
İHSAN DAĞI
@ihsandagi
6’lı Masa dağılırsa ne olacağını bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Mevcut rejimin niteliğini, aktörlerini ve aktörlerin zihin dünyasını birazcık bilmek bile yeter ülkenin başına neler geleceğini tahmin etmek için.
6’lı Masa’da bir araya gelen siyasi liderler ve arkalarındaki siyaset ekibi bu kadar bir asgari bilgi ve izandan yoksun değildir sanırım.
6’lı Masa ve hatta tüm muhalefet ya birlikte kazanacak ya da hep birlikte kaybedecek. Masadan birilerinin kaybettiği ama diğerlerinin kazandığı bir senaryo yok.
Muhalefet ancak birlikte hareket ettiği, ittifakı koruduğu ve hatta genişlettiği sürece iktidarın alternatifi. Yoksa ne tek başına CHP ne de İYİ Parti veya diğerleri tek başına seçim kazanıp iktidar olacak pozisyonda. Esasen, yüzde 50+1 gerektiren mevcut sistem, ittifakları ve koalisyonları zorunlu kılıyor. Dolayısıyla, 6’lı Masa dağıldığında her parti ve lider kaybeder.
Muhalefet bu bilinçle işbirliği arayışında. Ancak son zamanlarda ortada birtakım anlaşmazlıklar olduğu anlaşılıyor. Özellikle cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarının 6’lı Masa’yı dağıtabileceği konuşuluyor.
Bu konuyu başarıyla yönetemedikleri açık. Şimdiye kadar 6’lı Masa’da gündeme alınmaması konunun tartışılmasını, bazı isimlerin hazırlıklar yapmasını, lobi oluşturmasını, hatta kampanya yürütmesini engellemedi. Sonuç, bütün ‘muhtemel adaylar’ yıprandı. İnsanlar beğenmediği muhtemel adaya adeta iktidar blokunun adayı muamelesi yapmaya başladı. Daha bir yıl önce iktidar partisinden bile oy alabilecek durumdaki bazı isimler bugün kendi partisinin seçmeninden bile tam destek bulamıyor.
Kısaca, 6’lı Masa hatalar yaptı…
Bir yandan “Cumhurbaşkanı adayını 6’lı Masa hep birlikte belirleyecek” deyip öte yandan da Kılıçdaroğlu’nun adı konulmamış bir cumhurbaşkanlığı kampanyası yürütmesi doğru muydu? Hayır, değildi.
Neredeyse tüm siyaset uzmanları “HDP’li seçmenin desteği olmadan cumhurbaşkanlığı seçimini muhalefet kazanamaz” derken İYİ Partili sözcülerin durduk yere HDP ile polemiğe girmesi, Akşener’in bunları kontrol edememesi doğru muydu? Hayır, değildi.
SP, DEVA ve Gelecek Partisi liderlerinin bir yandan 6’lı Masa’da oturup öte yandan da hala “İttifak içinde değiliz” demesi doğru muydu? Hayır, değildi.
Yanlışlar yapıldı ama artık seçimlere aylar kalmışken muhalefetin hata yapacak lüksü ve güçlü bir işbirliği dışında seçeneği yok.
Diyelim ki herkes restini çekti, kendi cumhurbaşkanı adayını dayattı. Sonuçta 6’lı Masa dağıldı, partiler kendi adayıyla seçime gitti. Ne olacağı açık değil mi? Tepede ortaklaşamayan muhalefet tabanda da dağılır, dayanışmaz, küser, oy vermez, siyasetten kopar.
Seçime doğru psikolojik üstünlüğü kaptıranlar, sandıkta kaybeder. 6’lı Masa’dan veya etrafından çıkan her çatlak ses, muhalefetin son bir yıldır kurduğu psikolojik üstünlüğü sarsıyor. Muhtemel cumhurbaşkanı adaylarından herhangi biri için söylenen ‘ama’lı her cümle, muhalefetin dayanışma içinde kazanma duygusunu zedeliyor.
6’lı Masa ve çevresi böyle bir risk almaya hazır mı?
Hazır olabilirler, ama sonuçta sadece Türkiye kaybetmez, 6’lı Masa’da oturan liderler ve çevreleri de kaybeder. “Seçimleri kazanamasak da biz zaten milletvekiliyiz, parti yönetimindeyiz, vs” diyerek kendilerini avutmasınlar. Seçimde iktidarın kazanmasıyla kurulacak ‘en yeni Türkiye’de bugünkü muhalefetten kimseye yer yok.
CHP’li kurmaylar, “Kaybetsek de yolumuza devam ederiz. Parti bizim, parti yönetimi bizde” deyip teselli edebilir kendini. Yanılıyorlar. Kaybeden bir CHP’nin bugünkü gibi kalması mümkün mü? Öncelikle, seçimi kaybeden ekip halkın önüne çıkabilir mi? Dahası, iktidar hala seçmenin en az dörtte birinin oyunu alan bir partiyi ve onun stratejiler kuran liderini rahat bırakır mı? Hiç sanmam. Mersin saldırısından sonra CHP ile terör arasında kurulan ilişkiler, günlerdir yandaş medya manşetlerinin bunu işleyiş biçimi bir şeylerin hazırlığının yapıldığını gösteriyor.
Seçimi kaybeden bir CHP hakkında kapatma davası açılması, birkaç ay içinde parti kapatılmasa da parti yönetimine siyasal yasak getirilmesi, milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp yargılanması ihtimali aklınıza gelmiyor mu? İktidarın muhaliflere karşı kullandığı yöntemleri bilenler, sosyal ve siyasal muhalefetin ana odağı CHP’nin rahat bırakılmayacağını da tahmin ediyordur eğer seçim kaybedilirse. CHP’yi ‘emin eller’e teslim etmek isteyenler, CHP’yi ‘emanet’ almaya hazır ve hevesli pek çok siyasetçi bulmakta zorlanmayacaktır. ‘Devşirme muhalif’ siyasetçi de gazeteci ve akademisyen de hiç az değil çünkü. Bir de seçim kaybedilirse…
Peki, seçimi kaybeden bir İYİ Parti ve Akşener yoluna devam edebilir mi? Mümkün değil. Partiyi altı ayda MHP’nin ve Zafer Partisi’nin üzerine tapuya geçirirler.
“Liderimiz genç, bu seçim olmasa da bir sonraki seçim bizim için önemli, ona hazırlanıyoruz” diyen DEVA’cılara ne demeli? Bir zahmet geldikleri çevreye, o çevrenin ‘dönen’lere ne söylediğine, ne yaptığına baksınlar. Türkiye, parti devleti görünümlü kişi mülküne tamamen dönüştürüldüğünde kendilerine hala tolerans gösterileceğini düşünüyorlarsa ‘adamlarını’ hiç tanımamışlar demektir. Aynı durum Davutoğlu ve Gelecek ekibi için de geçerli.
Bazı muhalifler, “Seçimi kaybetsek de kıyamet kopmaz, aynen bugünkü gibi mücadelemize devam ederiz” diyor. Mücadele devam eder, ama kaybedilen bir seçimden sonra ülkenin seçimden önceki gibi olacağını sanmak doğru değil. Seçime giderken siyasetin alanı biraz genişler. Dolayısıyla şimdi yaşadıklarımız bir anomali. Mevcut otoriter rejimde bile hala birazcık kalan ‘yarışmacı seçim mekanizması’nın sağladığı bir özgürlük bu. Seçimi iktidar kazandığında bundan eser kalmayacak. İktidar da muhalefet de ‘majesteleri’ne ait olacak.
Sözün kısası; 6’lı Masa dağıtıldığında muhalefet, liderler ve çevreleri sadece iktidarı değil, özgürlüğünü ve partisini de kaybedecek. Türkiye’nin neler kaybedeceğini ise daha konuşmadık bile…