İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, üniversite öğrencisi Enes Kara’nın kaldığı cemaat yurdunda intihar etmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a seslendi: “Önce aileleri mahkum ediyorsunuz, sonra çocukları. O çocukların hayallerini elinden aldınız sayın Erdoğan.”
Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara, cemaat yurdunda yaşadığı baskılardan ve gelecek kaygısından dolayı intihar etmişti.
Partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuşan Akşener, şunları söyledi:
* Daha hayatlarının baharındayken Enes oğlumuzu, Raziye ve Dilara kızlarımızı kaybettik. Enes’i, aynı Fedai öğretmenimiz gibi hapsedildiği umutsuzluğa kurban verdik. Elinden alınan özgürlüğe, en yakınlarından gördüğü umursamazlığa ve yaşamaya zorlandığı hayatın sonucunda çıkışı intiharda bulmasına kahrolduk.
* Raziye ve Dilara’yı ise ülkemizdeki daha nice genç kadın gibi önü bir türlü alınamayan, alınmak da istenmeyen bir vahşete, mahkeme kararlarına rağmen yetkililerin ısrarla parmağını oynatmadığı bitmeyen bir şuursuzluğa kurban verdik.
* Buradan, Sayın Erdoğan’a bir çağrıda bulunmak istiyorum. Artık yeter. Bu ölümlerin artık durması gerekli. Senin de çocukların var, senin de torunların var. Bu ölümlere benim üzüldüğüm gibi senin de üzüldüğünü biliyorum. Bunun siyasi bir yanı yok. Her hafta çocuklarımız ölüyor. Her hafta gençlerimiz ölüyor. Her hafta kadınlarımız ölüyor. Ölümlerin ardından tweetler atmak yetmiyor.
* Kabul edelim, sayın Erdoğan son zamanlarda pek iyi değil. O nedenle de artık her gün, kendisinin ruhsal bunalımlarının yeni bir yansımasına şahit oluyoruz. Egosantrik serzenişlerinin her gün bir yenisini izlemek zorunda kalıyoruz.
‘Erdoğan için saray sefası hız kesmeden devam ediyor’
* Sayın Erdoğan’ın adına ‘yeni ekonomi modeli’ dediği bu ucube dönemde atılan adımlar, ekonomimizi giderek daha da kırılgan hâle getiriyor. Milletimiz her geçen gün fakirleşiyor.
* Ama tüm bunlar olurken sayın Erdoğan için saray sefası hız kesmeden devam ediyor. Teşkilat toplantılarında kendini övdürüp gaza gelmeye, şarkılarla türkülerle eğlenmeye, beceriksizliklerinin dehşet verici sonuçlarına rağmen ziyadesiyle şişkin egosunu eylemeye aynen devam ediyor.
‘Asıl mesele, eğitimin vasatlaşmasıdır’
* Bu Enes oğlumuzun durumunda da olduğu gibi asıl mesele, eğitimin vasatlaşmasıdır. Asıl mesele, eğitimin özelleştirilerek… Özelleşmiş eğitime bir şey demiyorum ama devletin yaygın ve geniş manada en iyi okulların sahibi olmasının gerektiğini de söylüyorum. Devletin eğitimden elini çekermiş gibi yapmasının kesinlikle doğru olmadığını söylüyorum.
* Eğitimdir umut veren. Yurtlardan bahsediyoruz, okullardan bahsedelim; yurtların yanında okullardan bahsedelim. Siz eğer okulları özel sektöre ağırlıklı olarak devretmişseniz üniversiteler dahil… Bu özel sektörün varlığın karşı değiliz, o rekabet olmalı ama kahir ekseriyetini devlet okullarının rezalet olduğu, ama buna karşılık özel sektöre devredilmiş okullara çocuklarını vermek üzere mahkûm edilen ailelerin var olduğu bir Türkiye’den bahsediyorum.
* Sınıflar arası geçirgenliğin sıfıra yaklaştığı bir Türkiye’den bahsediyorum. Siz özel sektörün zengin, ekonomik durumu iyi ailelerin çocuklarına dair oluşturduğu okullar ve fakir fukaranın da çocuklarının gittiği, gidebildiği tarikat ve cemaatlere dair olan okullar…
‘Birinci önceliğimiz olarak eğitimdeki rezaleti çözeceğiz’
* Sosyal devlet olma hakkını, görevini, zorunluluğunu vakıflara, derneklere, cemaat ve tarikatlara bıraktığınız bir anlayış ile fakir fukara eğitime erişimini ne yapacak? Bedelsiz, ücretsiz okuduğu, bedelsiz, ücretsiz kaldığı vakıf adı altında, dernek adı altında kurulmuş okullara, yurtlara bırakacak.
* Biz, bunları konuşmak ve çözmek durumundayız. Allah şahittir, sizi biliyorum, sizler adına diyorum ki ant olsun, şart olsun bu konuyu, eğitimdeki bu rezaleti çözmeyi Allah bize nasip edecek, biz de çözeceğiz. Birinci önceliğimiz olarak çözeceğiz. Fakirliğe mahkûm edilen o çocukların yeniden hayal kurmasını devlet eliyle sağlayacağız. Eğer bunu yapamıyorsak da Allah bana hiçbir şeyi nasip etmesin.