İHSAN DAĞI
@ihsandagi
Millet İttifakı’nda aylardır süren gerilim, Akşener’in çıkışıyla sonunda patladı. Ancak, toplumun baskısı ve liderlerin fedakarlıklarıyla ittifak kısa sürede yeniden toplandı. Hem de daha güçlü şekilde. Biriken negatif enerjisini boşaltarak, hatalarından dönmeyi başararak.
İplerin kopmasının ardından dün yayınlanmak üzere şunları yazmıştım:
“Akşener yanlış yaptı. Gerekçesi ne olursa olsun seçimlere iki ay kalmışken, onca hazırlık yapılmış, umutlar büyütülmüşken ve ülke gerçekten çıkışı zor bir otoriterlik karanlığına gömülmek üzereyken o masadan kalkmamalıydı.
Kılıçdaroğlu yanlış yaptı. 6’lı Masa’nın şimdiye kadar hazırladığı bütün metinler her partinin tam mutabakatıyla hazırlanmışken, partilerin itiraz ettiği tek bir kelime bile bu ‘mutabakat’ belgelerinde yer almamışken cumhurbaşkanlığı adaylığı gibi bir konuda tam mutabakat aramamak hataydı.
6’lı Masa yanlış yaptı. Her konuyu konuştular, mutabakat metinleri hazırladılar, geçiş sürecini planladılar, Anayasa değişikliklerini belirlediler. Bütün bunlar her liderin, her partinin yüzde yüz onayıyla kayda geçti. En önemli konuyu ise ısrarla konuşmaktan kaçındılar, adı cumhurbaşkanlığı sistemi olan bir rejimde cumhurbaşkanı adayını konuşmaktan ısrarla kaçınarak, konuştuklarında da mutabakat aramayarak yanlış yaptılar.”
Toplu intihar girişimi
Evet, herkes hata yapmıştı. Seçimlere iki ay kala adeta bir ‘toplu intihar’ girişimi yaşanıyordu. Siyasetin bir müzakere sanatı olduğu unutulmuş, köprüler yıkılmıştı. Seçim süreci başlamadan muhalefet yenilmiş bir görüntü veriyordu. Toplumsal tepkiler ve rasyonel siyaset devreye girince, İYİ Parti lideri Akşener ittifaka geri döndü. ‘Kazanamaz’ denen Kılıçdaroğlu’nun iki yanı ‘Kazanır’ denen Yavaş ve İmamoğlu’yla takviye edildi. Böylece sağlam bir siyasi mimari çıktı ortaya. 6’lı Masa, içinde biriktirdiği enerjiyi patlatarak, yeni bir güç ve ivme kazandı. Kızan, üzülen, küsen insanlar olsa da daha iddialı bir ekip çıktı.
Daha önce sıklıkla belirttiğim gibi, kim aday olursa olsun, seçimi kazanmak için Millet İttifakı’nın iki önemli ‘siyasal yıldız’ını; halktan yüzde 50’nin üzerinde oy alınarak seçilen Yavaş ve İmamoğlu’nu ‘sahaya sürmek’ gerekiyordu. Ve ‘kriz’ böyle bir imkan yarattı, fırsata dönüştü. Millet İttifakı, bütün siyasal sermayesini sahaya sürdü. Şimdi bu model, ‘geçiş döneminin ideal cumhurbaşkanı’ olarak değerlendirilen Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde işlerlik kazanacak.
Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra Yavaş ve İmamoğlu’nun da aktif olarak kampanyaya katıldığı, meydanlara indiği, adeta kendileri adaymışçasına sahada olduğu bir süreç, Millet İttifakı’nı zafere ulaştırır.
Bu model birçok avantajlar içeriyor…
Öncelikle, Kılıçdaroğlu’nun adaylığıyla HDP’nin artık aday çıkarma ihtimali zayıflamış durumda. Bu, 2019 seçimlerindeki İstanbul ve Ankara modellerinin yeniden uygulanması demek. HDP’nin aday çıkarmayarak Millet İttifakı’nı desteklemesi, muhalefete ilk turda cumhurbaşkanlığı seçimini bitirme imkanı yaratabilir.
İmamoğlu, hem Kürt hem de milliyetçi seçmene ulaşabilen bir siyasetçi. Ayrıca, merkez-sağa da hitap edebilen özellikler taşıyor. Kararsız seçmenin muhalefete yönelmesinde etkili olabilir. İstanbul’da aynı anda çok farklı kesimlere ulaşmayı başarabildiği için favorisi olmadığı bir seçimi kazanmıştı. Halkla sıcak ilişkiler kurabilmesi, ısrarcılığı ve gençliği onu ‘maçın sonucunu belirleyebilecek’ bir oyuncu yapıyor.
Troykanın diğer ismi Yavaş, özellikle İç Anadolu bölgelerinde, milliyetçi ve merkez sağ seçmenden oy alabilecek bir siyasetçi. Seçmenin Yavaş’la aidiyet kurması kolay, onu rahatlıkla ‘bizden biri’ olarak algılıyor. Hizmetleri beğeniliyor, halka güven duygusu veriyor.
Dahası, iki belediye başkanı da AKP’nin yıllardır temsil ettiği ‘hizmet siyaseti’nin muhalefetteki taşıyıcıları. İstanbul ve Ankara’da sosyal belediyecilik anlayışıyla halka dört yıldır hizmet üretiyorlar. ‘Hizmet siyaseti’nin artık tecrübeli diyebileceğimiz bu temsilcileri siyasetten kavga, ideoloji, kimlik vs değil hizmet bekleyen milyonlar için rahatlıkla oy verilebilecek isimler.
Hem tabldot hem alakart menü
Cumhurbaşkanlığı kampanyasının iletişim stratejisinin ana unsurlarından biri, seçmende hem Kılıçdaroğlu, Yavaş ve İmamoğlu’nun üçüne birden, hem de her birine ayrı ayrı oy verdiği duygusu yaratmak olmalı. Böylece, çoklu cumhurbaşkanı yardımcıları modeli farklı tercihleri ve öncelikleri birleştirerek maksimum oy dönüşü sağlayabilecektir.
Yani, seçmene hem tabldot hem de alakart menü sunulmalı. İsteyen troykayı ve ittifakın diğer liderlerini bir bütün olarak beğendiği için tercih edebilmeli, isteyen de bunlardan herhangi birini beğendiğinde gidip Kılıçdaroğlu’na oy verebilmeli.
İttifakın yeni adaylık modelinin avantajlarından biri de siyasi partilerin kendi aralarında işbirliği yapmasını kolaylaştıracak olması. Kılıçdaroğlu, Yavaş ve İmamoğlu cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasını yürütürken, ittifakın diğer liderleri,-cumhurbaşkanı yardımcıları olarak lanse edilse de- partinin başında milletvekili seçimlerine odaklanabilecek.
Bu önemli, çünkü dikkatler cumhurbaşkanlığı yarışında olsa da muhalefetin mecliste çoğunluğa ulaşamadığı bir zafer, eksik bir zafer olur.
Sonuçta, kriz fırsata dönüşmüştü, muhalefet yeniden kazandığı birlik duygusuyla motive oldu. Bu aşamadan sonra iktidar blokundan oy alma stratejisi yerine muhalefeti konsolide edecek bir yol izlenmeli, irili ufaklı bütün muhalefet partileriyle işbirliği imkanları aranmalı. Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle ittifak, ‘Sofrasını daha da genişletmeli‘dir. Muhalefette ‘vazgeçilebilir’ bir parti, kitle, kişi yok. O ittifakın adı ‘Millet İttifakı’ ise özgür, demokratik bir hukuk devleti kurmak için herkese açık olmalı; sağcısına da solcusuna da, dindarına da laikine de, Kürdüne de Alevisine de, ülkücüsüne de liberaline de…