20 yaşında bir tıp öğrencisi olan Enes Kara’nın intiharı çok üzücü. Herkesin dersler çıkarması gereken bir olay. Başta da ailelerin, cemaat ve tarikatların ve de devletin.
‘Kurucu ayarlar’a dönmeyi gerçekten istiyor musunuz?
Muhalif kesimler gerçekten hazır mı ‘kurucu ayarlar’a dönmeye? AKP kadar, hatta AKP’den daha hızlı ‘Batı karşıtlığı’ yaparak kurucu ayarlara dönmek nasıl mümkün olacak?
Dindarlar muhalefete oy verir mi?
TEAM’in dindarlık araştırmasına göre; ‘Dindar seçmenlerin önemlice bir kısmında AK Parti ile kurulan gönül bağı yerini, seçeneksizlik ve kerhen oy tercihine bırakmış.
Tartıştığımız nas mı, ekonomi politikası mı, siyaset mi?
Meğer ‘hüküm böyle’ olduğu içinmiş yaşadıklarımız. Geçim sıkıntısı, art arda gelen zamlar, her gün yeni zirve yapan dolar, işsizlik, açlık çeken derin yoksullar ‘hükm’ün eseriymiş.
Muhalefet şimdiden iktidara mı benziyor?
Otoriter bir yönetimin alternatifi demokratik bir rejim, özgürlükçü bir toplum tasavvuru ve hukuka bağlı bir devlet anlayışıdır. Bunun ‘kurucu dili’ de AKP’nin ‘yerli-milli’ söylemini taklit ederek inşa edilemez.
Helalleşme mi, ‘yeniden kuruluş’ mu?
Dün ‘devleti kuran’ parti, bugün ‘değişimin taşıyıcı aktörü’ olma iddiasında. Helalleşme ve yüzleşme AKP sonrası ‘yeniden kuruluş’ günlerinde geçmişin başarılarından ilham alırken hatalarından da ders çıkarmaya olanak verecekse değerli.
Seçim ekonomisi mi ekonomiye ‘sabotaj’ mı?
Ekonominin götüreceği bir iktidarın ardından gelecek olanlar ekonomiyi nasıl ayağa kaldıracağını belirlemek ve halka açıklamakta geç kalmamalı. Yönetimlerinin istikrarı ve başarısı önemli ölçüde buna bağlı olacak çünkü.
Yoksulluk bir ‘rejim’ sorunu mu?
Yoksulluk, kötü ekonomi yönetiminin sonucu değil sadece; rejim, yoksulluk üretiyor. Özgürlük ve hukuk olmadan refahın da olmayacağını bilelim.
Seçimi kimin kazanacağı algısı niye önemli?
AKP’nin ‘yenilmezlik’ algısı Ankara ve İstanbul’u kaybetmesiyle ağır bir darbe yemişti. Şimdilerde ‘yenilebilir’ olduğu yerleşik bir kanaate dönüşüyor. Bu, muhalefete büyük bir psikolojik ve taktik üstünlük sağlıyor. Soru; muhalefet partileri ve muhalif kesimler bu üstünlüğü seçimlere kadar sürdürüp, yönetebilecekler mi?
AKP nasıl çözülür?
Şimdilerde görüyoruz ki, AKP çözülme sürecinde. Yıllardır bu partiye oy vermiş, sonra da sessiz kalmış, hatta nemalanmış büyük bir muhafazakar kitle, partiden kopma noktasında. Yani, otoritenin kurumsallaşmasını engelleme imkanı var. İşte bu noktada, muhalefetin bu kitleyi yok sayma, onlara kapılarını kapama, geldikleri partiye gönderme lüksü var mı?