İHSAN DAĞI
@ihsandagi
AKP’nin anayasa görüşmeleri için HDP’ye gitmesi olay oldu. Nedeni anlaşılmaz değildi elbette. İktidar partisi, HDP’yi terör örgütüyle bir tutuyor, onunla her türlü temas kurana ‘hain‘ damgası yapştırıyordu. Ortağı da kapatılmasını buyurup duruyordu. Şimdi, AKP’nin ihtiyaç duyduğunda HDP’nin kapısını çalması, ortağının da bu buluşmayı ‘doğal ve doğru’ olarak nitelemesi siyaseten olaydı tabii ki.
Ama bence daha büyük ve şaşırtıcı olay, iktidarın bu açık tutarsızlığını muhalefetin avantaja çevirememesiydi. HDP’yi seçimlere doğru siyaseten ‘normalleştiren’ ve muhalefetin elini kolaylaştıran bu tutarsızlıktan muhalefet kendisi için yeni bir siyasal alan açabilirdi, HDP’yi muhalefetin de kolayca yaklaşabileceği, oturup konuşabileceği meşru bir aktör olarak konumlandırabilirdi.
Bu önemliydi, çünkü kazanmak için HDP’nin desteğine ihtiyaç duyan, aksi halde devletin, cumhuriyetin, hatta ülkenin bir yıkımla son bulacağını söyleyen muhalefetti.
Eğer dedikleri doğruysa, söylediklerinde samimiyse kimseyi ‘öteki taraf’a yollama lüksü yok muhalefetin. Dedikleri gibi, ya kazanacaklar ya da ülke derin bir uçuruma yuvarlanacaksa kazanmaya odaklanmalı, stratejiler geliştirmeliler. Bu koşullarda, bu saatten sonra HDP’yi ‘ıslah etmek’ muhalefetin önceliği olamaz.
Dolayısıyla, AKP’nin HDP’yle birlikte fotoğraf vermesine MHP’nin ne diyeceğinden çok İYİ Parti’nin nasıl yaklaşacağı önemliydi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, AKP-HDP buluşması için “Açılımcılar kumpanyası yeniden seyircisiyle buluşuyor” dedi. Aslında bu ikilinin hiç ayrılmadığını, merdiven altında yürüttülen çalışmaları yeniden birlikte fotoğraf verme aşamasına taşıdığını söyledi. AKP ve HDP’nin “Cumhuriyete karşı el ele, omuz omuza verdiğini” öne sürdü.
‘Açılımcılar kumpanyası‘ sözüyle Akşener, HDP seçmenine, genelde Kürtlere ve hatta birçok demokrat seçmene ‘açılım müjdesi’ verdi. Bu müjdeyi iktidarın değil de muhalefetin vermesi tuhaf ama bu bir müjde toplumun bazı kesimleri için. AKP’nin zaten yapmayacağı ‘açılım’ın reklamını yapmak muhalefetin işi mi?
AKP’nin son yıllarda en çok oy kaybettiği kesim Kürtler. Belki de Kürt seçmeninin yarısını kaybetti AKP. Yeni kurulan DEVA ve GP’nin Kürtler arasında yoğun ilgi görmesinin nedeni de bu. ‘Açılım kumpanyası’ söylemi, AKP’nin Kürtlerle kopan bağını yeniden kuracak bir potansiyel taşıyor. AKP’nin gerçekte açılım dahi yapmasına gerek yok, muhalefetin ‘AKP Kürt açılımı yapıyor’ demesi bile muhafazakar Kürtleri AKP’ye yeniden yaklaştırır, DEVA ve GP’den AKP’ye dönüşü başlatır.
Kısaca, Kürt açılımı üzerinden AKP’ye vurmak eski bir ezber, başarısızlığı tescilli bir siyaset. Açılım sürecinde, MHP de muhalefetin saflarındayken 2010 anayasa referandumu yüzde 58 oyla kabul edildi. Açılımın sürdüğü 2011 seçimlerinde AKP tek başına yüzde 50 oy aldı. Açılımın hala tamamen yıkılmadığı, MHP’nin de muhalefette olduğu 2014 cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan yüzde 52 oyla birinci turda cumhurbaşkanı seçildi.
‘Açılım’ sözüyle AKP’yi yıpratamazsınız. Tam tersine, küskün Kürt seçmenini AKP’ye döndürür, DEVA ve GP’yi tamamen bitirir, AKP’ye uluslararası düzlemde itibar kazandırır, iktidar partisine yeniden bir hikaye armağan edersiniz. Bütün otoriter uygulamalarından sonra bu iktidara açılım yakıştıranlar AKP’ye içte ve dışta meşruiyet ürettiğinin farkında mı? Sadece Kürt seçmen değil, apolitik merkez seçmen bile iktidarın ağzına almadığı ama muhalefetin AKP’ye yakıştırıp dillendirdiği ‘açılım’ sözünden iktidarın hala bir gelecek vizyonu bulunduğunu, yeni bir hikaye yazabileceğini düşünecek. Muhalefet gerçekten muhalefet yapıyorsa AKP’ye böyle bir gollük pas atmamalı(ydı).
Dahası, son bir yılda CHP’nin ‘Doğu masası’ önemli işler yapıyor. Kılıçdaroğlu, Diyarbakır gezisi ve Roboski ziyaretiyle bir yandan Kürt seçmene ulaşmayı başarıyor, öte yandan da kendi tabanını dönüştürüyor. Sonuçta CHP’nin Kürt oylarını artırdığı konusunda herkes mutabık, hatta CHP’nin Kürt seçmenler arasında AKP’yi geçtiği bile söyleniyor. Böyle bir durumda ‘açılım kumpanyası’ söylemi, ittifakın en büyük partisine zarar vermeyecek mi? Dahası, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığına HDP’nin sıcak baktığı, aday olması durumunda kendi adayını çıkarmayacağı mesajları verilirken, HDP’nin, AKP ve PKK ile eşitlenmesi doğru bir söylem mi?
Kısaca, AKP-HDP fotoğrafının eleştirisi ve ortada açılım yokken muhalefetin ‘AKP açılım yapıyor’ söylemi, Kürtlerle AKP’nin barışmasına, CHP’nin son dönemde Kürtlerden almaya başladığı desteğin erimesine, iktidarın içte ve dışta ‘reformist bir meşruiyet’ devşirmesine zemin hazırlar. Dahası, cumhurbaşkanlığı seçiminde HDP ve hatta Demirtaş’ın Millet İttifakı adayını destekleme ihtimalini azaltır.
Muhalefet AKP’den daha cesur, daha ilerici ve daha reformist olmadan AKP’yi yenemez.