AYŞEGÜL KASAP
@aysegul_kasap
İsrail ile Hamas arasında Mısır’ın arabuluculuğuyla varılan ateşkesi Diken’e değerlendiren dış politika analisti Aydın Sezer, “Mısır, Arap dünyasının lideri olduğunu bir kez daha teyit etti. Bu savaşın siyasi anlamda kaybedeni Türkiye” dedi.
İsrail’in 10 Mayıs’ta başladığı Gazze saldırılarında 65’i çocuk, 39’u kadın olmak üzere 232 Filistinli hayatını kaybetti. Hamas’ın füze atışları sonucu en az 10 İsrailli yaşamını yitirdi.
Taraflar Mısır’ın araya girmesinin ardından dün sabah 02:00 itibariyle ateşkes ilan etmişti.
‘Mısır bölgedeki liderlik konumunu pekiştirdi’
Sezer’e göre Mısır, son hamlesiyle bölgede liderlik konumunu pekiştirdi: “Müslüman Kardeşler’in lideri Muhammed Mursi’nin cumhurbaşkanlığı döneminde ihtiyatlı bir yaklaşım vardı. Körfez ülkeleri, İsrail, ABD, Afrika’da birçok ülke –o dönem Libya’yı da sayabiliriz- Mursi’den rahatsızdı. Ama Abdülfettah el Sisi’nin cumhurbaşkanlığıyla beraber son yedi sekiz yıldır bölgede hakimiyeti konusunda tereddüt yok. Çünkü hem Körfez ülkeleriyle ilişkileri çok iyi hem ABD ile. Körfez ülkeleriyle İsrail arasındaki yakınlaşmanın mimarıydı zaten.”
Beyhude çaba
Çatışmalar başladığında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) toplanmış ancak ABD’nin açıkça İsrail yanlısı bir tavır sergilemesiyle beraber bir karar çıkmamıştı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan İsrail’e ağır ifadelerle yüklenmiş, BMGK’yı harekete geçmeye çağırmıştı.
Sezer’e göre bu tür çabalar boşuna: “BMGK’da bu konuda bir çaba sarf ediyor olmak zaten beyhude, bağlayıcılığı olmayan bir çabadır. Bu konuda yüzlerce BMGK kararı vardır ama herhangi bir sonuç doğurmaz.”
‘Türkiye’nin arabuluculuğu kabul görmezdi’
Sezer bu noktada arabuluculuk misyonun daha önemli olduğuna, ancak Türkiye’nin pozisyonunun böyle bir rol üstlemesini imkansız kıldığına dikkat çekti: “Türkiye İsrail’le ilişkilerinin durumu ve Hamas ile yakın bağlantılarından dolayı zaten taraf olması söz konusu olamayacak tek ülke dünyada. Müzakereye, Filistin yönetimi adına değil de Hamas’ın sözcüsü gibi masaya oturacak olması nedeniyle zaten hiçbir şekilde kabul görmezdi. İsrail’le ilişkilerimiz çok gergin. Türkiye bu konuda ideolojik anlamda taraf olduğunu son 15 yıldan beri çok net bir şekilde ortaya koymuş durumda. Dolayısıyla Türkiye’nin arabuluculuk yapabilmesi teknik olarak zaten mümkün değildi.”
Nitekim Ankara son çatışmalar sırasında arabuluculuk yapmaya teşebbüs dahi edemedi.
‘Hamas İhvan’ın bir kolu ama Mısır diyalog kurdu’
Türkiye BMGK’da vakit ve enerji kaybederken Mısır hem İsrail hem de Hamas’la görüşmelerini sürdürüyordu.
Sezer bir ayrıntıya daha dikkat çekti: “Hamas Müslüman Kardeşler’in bir anlamda kolu ama Mısır onlarla da diyalog kuruyor. Çok rahat yürüttü bu işi ve başardı. Sorunun özüne odaklanan Mısır oldu.“
‘Türkiye dış politikada ideolojik temelli rota değiştirdi’
“Türkiye’nin İsrail-Hamas çatışmasında oyun dışı kalmasının nedeni geçmişte dış politikada atılan yanlış adımların bir yansıması diyebilir miyiz?” sorusuna “Diyebiliriz” yanıtını veren Sezer şöyle devam etti: “Türkiye’nin dış politikasındaki rota değişikliğinin temelinde ideolojik temelli dış politika vardı. O da Müslüman Kardeşler, İhvan odaklı bir perspektifti. Bütün Körfez ülkeleri Müslüman Kardeşler tehdidi ya da etkisinden kurtulmak için İsrail ile yakınlaştı. Siyasi anlamda İhvan’ı şiar edinen Türkiye gibi bir ülke kaldı sadece.”
Türkiye bu rotadan çıkmak istedi ama İsrail-Filistin çatışması sınavını geçemedi
Türkiye’nin aslında bu rotadan çıkmak istediğini, bu nedenle Mısır’la yakınlaşmaya başladığını belirten Sezer, İsrail-Filistin çatışmasıyla beraber Ankara’nın bilinçaltının bu adımları da sekteye uğrattığını belirtti:
“Son İsrail-Filistin çatışması ortaya çıkınca Türkiye’nin Hamas aşkı, beyninin arka planındaki Hamas hassasiyetinin yok olmadığını gördük. Bu sırada Mısır’la da görüşebilen bir Hamas var. Yani Türkiye sorunu baştan beri hiç anlayamadı. Tüm Arap ülkeleri İhvan’a, köktendinciliğe karşıdır ama hepsinin de İhvan’ın değişik bir fraksiyonuyla ilişkisi vardır.”
“Tam bir çaresizlik ortamında Hamas’la ilgili arka plandaki duygular su yüzüne çıktı. Dolayısıyla son çatışmada Filistin-İsrail savaşında siyasi kaybedenlerinden en önemlisi Türkiye oldu malesef. Mısır dedi ki ‘İhvan’la ilişkini kes, bunu sürekli hale getirecek şekilde bende güven duygusu uyandır.’ Dolaysıyla Türkiye’nin ciddiyetini test edebileceği bir şanstı bu konu. İsrail’le temas kurması gerekiyordu. Ama sağduyu gerektiren bu adım yerine İsrail’i eleştiren bir yaklaşım sergileyerek İsrail’le ilişkileri de tırmandırdı Türkiye. Belki Türkiye devreye girebilse ve İsrail’i ikna edebilse ateşkes daha önce de olabilirdi.”