Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıcı Rıza Türmen; Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin iş insanı Osman Kavala ve tutuklu HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki kararını, “Burada önemli olan artık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin saygınlığını korumak, inandırıcılığını korumaktır” sözleriyle değerlendirdi.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM’in Kavala’ya ilişkin hak ihlali kararını uygulanmaması nedeniyle Türkiye hakkında ihlal prosedürünü başlatma kararı almıştı. Komite, aldığı ara kararda ise Demirtaş kararının bir an önce görüşülmesi için Anayasa Mahkemesi’ne çağrı yapmıştı.
ANKA’dan Gürkan Demirtaş’a konuşan Türmen şunları söyledi: “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu kez eski davayı incelemeyecek. İnceleyeceği şey: Türkiye kararı uyguladı mı, uygulamadı mı? Uygulamamışsa eğer, ayrı bir ihlal bulacak. Çünkü, kararın uygulanmaması başlı başına, bizatihi bir ihlaldir. Sözleşmenin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 46. maddesinin ihlalidir. Bu ihlal çıkarsa eğer; Bakanlar Komitesi, kararı uygulatmak için yaptırım uygularken tabi ki hukuki bir temele sahip olacak.
Yani bütün amaç bu. Çünkü, Bakanlar Komitesi siyasi bir organ. Siyasi bir organ olduğu için elindeki tek araç, siyasi baskı unsurları. Ama bunu yaparken bir hukuki bir zeminden hareket etmek istiyor. O yüzden bu AİHM kararı önemli olacak. Ondan sonra kararı uygulatmak için Türkiye’ye giderek artan bir yaptırımlar dizisi uygulamaya başlayacak.
Uygulanmayan bir kararın hiçbir anlamı yoktur. Siz dünyanın en güzel kararını verseniz bile, bu karar uygulanmıyorsa hiçbir değeri yoktur. Bu yüzden kararın uygulanması, o mahkemenin saygınlığıyla, inandırıcılığıyla ilgili bir meseledir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olan 47 devletin, mahkemenin saygınlığını korumak için bir kolektif sorumlulukları vardır. Kolektif görevleri vardır. Aslında bu bir Osman Kavala meselesi değildir. Onun için bunu bir Türkiye’nin kendisine karşı yapılmış bir hareket olarak görmemesi lazım. Uygulanmayan bir karar var. Bu kararın uygulanması için birtakım önlemler alınıyor. Bunu böyle görmek lazım. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi burada korunmak isteniyor.”
‘Dışişleri, tutuklama ve devam eden davayı karıştırıyor’
Bakanlar Komitesi kararının ardından Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen açıklamayı da değerlendiren Türmen, şunları söyledi:
“Bu açıklama, beni bir parça şaşırttı. Diyor ki, ‘Devam eden bir yargılama süreci var. Komite’nin verdiği karar, yargılama sürecine bir müdahaledir.’ Bir kere, bu yanlış. Bakanlar Komitesi’nin verdiği karar, AİHM kararının uygulanmasıyla ilgili. AİHM kararıysa, tutuklamayla ilgili. Osman Kavala’nın tutuklanmasının hukuka aykırı olduğunu söyler. Kuşku için yeterli neden olmadığını söyler. Osman Kavala’nın siyasi nedenlerle tutuklandığını söyler. Ama bunların hepsi tutuklamayla ilgili.
Bunun dışında şu anda devam eden yargı süreciyle ilgili değildir, Bakanlar Komitesi kararı. Yani pekala, Osman Kavala serbest bırakılabilir ve ağır ceza mahkemesindeki yargılama süreci devam edebilir. Tutuksuz yargılanabilir. Bütün o davadaki diğer sanıklara olduğu gibi. Onun için, devam eden yargılama sürecine müdahale söz konusu değildir. Onunla ilgili bir karar yok ortada. Tutuklama ayrı bir şeydir, devam eden dava ayrı bir şeydir. Bunu karıştırıyor Dışişleri Bakanlığı.
‘18’inci Madde ihlali olduğu için bu prosedür uygulanıyor‘
Diyor ki, ‘Bu kadar uygulanmayan karar varken neden Osman Kavala kararı üzerinde bu kadar duruluyor?’ Bunun nedeni çok basit. Uygulanmayan pek çok karar var. Türkiye’de bu anlamda pek çok karar var. Türkiye, mahkeme kararlarını uygulamayan devletler arasında ikinci sırada. En çok uygulanmayan karara sahip ikinci devlet, Rusya’dan sonra. Ama hiçbirinde bu ihlal prosedürü uygulanmadı. Neden uygulanmadı? Çünkü, bu davada sözleşmenin 18’inci Maddesi’nin ihlali var. Bu ihlal, her şeyi değiştiriyor. 18’inci Madde ihlali şu demek, ‘Osman Kavala tutukluluğu, siyasi nedenlere dayanıyor.
‘Türkiye’deki sivil toplumu susturmak için yapılmış bir tutuklamadır’ diyor. Zımnen de olsa bunun içinde yatan şey, yargı mekanizması siyasi amaca alet ediliyor diyor. Tabi bu çok vahim bir durum. Çok ağır bir ihlal bu. 18’inci Madde ihlali olduğu içindir ki bu ihlal prosedürü uygulanıyor. Diğer uygulanmayan kararlarda 18’inci Madde ihlali yok. Bunu gözden kaçırıyor Dışişleri Bakanlığı. Bu nedenle Dışişleri Bakanlığı açıklaması pek tutarlı bir açıklama değil.”
‘Demirtaş kararı hem aynı hem biraz farklı’
Bakanlar Komitesi’nin Demirtaş kararının Kavala kararıyla ‘hem aynı hem biraz farklı’ olduğunu belirten eski AİHM yargıcı, şöyle devam etti: “Şöyle farklı, Osman Kavala kararında tutuklamanın sona erdirilmesi söz konusu, Selahattin Demirtaş ise hükümlü. Tutuklu değil. Kesinleşmiş bir karar var Selahattin Demirtaş’ta. Fakat, şöyle aynı. İkisinde de aynı yöntemler kullanıldı. Selahattin Demirtaş kararında da tahliye edilmek üzereyken yeni bir suç icat edildi. Ondan yargılandı ve ondan hüküm giydi.
O yüzden, şimdi hükümlü olduğu söyleniyor. Osman Kavala da tahliye edilmek üzereyken hemen yeni bir soruşturma açıldı, ondan yeni bir tutuklama yapıldı. Yani, arkadan dolanma yöntemleri ikisinde de aynı. İkisinde de aslında Türk hükümetinin savunması şöyle: ‘Osman Kavala’nın tutuklanması, başka bir davadan. Casusluk davasından… Oysa AİHM kararı, Gezi Davası’yla ilgiliydi. Onun için aynı şey değil bu.’
Halbuki, Bakanlar Komitesi’nin istediği aynı olgular var. Aynı olgular olduğu için iki davada da uzantısı ikinci davada birinci davanın uzantısı der. Selahattin Demirtaş’ta da aynı şey oldu. Selahattin Demirtaş’ta da Türk hükümeti dedi ki, ‘Artık bu başka bir şey. Çünkü, artık tutuklu değil, artık hükümlü.’ Halbuki, Bakanlar Komitesi şunu söyledi, ‘Dokunulmazlığın kaldırılması, Anayasa’nın geçici 20. Maddesi, hukuka aykırıdır.
Burada, onun için Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması gerekir. Burada yargı bağımsızlığıyla ilgili bir sorun var. İkisinde de 18. maddenin ihlali var. 18. maddenin ihlali olunca, yargı bağımsızlığıyla ilgili bir sorun var. Çünkü, siyasi iktidarın amaçlarına alet oluyor yargı. O zaman yargı bağımsızlığını sağlayacak, devletin önlemler alması isteniyor. HSK, bu yüzden önem kazanıyor. Çünkü, yargı bağımsızlığının sağlanmasının anahtarı, HSK’da aslında Türkiye’de. HSK’nın bağımsızlığını sağlamadan yargının bağımsızlığını sağlayamazsınız.”
Kavala için 19 Ocak’a kadar süre
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Gezi eylemlerinden itibaren ‘Türkiye’nin Soros’u’ diye hedef gösterdiği Kavala, 17 Ekim 2017’de gözaltına alınıp 1 Kasım’da tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilmişti.
1494 gündür tutuklu olan Kavala, ‘casusluk’, çArşı ve Gezi davalarının birleştirilmesiyle oluşturulan ‘torba dava’da en son 8 Ekim’de hakim karşısına çıkmış ve tutukluluk halinin devamına karar verilmişti.
AİHM 10 Aralık 2019 tarihinde Kavala’nın tutukluluğun hak ihlali olduğuna hükmetmiş, ‘derhal serbest bırakılması’nı istemişti.
AİHM kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Kavala’nın 30 Kasım’a kadar serbest bırakılması için süre vermişti. Aksi halde Avrupa Konseyi üyesi Türkiye hakkında taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) uymadığı gerekçesiyle ihlal prosedürü başlatacağına dikkat çekilmişti. Bu, Kavala dosyası için Türkiye açısından son uyarı anlamındaydı.
Ancak konsey, 2 Şubat 2022 tarihli toplantıda bu konunun tekrar gündeme alınacağını belirterek Türkiye’ye konuyla ilgili görüşünü iletmesi için 19 Ocak 2022’ye kadar süre verdi. İlk etapta 12 Ocak olarak belirlenen bu sürenin, bir sonraki Kavala duruşmasının 17 Ocak tarihinde olması nedeniyle bir hafta ertelendiği belirtiliyor.
Konsey duyurusunda önceki ‘ihlal prosedürünün başlatılacağı’ kararı hatırlatılırken Kavala hakkındaki kararın derhal uygulanması istendi.
Kavala’nın AİHM kararı uyarınca tahliye edilmesi halinde ihlal prosedüründen vazgeçilmesi gündeme gelecek.
Demirtaş için çağrı
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bugün, Demirtaş’ın en kısa sürede serbest bırakılması için Türk yetkililere bir kez daha çağrıda bulundu.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Aralık 2020’de Demirtaş’ın tutuklanması ve mahkeme öncesi göz altında tutulması sürecinde haklarının birçok kez ihlal edildiğine karar vermişti.
AİHM, Demirtaş’ın tutukluluğunun çoğulculuk ve demokratik toplumların siyasi ifade özgürlüğünü kısıtladığına dikkat çekerek, HDP’li siyasetçinin bir an önce serbest bırakılması gerektiğine hükmetmişti.
Bakanlar Komitesi’nin açıklamasında, “Anayasa Mahkemesi’nin Demirtaş’ın başvurusunu incelemeyi, en kısa sürede ve AİHM’nin ilkeleriyle ve kararlarının esaslarıyla en uyumlu olacak şekilde tamamlayacağını ümit edilmektedir” dendi.