Yeni bir merkez sağ parti, özellikle de önümüzdeki dönem iktidarın bir ucunda tutacak görülen bir merkez sağ parti AKP’deki muhafazakar tabanı çekip alabilir. İYİ Parti sanki bu rolü üstlenecek gibi.
Çözüm için başlangıç: Muhatap kim?
CHP ve HDP çevrelerinde yapılan açıklamalar gösteriyor ki, Türkiye ‘yeniden demokratikleşince’ Kürt sorununun yeni aktörler ve süreçlerle çözümü de daha mümkün hale gelecek.
Endişeli muhafazakarlar
Toplumsal barış ve sağlıklı bir ‘geçiş süreci’ için, ama önce ve öncelikle zorba bir iktidarı seçimlerde yenmek için muhafazakarların da desteğine ihtiyaç var.
Atatürkçülük nasıl sivilleşti?
Yirmi yıllık AKP iktidarında dışlanan, adeta devletten sökülüp atılan, muhalefete itilen Atatürkçülük, şimdilerde sivil/toplumsal bir ‘direniş’ hareketine dönüşmüş görülüyor.
Göç mü, kültürel değişim aracı mı?
İktidar 20 yıldır değiştiremediği ‘modern ve seküler sosyal/kültürel alan’ı Müslüman göçleriyle melezleştirmeyi, Türk ulus-devleti yerine ‘ortak paydası Müslümanlık’ olan yeni bir devlet inşa etmeyi hedefliyor olabilir.
Devlet mi, hükümet mi sorumlu?
Devletin kutsallığı, eleştirilmezliği, aşkınlığı, başkalığı tezleri AKP’nin dokunulmazlık zırhını daha da güçlendiriyor. Devleti hala ayrı, dokunulmaz, eleştirilmez, kutsal olarak kodladıkça, bu devletin arkasına sığınan hükümet de eleştirilemez oluyor, eleştiriler etkisizleşiyor.
Dış politika ve yoksulluk: Ne alaka mı?
Dış politika maliyetli bir iştir. Yanlış politikalar halkı yoksullaştırır. Yoksulluk artıkça bu defa da dış politikayı halkın gözünü boyamak için kullanırlar. Gerdikçe gerer, kahramanlıktan kahramanlığa koşarlar! Yoksullaşan halk dur demeden de bu kısır döngü bitmez
Başka bir dış politika mümkün mü?
İktidar, fütühat edebiyatıyla halkı ve muhalefeti susturmayı ‘başarıyor,’ ama dış politikada zaferden zafere de koşmuyor. Aksine, hem yalnızlaşıyor ve dışlanıyor hem de ülkeyi yoksullaştırıyor.
Ortak paydamız: ‘Düşmanlarımız’
‘Dışa bakışımız’ olarak görülen bu tutum aslında bizim ‘kim olduğumuzu’ belirliyor. Kim olduğumuz da rejimi, iç barışı, bizi kimlerin yönettiğini, yönetenlerin alternatiflerini…
Komplo teorileri: İnanmayanlar öne çıksın
Olguya inanmayan, kanıtı görmeyen, çelişkileri fark etmeyen insan türü, otoriter siyasetçiler için bulunmaz bir malzemedir. Gerçeklikle bağı kopmuş kitleler her türlü propaganda ve manipülasyon için biçilmiş kaftandır. Onlar için yalanlar gerçek, gerçekler komplodur.