Kadıköy’deki olayı yalnızca azınlıklara yapılan tacizle özetlemek doğru olmaz, zira senelerdir dozu artarak sürekli bir şeyler oluyor semtte. Farklı yaşam tarzlarına tahammülsüzlükle, rant hırsının kavşak noktasında konuşlanmış sağcı çakallığının, Kadıköy’deki mozaiği kaldırıp, mermer döşeme tutkusunun tarihi, AKP’den de eskidir
Kendini kampüse kilitleyen ‘Küçük Reis’in dramı…
Mevcut durumda anladığımız şu; Bu rejim için üniversite ‘yüksek meslek lisesi’, hatta mümkünse ‘yüksek imam hatip lisesi’. Sosyal hayatın, farklı fikirlerin olmadığı, bir zanaat öğrenme ve milli-dini faaliyetler dışında bir fonksiyonu olmayan, öğrencilerin teba, akademisyenlerin memur, rektörlerin kayyım-polis olduğu tatsız, renksiz, ısrarla kampüs merdivenlerini boyadıkları renk gibi gri bir yer…
Ahlaksızlıktan değil mutsuzluktan ölüyoruz
Bir insan topluluğu, her istediğini yapabildiği bir toplumda niye bu kadar öfkeli ve kırılgan olur ki? Bana son 20 yılda en çok şaşırdığım şeyi sorsalar, gerçekten mutlu bir AKP’liyle bile karşılaşmadığımı söylerdim. O hâlde, artık her istediğine sahip olduğunda bile mutlu olamayan bir güruhun peşinden gitmeye razı olmamak gerekiyor. Çünkü bu içinde yaşadığımız, hepimizi mutsuzluktan öldürüyor.
Nefes alamıyoruz
Şu son bir haftada olan bitenler normal bir ülkeyi bir hayat boyu depresyona sokmaya yeterdi muhtemelen.
Sanki Kavafis’in ‘Bu şehir arkandan gelecektir’i ile ‘Barbarları Beklerken’i iç içe geçmiş gibi…
Medyadaki müsilaj nasıl temizlenecek?
Gördüğümüz işaretler, bir sonraki dönemin medya fitoplanktonlarının şimdiden kendilerine habitat beğendiği yönünde; buna kendi iş takipçisi ekran yüzünü, sanki kırdığı cevizleri bilmiyor olabilirmiş gibi, açıktan satışa getirip kendini temizleyen, bir önceki dönemin çakalları dahil…
Tek kişilik pandemi yönetimi
Başarısını, en zayıfının refahıyla değil, en güçlüsünün iktidarıyla ölçen bu rejim için nihai amaca ulaşılmış oldu.
Soylu kazanmadı ama gazetecilik kaybetti
Soylu, Habertürk söyleşisinde belki TRT’dekinden biraz daha fazla zor soruyla karşılaştı ama karşılığında TRT’de kazandığından çok daha fazla kredi edindi. Karşısındaki gazetecilerin, özellikle de Yanardağ ve Saymaz’ın muhalif şöhretinden yararlandı ve ‘en muhalifin karşısında bile veremeyecek hesabı olmayan politikacı’ görüntüsü çizdi… İçine düştüğü durum itibarıyla Soylu’nun geceyi galip bitirmesine imkan yoktu, ama deplasmanda gollü beraberliği alırken de fazla zorlanmadı.
Bu kriminal ‘reality show’u niye izliyoruz?
AKP gerçekten ‘bir kamera, bir tripod’ karşısında çaresiz kalıyorsa bunun nedeni, adalet arayışındaki çaresizliğin milyonlarca insanı bir mafya babasının üstü kapalı tehditlerinden ümit devşirmeye mecbur bırakmasıdır…
AKP neden durmadan kendini rezil ediyor?
Artık ‘çürümüş elit’in en muazzam örneği hâline gelmiş AKP rejiminin her şeyi paraya ve iktidara göre değerlemesi, kendisinde dizginlenemez ve saklanamaz bir halk düşmanlığı yaratıyor. Mağrur ve mağdur İslamcılar olarak geldikleri iktidarda geçirdikleri 20 yılda, mahrum rövanşizminden plütokrasiye o kadar sert bir geçiş yaptılar, hasetleri kibire o kadar nobran bir şekilde dönüştü ki, halka tepeden bakmadan kendilerini gerçekleştiremez hâle geldiler. AKP için halka hakaret etmek, iktidar sahibi olduğunu kendi kendine kanıtlamanın bir yolu. En çok bu yüzden iletişim kuramıyor. En çok bu yüzden rezil oluyor. Ve en çok bu yüzden geri sayım her zamankinden hızlı ilerliyor.
Filistin’i İslamcıların insafına bırakmak…
Siyaset, kendi söylemini kurabilenlerin işidir. Kendi söyleminizi kuramazsanız, siyaset alanındaki rolünüz aşırı sağcıların bildirilerinin kenarına sıkıştırılmış iki utangaç imza olur.
- « Previous Page
- 1
- …
- 3
- 4
- 5
- 6
- Next Page »