ANIL CAN TUNCER
@tunceranil
Ekonomist Evren Devrim Zelyut, AKP’nin faizleri düşürerek piyasayı saman alevi gibi canlandırmak istediğini ancak bunun yan etkisi olarak kurların yukarı çıktığını söyledi. Zelyut’a göre ‘hovardaca’ harcanan 128 milyar dolarla birlikte rezervlerin boşalması, Türkiye’yi kur artışını baskılayacak olan hamlelerden yoksun bıraktı.
”Ben ekonomistim, faizle nasıl uğraşılır göreceksiniz” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yüksek faize karşı olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Erdoğan, son iki senede dört Merkez Bankası (MB) başkanıyla çalıştı. Çoğunlukla faiz politikalarında yaşanan görüş ayrılığını neden göstererek üç başkan Erdoğan tarafından aniden görevden aldı.
MB başkanlığı görevini mart ayından bu yana Şahap Kavcıoğlu yürütüyor. Eski AKP milletvekili olan Kavcıoğlu, Erdoğan’ın istediği faiz indirimlerine 100 baz puan ile eylülde başladı.
Kavcıoğlu’nun geçen hafta Erdoğan ile görüşmesinin ardından MB yönetiminde yapılan değişiklikler, ekim ayında da faiz indirim serisinin süreceği inancını arttırmıştı. Ancak yapılan 200 baz puan indirim, beklentilerin ötesinde bir düzeyde.

Reuters anketine katılan ekonomistlerin neredeyse tamamı Para Politikası Kurulu’nun (PPK) kararında faiz indirimi yapacağını tahmin ediyordu. Ankete katılan 21 kurumdan 10’u 50 baz puan, 10’u 100 baz puan indirim beklerken, bir katılımcı politika faizinin sabit tutulacağını öngörüyordu. Ankette 200 baz puan beklenti yer almıyordu.
Kararın ardından döviz rekor serisine devam etti. Avro/TL 11 TL’yi aşarken, dolar/TL de 9,60’ları test etti.
Zelyut: Kurlar daha da yukarı gidecek
Diken’e konuşan Yeniçağ gazetesi yazarı ekonomist Evren Devrim Zelyut, AKP’nin kur artışına karşı dayanak olabilecek rezervleri ‘hovardaca’ tükettiğini belirtti ve kurların daha da yukarı çıkacağı tahminini yaptı: ”MB’nin faiz indireceğini ben geçen senenin bahar aylarından ısrarla beri söylüyorum. Çünkü AKP büyük bir seçmen kaybı yaşıyor. Bu kaybı durdurabilmek için de eski silahını çekti. Yani faizleri düşürerek piyasaya kredi basarak saman alevi gibi bir canlanma yaratmak istiyor. Ama tabii bunun yan etkisi olarak kurların yukarı doğru çıktığını görüyoruz. Bu kurlar daha da yukarı gidecek. Çünkü eskiden bu kur artışına karşı basılacak bir rezerv vardı. Ancak bu şu an bu rezerv AKP’nin elinde artık yok. 128 milyar doları hovardaca tükettiler.”
‘Gri liste meselesi önümüzdeki dönem olası yatırımları da engelleyebilecek bir unsur’
Merkez Bankası’nın kararıyla aynı gün Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü (FATF), Türkiye’yi ‘kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele’de ‘yeterince çaba göstermeyen’ ülkelerin bulunduğu ‘gri liste’ye aldı.
Türkiye’nin gri listeye alınması, AB Konseyi’nin ‘kara listesine’ sokulması için de baskı unsuru.
Mayıs ayında yapılan bir IMF araştırması, FATF gri listesinin bir ülkenin sermaye girişleri üzerinde ‘büyük ve önemli derecede olumsuz bir etkiye’ sahip olduğunu ortaya çıkarmıştı.
Türkiye’ye son dönemde giriş yapan yatırımların çok düştüğünü hatırlatan Zelyut, ‘gri liste’ kararının gelecekteki olası yatırımları engelleyecek bir unsur olduğu görüşünde: ”Merkez kararı üstüne de kara parayla ilgili olarak gri liste meselesi ortaya çıktı. Gri listeye alınmamızın sermaye hareketleri üzerinde olumsuz etkileri olacak. Zaten ‘Türkiye’ye güven kaldı mı?’ denilebilir… Güven yerlerde sürünüyor. Portföy yatırımları ve doğrudan yatırımlar olmak üzere ülkemize giriş yapan miktarlar çok düşmüştü. Gri liste meselesi önümüzdeki dönemde eğer çekeceğimiz yatırımlar varsa onları da engelleyecek bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Elbetteki bu da Dolar/TL’nin yukarı yönlü hareketi için motivasyon sağlıyor.”
‘Kaynağı belirsiz girişlerde artış var’
Evren Devrim Zelyut, son olarak Türkiye’nin ‘açığı’ kaynağı belirsiz girişlerle kapatmaya çalıştığını ancak bunun normal bir durum olmadığını söyledi: Türkiye’nin ‘Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu’ ya da FATF’nin listesine gireceği zaten belliydi. Türkiye ‘ihracatı arttırıyoruz’ diyor. Ama bu artışlar neticede ithalatı karşılamıyor. Çok büyük açık veriyorsunuz. Bu açıklar da haliyle Dolar/TL’nin yukarı çıkışında rol oynuyor. Bu açıkları kapatmak, işin daha kötüye gitmesini engellemek için Türkiye’ye -aylardır Merkez Bankası bilançosunda gördüğümüz- kaynağı belirsiz para girişleri var. Haziran ayında 2,8 milyar, temmuzda da 2,8, ağustosta da 4,4 milyar dolar giriş oldu. Ocak-Ağustos arasında toplamda 13,4 milyar dolarlık bir girişin olduğunu gördük. Bu normal bir durum değil. Bunun yasa dışı işlemlerden geldiğini söylemiyorum ama ‘vergi barışı’ gibi yöntemlerle de gelse taşıma suyla değirmenin dönmeyeceği belli. Bir ülkenin milli para biriminin önem kazanması için yüksek teknoloji içeren mal ihracatına dayalı bir gelir akışıyla rezervlerin doldurulması ve dengelerin böyle sağlanmasının önemli olduğunu düşünüyorum.