İHSAN DAĞI
@ihsandagi
AKP belki de tarihinde ilk defa favori görülmediği bir seçime gidiyor. Parti ve liderinde ağır psikolojik baskı yaratan yeni bir durum bu. Kazanmaya alışmış, hatta son yıllarda kaybetmeyi aklından bile geçirmeyen bir parti için seçimlerin kaybedilmesi ihtimali bir kabus.
Hesap tutmadı
Seçim tarihini 14 Mayıs olarak ilan ettiğinde AKP arkasında bir rüzgar olduğunu düşünüyordu. 6’lı Masa’nın iç gerginlikleri ve iletişim sorunları bir yıl önce yakaladıkları çıkışı durdurmuş, cumhurbaşkanı adaylığı konusu Millet İttifakı’nı kilitlemişti.
Öte yandan, ekonomik krizi toplum satın almış, krizle yaşamaya kısmen de olsa alışmıştı.
Ayrıca, bütün araştırmalar yaz aylarından itibaren AKP’nin toparlanmaya, kararsızların AKP’ye geri dönmeye başladığını gösteriyordu.
İktidar partisi, yüksek asgari ücretler ve sosyal yardım harcamalarıyla yakaladığı bu rüzgar geçmeden seçime ulaşmak istedi. Trend AKP’nin lehineyken hızla ‘seçimi aradan çıkarmak’ gerekiyordu.
14 Mayıs böyle bir hesabın sonucuydu.
Ancak olaylar AKP’nin hesapladığı gibi gelişmedi. Bu sefer, ‘göklerden gelen karar’ farklıydı sanki…
Kılıçdaroğlu’nun adaylığı büyük bir kriz yaratmıştı ama ardından uzlaşma geldi. Dahası, uzlaşılan formül muhalefetin iki ‘yıldız’ belediye başkanını aktif olarak cumhurbaşkanlığı yarışında devreye soktu. Üç muhtemel adayın üçü de sahaya sürülünce muhalefet blokunda adaylık krizi aşıldı.
Yavaş ve İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı ekibine katılması, Kılıçdaroğlu ve Akşener’le birlikte yürüttükleri çalışmalar, verdikleri birliktelik fotoğrafları muhalefet seçmenini konsolide etti, ümitlerini diriltti. Rüzgar yeniden muhalefetten yana esmeye başladı. ‘Kazanacak aday’ vurgusu ‘kazanacak ekip’ oluşturdu.
Sonuç olarak AKP’nin yaralı ve bölünmüş bir muhalefetle seçime gitme hesabını boşa çıkardı.
AKP telaşla hatalar yapıyor
Öte yandan, deprem de AKP’nin hesaplarını bozdu. Her ne kadar müteahhitler ‘günah keçisi’ yapılsa da deprem sonrası yönetimin hata ve kusurları AKP’yi siyaset sahnesinde savunmasız bırakıyor.
Maraş, Adıyaman, Malatya ve Gaziantep gibi yıllardır AKP’nin yönettiği şehirlerdeki yıkım ve bölgede hala devam eden sıkıntılar ile iktidar arasında bağlantı kurulmaması imkansız. Yönetim ve koordinasyon hataları AKP’nin rüzgarını kesti. Siyasetsizleştirme ve sessizlik girişimleri iktidara bir siyasal fatura kesilmesini engelleyemeyecek gibi.
Üstelik, AKP telaşla hatalar yapıyor. Öyle görülüyor ki seçim kampanyalarında ‘Depremlerde yıkılan bölgeyi biz ayağa kaldırırız’ temasını işleyecekler. Cumhurbaşkanının bölge ziyaretleri, daha şimdiden verilen ihaleler, atılan temeller bunu gösteriyor.
Gelgelelim ‘Biz yaparız’ algısı yaratmak isterken deprem bölgesinde verdikleri her fotoğrafla ‘Bu yıkımların sorumlusu biziz’ algısı ürettiklerinin farkında değiller. ‘Türkiye yüzyılı’ hayalleri pazarlayan bir partiden, 21 yıldır iktidarda olduğu bir ülkede yıkımlar içinde görüntü veren bir AKP’ye geçiş, iktidar partisinin rüzgarının tükendiğinin de bir işareti.
Cumhur İttifakı’na katılımlar neyi gösteriyor?
Seçimler yaklaştıkça ‘Kaybediyoruz’ endişesi baskı yaratıyor iktidar partisinin üzerinde.
Telaşla Cumhur İttifakı’nı büyütmeye çalışıyorlar. Şu anda altı parti ittifaka dahil. Daha da büyüyebilir bu rakam. Partiler arası uyum, ortak projeler ve ortak bir gelecek vizyonu yok.
AKP’nin sorunu, 21 yıllık iktidarında işbirliği yapıp da kavgalı ayrılmadığı bir kesimin kalmaması. Şimdilerde AKP büyük ittifaklar kurabilen, toplumun geniş kesimlerine ve özellikle de merkezine hitap edebilen bir parti değil. O yüzden marjinal partilerden medet umuyorlar. Cumhur İttifakı’na Hüda-Par ve Yeniden Refah gibi partilerin katılması, AKP’nin ittifak havuzunun boşaldığını gösteriyor.
Hüda-Par’ın ittifakıyla son yıllarda en çok o kaybettiği Kürtlere yeniden ulaşmak istiyor AKP. Anlaşılır bir kaygı ve hedef; çünkü, bir dönem Kürt seçmenlerin neredeyse yarısının oyunu alan bir AKP yok artık. MHP ile işbirliği, güvenlikçi politikalar ve tabii ki ekonomik kriz, Kürtleri AKP’den uzaklaştırdı. Sorun şu ki Hüda-Par bırakın Kürt seçmenin genelini, ‘dindar Kürtler’i bile temsil etmiyor. Bölgede alacağı 100 bin oyla AKP’ye belki fazladan bir milletvekili kazandırabilir Hüda-Par, ama böylesine marjinal bir partinin merkez-sağ Türk seçmenlerin bir kısmını AKP’den uzaklaştırması da mümkün.
Yeniden Refah’ı ittifaka katmak da iktidar için olumlu ve olumsuz sonuçlar içeriyor. YRP cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhur İttifakı’na birkaç puan kazandırabilir. Ancak, partinin marjinal talepleri, özellikle kadınların yasal güvencelerini hedefleyen talepleri, AKP’de rahatsızlık da yaratıyor. AKP’nin belki de hala en dinamik sosyal gücü olan dindar, eğitimli ve kentli kadınlar, kendi partilerinin elinden ‘kazanımlar’ının yitip gitmesine razı olmayacak. AKP’ye geçmiş dönemlerde seçim kazandıran kadınların, YRP’nin ‘muhafazakar’ taleplerine razı görünen bir parti için ne kadar gönülden ve aktif çalışacakları kuşkulu.
21 yıllık iktidarın yarattığı metal yorgunluk
Sonuç olarak, iktidar için zaman daralıyor. Siyasal trend de konjonktür de AKP’nin aleyhine. Trendi geri çevirecek zaman azaldı.
Yaz başlarında yakaladıkları yeni rüzgarın kendini hissettirmesi dört beş ay sürmüştü. Deprem sonrası yapılan araştırmalar, AKP’nin oylarında belirgin bir düşüş olduğunu gösteriyor. Bunun yeniden yükseliş trendine dönüşüp belirginleşmesi normal koşullarda aylar alacak bir süreç. İktidar partisinin ise o kadar zamanı yok. Seçimlere iki aydan kısa bir süre kalmışken zaman AKP’nin aleyhine işliyor.
Üstelik, muhalefetin yakaladığı yeni bir heyecan ve motivasyon dalgası var. Rüzgar, kırgınlıkları geride bırakan ve cumhurbaşkanlığı seçiminde ‘kazanacak ekip’ oluşturan Millet İttiakı’ndan yana esiyor.
Konjonktür de AKP’nin lehine değil. Enflasyon ve geçim sıkıntısı gibi toplumun oy tercihlerini etkileyen göstergeler olumsuz. Depremler ve son günlerde de sel felaketleri iktidarı tamamen ‘savuma’ hattında tutuyor. AKP, atak, gündem yaratıcı, umut verici bir görüntü vermekten çok uzak.
21 yıllık iktidarın yarattığı metal yorgunluk AKP’nin belini bükmüş, rüzgarını kesmiş görünüyor.