiz Şener, Metin Süs ve Ender Yıldız’ın ‘tasarlayarak kasten öldürmeye yardım’ ve ‘suç işlemek için kurulan silahlı örgüte üye olmak’tan 32 yıl altışar aydan 46’şar yıla kadar hapis cezası istenen iddianame, İstanbul 36’ncı Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.
İddianamede, maktul Murat Demirtaş’ın, saldırının asıl hedefindeki Halil Falyalı’nın şoförü olduğu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşı olan Falyalı’nın yaklaşık 20 yıl önce Kıbrıs’ta kumarhane güvenliği olarak işe başladığı, burada birçok otel işletmeciliği ve gazino yöneticiliği yaptığı anlatıldı.
ABD’nin Falyalı hakkındaki kırmızı bülten kararı
Falyalı hakkında 19 Ocak 2017 tarihinde ABD yetkili makamlarınca kırmızı bülten çıkarıldığı, bu bültende, ‘Maktulün ateşli silah sahibi olduğu, silahlı korumalar ve güvenlikle seyahat ettiğinin bilindiği, 2012 yılı Mayıs-Eylül ayları arasında Virginia’nın doğu bölgesinde kara para aklamak için çeşitli planlara iştirak ettiği, ABD, Avrupa ve Ortadoğu’da silah ve uyuşturucu dağıtan Kıbrıs’taki geniş çaplı bir silah ve uyuşturucu kaçakçılığı örgütünü yönettiği, bu örgütün Kıbrıs ve Türkiye’den Birleşik Krallık’a eroin taşıdığı ve bu satıştan elde edilen geliri akladığı’ yönünde bilgilere yer verildiği belirtildi.
İddianamede, KKTC’de hakkındaki ‘adam kaçırma, darp ve zorla alıkoyma’ suçlamalarıyla ilgili olarak 14 Ekim 2021’de polise teslim olan ve tutuklanan maktulün, kendisi ve çalışanları aleyhlerindeki davalar geri çekilince 17 Aralık 2021’de cezaevinden tahliye edildiği yer aldı.
Maktulün, 8 Şubat 2022 sabahı şoförü Demirtaş’ın kullandığı araçla kendisine ait otelden korumaları Halil Işık ve Türkistan Gülce’nin eskortluğunda ayrıldığı bilgisine yer verilen iddianamede, bir aracın yolun daralan yerinde park halinde durduğu, şoförün korna çaldığı ancak aracın yoldan çekilmediği bildirildi.
İddianamede tam bu esnada birkaç el tabanca sesi geldiği, hemen akabinde otomatik tüfeklerle maktulün içerisinde bulunduğu aracın hedef alınarak ateş edildiği, kanlar içerisinde kalan Falyalı ile Demirtaş’ın öldüğü anlatıldı.
‘Cinayet aylar öncesinde planlandı’
İddianamede, şüpheli Mustafa Söylemez’in, dosyadaki ifadelere göre, aylar öncesinden eylemi planlayıp uygulamaya soktuğu, Veysel Sare ve Musa Çiçek’e bu süreçte para vererek konaklama, araç kiralama, telefon alma gibi masrafları karşıladığı, uzun namlulu silah kullanarak bu eylemi gerçekleştiren iki kişiden biri olduğu belirtildi.
Eylemin aylar öncesinden planlandığı aktarılan iddianamede eylemin, her biri farklı rol ve görevler üstlenmiş çok sayıda şüpheli tarafından belli bir plan ve hiyerarşi içerisinde gerçekleştirildiği, olay günü kullandığı araçta parmak iziyle birlikte atış artıklarına rastlanan şüpheli Mustafa Söylemez’in suç işlemek amacıyla kurulan bu örgütün kurucusu ve yöneticisi olduğu ifade edildi.
Öte yandan Mustafa Söylemez’in ifadesinde suçlamaları reddedip susma hakkını kullandığı ve gözaltında işkenceye maruz kaldığını söylediği belirtildi.
İddianamede, ‘son derece organize, planlı ve profesyonel bir şekilde’ işlendiği belirtilen dava konusu eylemin belli bir sürece yayıldığı, önceden ayrıntılı şekilde planlandığı ve bunun için de şüphelilerin bir araya gelip görüştüklerine değinildi.
Şüpheli Mustafa Söylemez ile kardeş olan şüpheli Mehmet Faysal Söylemez’in, 24 Kasım ve 25 Kasım 2021’de, planın aralıkta uygulamaya konmasından kısa bir süre öncesinde, şüpheliler Musa Çiçek, Cengiz Şener ve Mustafa Söylemez’le ortak baz sinyallerinin bulunduğu aktarılan iddianamede, şüpheli Söylemez’in eşine ait olan hukuk bürosunun civarında, hakkında yakalama kararı bulunan Cemil Önal’la ortak baz verdiği anlatıldı.
İddianamede, şüpheli Mehmet Faysal Söylemez’in telefonda, sadece kolluk görevlileri tarafından sorgulama yapılabilen kapalı devre Polnet 5 Vd programında Önal’a ait uçuş bilgilerinin sorgulandığı ekrana ilişkin bir fotoğraf olduğu bilgisine yer verilirken, maktulün eşi Özge Falyalı’nın ifadesinde bu kişinin bildiği kadarıyla eşinin yanında çalıştığını ama hangi şirkette ne iş yaptığını bilmediğini söylediği aktarıldı.
İfadesinde suç örgütü kurmadığını savunan şüpheli Söylemez’in, şu sözleri iddianameye yansıtıldı: “Ben TSK emekliyim. 9 bin TL maaş almaktayım. Geçimimi bu şekilde yaparım. Halil Falyalı’yı ve Murat Demirtaş’ı tanımıyorum. Bu şahısların cinayetiyle ilgili ilgim veya bilgim yoktur. Kıbrıs’ta bu şahısların öldürüldüğünü sadece basından duydum.”
‘Cezaevinde diye geri döndüler ama vazgeçmediler’
İddianamede, şüphelilerin suçun işlendiği tarihten çok daha önce bu eylemi gerçekleştirmeye karar verdikleri ve planladıkları, ilk olarak 2021 yılı Eylül ayında Musa Çiçek ve Mustafa Söylemez’in KKTC’ye kaçak yollarla gittikleri, bu ilk gidişlerinde maktul Halil Falyalı’nın cezaevinde olması nedeniyle eylemi gerçekleştiremedikleri ancak vazgeçmedikleri ifade edildi.
Şüphelilerin İstanbul’a dönüp yeni bir organizasyon yaptıkları belirtilerek, şunlara yer verildi:
“Eylem 8 Şubat’ta gerçekleştirilmişse de eldeki tüm somut tespitlere göre eylem aslında aylar öncesinden planlanmış, ilk denemede gerçekleştirilememiş, buna rağmen Falyalı ısrarla takip edilmiş, cezaevinden çıkmasından sonra yeni bir plan uygulamaya konmuş ve nihayet 8 Şubat’ta gerçekleştirilmiştir. Bu bilgiler şüphelilerin birlikteliklerinin basit bir iştirak iradesinin çok ötesinde olduğunu, aylar öncesinden eylemin gerçekleştirilmesi yönünde karar alındığını, buna ilişkin plan yapıldığını ve bu planın yaklaşık altı ay gibi bir sürede aşama aşama uygulamaya konduğunu, dolayısıyla şüphelilerin birlikteliklerinin süreklilik arz ettiğini göstermektedir.”