İnsan hakları hukuku uzmanı avukat Kerem Altıparmak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) tutuklu iş insanı Osman Kavala davasında Türkiye’yi mahkum ettiği kararı sonrası Adalet Bakanlığı’nın açıklamasının ‘yanıltıcı’ olduğunu söyleyerek dosyanın öne çekilme sebebini hatırlattı.
AİHM, 18 Ekim 2017’den beri tutuklu bulunan Kavala hakkında, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2 Şubat 2022 tarihinde başlattığı ihlal prosedürü kapsamındaki kararını bugün açıklamıştı.
Mahkeme kararda, Türkiye’nin Sözleşme’nin 46’ncı maddesinin 1’nci fırkasını ihlal ettiğine ve hükümetin Kavala’ya 7 bin 500 Euro ödemesine karar vermişti.
Bunu üzerine Dışişleri ve Adalet bakanlıklarından kararı kınayan açıklamalar yayınlandı.
Adalet Bakanlığı’nın açıklamasında ‘Türkiye’nin AİHM kararlarına uymayı taahhüt eden ve gereğini daima yerine getiren bir ülke olduğu’ iddia edildi.
Türkiye’nin ‘kararlara uyma oranının yüzde 90’a yakın olduğu’ savunulan açıklamada AİHM’in temyiz mekanizması Büyük Daire’nin gündeminde 22 dosya bulunmasına rağmen Kavala dosyasının öne çekilmesinin ‘mahkemenin güvenirliliği ve itibarını olumsuz etkilediği’ iddia edildi.
22 dosyadan sadece biri kararların uygulanmamasına ilişkin
Altıparmak’ın Twitter hesabı üzerinden aktardığına göre bakanlığın ‘yanıltıcı’ açıklamasında kaçırılan nokta Büyük Daire önündeki 22 dosyanın sadece birinin AİHM kararlarının uygulanmamasına ilişkin olması: “O yüzden diğer davalardan farklı olarak tek bir hukuki sorun vardı ve tutuklu bir kişiye ilişkin olduğu için acildi. Elmalar ve armutları karşılaştıramazsınız.”
Uzman hukukçu, Türkiye’nin stratejik olarak ana sorunları çözmeyip, tekrar eden davaları kapattığı için toplamda kararları uyguluyor gibi gözüktüğünü ama esasen bunun da doğru olmadığını söyledi.
Altıparmak, şunları dedi: “Rusya’nın ayrılmasından sonra 139 öncü davayla en çok uygulanmamış öncü derdest karar Türkiye hakkında. Toplam uygulanmayan karar sayısı 510 ve Rusya sonrası o kategoride de Türkiye ikinci sırada. Türkiye’nin yapısal sorunları çözmediği için hala açık olan 15-20 yıllık yaşam hakkı, işkence yasağı, ifade özgürlüğü, toplantı hakkı, vicdani ret gibi çok sayıda önemli kararı var.
Bir başka deyişle, bakanlığın iddiasının tersine kimse Türkiye’den kararları uygulama konusunda örnek bir ülke olarak bahsetmiyor. Tam tersine Türkiye en ciddi meseleleri uzun yıllar çözüme kavuşturmaması nedeniyle AİHM kararlarının uygulanmasında en sorunlu üyelerden biri.”
18’inci madde vurgusu
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 2021 Aralık’ta AİHM’in Kavala’ya ilişkin hak ihlali kararını uygulanmaması nedeniyle Türkiye hakkında ihlal prosedürünü başlatma kararı almıştı.
Dışişleri Bakanlığı o dönem kararı kınayan bir açıklama yayınlayarak “Bu kadar uygulanmayan karar varken neden Osman Kavala kararı üzerinde bu kadar duruluyor?” ifadelerini kullanmıştı.
Eski AİHM yargıcı Rıza Türmen, bu ‘kafa karışıklığı’nı şöyle gidermişti: “Bunun nedeni çok basit. Uygulanmayan pek çok karar var. Türkiye’de bu anlamda pek çok karar var. Türkiye, mahkeme kararlarını uygulamayan devletler arasında ikinci sırada. En çok uygulanmayan karara sahip ikinci devlet, Rusya’dan sonra. Ama hiçbirinde bu ihlal prosedürü uygulanmadı. Neden uygulanmadı? Çünkü, bu davada sözleşmenin 18’inci Maddesi’nin ihlali var. Bu ihlal, her şeyi değiştiriyor. 18’inci Madde ihlali şu demek, ‘Osman Kavala tutukluluğu, siyasi nedenlere dayanıyor. Türkiye’deki sivil toplumu susturmak için yapılmış bir tutuklamadır’ diyor.
Zımnen de olsa bunun içinde yatan şey, yargı mekanizması siyasi amaca alet ediliyor diyor. Tabi bu çok vahim bir durum. Çok ağır bir ihlal bu. 18’inci Madde ihlali olduğu içindir ki bu ihlal prosedürü uygulanıyor. Diğer uygulanmayan kararlarda 18’inci Madde ihlali yok. Bunu gözden kaçırıyor Dışişleri Bakanlığı. Bu nedenle Dışişleri Bakanlığı açıklaması pek tutarlı bir açıklama değil.”
Ne olmuştu?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Gezi eylemlerinden itibaren ‘Türkiye’nin Soros’u’ diye hedef gösterdiği Kavala, 17 Ekim 2017’de Gaziantep’te gözaltına alınıp İstanbul’a götürüldü.
Kavala, 1 Kasım’da tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Tutuklamaya iki gerekçe gösterildi: Gezi eylemleri bağlamında ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ ve 15 Temmuz darbe girişimi bağlamında ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs.’
İddianame sürecinde dosyanın ikiye ayrılmasının ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 10 Aralık 2019’da Kavala’nın derhal salıverilmesi yönünde karar vermişti.
‘Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla yürütülen davanın 18 Şubat 2020’deki altıncı duruşmasına da tutuklu olarak çıktı. Duruşmada sekiz sanıkla birlikte Kavala da beraat etti ve tahliyesine karar verildi.
Ancak hemen ardından İstanbul başsavcılığı Kavala hakkında darbe girişimi bağlamındaki soruşturmada gözaltı kararı bulunduğunu duyurdu. Tahliyesi beklenen işadamı gözaltına alındı. 19 Şubat 2020’de darbe girişimi bağlamında ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla yürütülen dava kapsamında yeniden tutuklandı.
Kavala 9 Mart’ta 2020’de ise aynı soruşturma kapsamında bu kez ‘siyasal veya askeri casusluk’ suçlamasıyla tutuklandı.
Gezi davasında üç kez yargılama yapıldı. Üçüncü yargılamanın sonunda mahkeme, 25 Nisan’da, Kavala’ya müebbet hapis, tutuksuz sanıklar Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl hapis cezası verdi.
Bir üye hakim karşı oy kullandı; kararlar oy çokluğuyla alındı. Hakimlerden Murat Bircan’ın 2018’deki genel seçimde AKP’den milletvekili aday adayı olduğu ortaya çıkmıştı.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye’nin Kavala’yı Strazburg mahkemesinin hak ihlali kararına rağmen tahliye etmemesi üzerine yaptırım prosedürü başlatmıştı. Komite yaptırım prosedürünün ikiinci aşaması olarak 2 Şubat’ta konuyu AİHM Büyük Dairesi’nin değerlendirmesine sunma kararı almıştı. Mahkeme, dosyayı resmi olarak 21 Şubat’ta aldığını duyurmuştu.
Erdoğan, bu kararın ardından “Artık AİHM’lik bir iş kalmadı” ifadelerini kullanmıştı.
Kavala, bugün (11 Temmuz 2022) itibariyle 1714 gündür hapiste.