Veteriner hekim ve kuş gözlemcisi Gökçe Coşkun, Antalya’nın Manavgat ilçesinde yangın sonrası yaban hayatını değerlendirdi.
Türkiye’nin güneybatısını 28 Temmuz’dan itibaren yaklaşık 20 gün boyunca etkisi altına alan yangınlar büyük tahribata neden oldu. 40 binden fazla kişi tahliye edilirken sekiz kişi hayatını kaybetti. Yangına müdahaledeki yetersizlikler ve aşırı sıcaklara rağmen alınmayan önlemler ise tartışma konusu oldu.
Gebze Teknik Üniversitesi’nin (GTÜ) Akdeniz Bölgesi’ndeki orman yangınları üzerine yaptığı çalışmaya göre yaklaşık 57 bin hektarlık alanın yandığı Manavgat, Türkiye’de en büyük yangın felaketine sahne oldu.
Twitter paylaşımında yangının yaban hayatı üzerinde bıraktığı etkiyi gözlemlemek için Manavgat’a gittiğini kaydeden Coşkun, “Yangın çok geniş alanları etkilediği için habitat kayıpları çok fazla” dedi.
En çok merak ettiği hayvanların 2020 yılında Beydiğin bölgesine salınan 15 erkek Alageyik olduğunu kaydeden veteriner hekim, iki saate yakın dronla tarama yaptığını ve herhangi bir alageyik ölüsüne rastlamadığını kaydetti. Coşkun, “Üzerlerinde verici olan bu alageyikler umarım güvendedir” ifadesini kullandı.
Yaban hayatı gözlemcisi, ikinci olarak merak ettiği türün Oymapınar bölgesinde yuvası olan Balık Baykuşu olduğunu aktararak şunları söyledi: “Giriş kapalı olması ve yaşadığı yere ancak tekne ile gidileceğinden ulaşmam mümkün olmadı. Ancak alanın komple yanmış olması beni epey üzdü. Diğer üreme alanlarını ziyaret ettim bir sıkıntı yok.”
“Orman içinde en fazla yaşamını yitirmiş kaplumbağalar ve Eynif ovasına yakın yüksek kesimlerde bir adet sincapla karşılaştım” diyen Coşkun, yangından etkilenen kuş türleriyle karşılaşmadığını söyledi.
Yanan yerler ne durumda?
Yanan alanlarda ‘çok yoğun sinek istilası’ olduğunu söyleyen yaban hayatı gözlemcisi, “Konuşurken ağzınıza giriyor. Öngördüğüm gibi alana diğer böceklerde akın etmeye başlamış. Çekirge, karınca, yusufçuk gibi türlerden çokça gördüm” ifadesini kullandı.
Coşkun’un diğer gözlemleri şöyle: “Orman içinde çokça yusufçukla karşılaştım. Yanmış dal ve ağaçlara konuyorlardı.
Böceklerle beraber yanan kısımlar da az sayıda kırlangıçlar uçuyor. Değişik bölgelerde 25 tane büyük baştankara saydım. Zeminde dolaşıp böcekleri yiyorlardı. Yanan ağaç dallarında ötleğenlere de denk geldim.
Yangın sınırında Alakarga ve Alaca Ağaçkakanlar dolaşıyordu. Fotoğrafladığım iki türün bireyleri de genç.
Yangının batı kısmı Beydiğin mevkiinde altı adet Kuzgun ve bir adet Şahin. Diğer alanlarda ise üç adet şahin ve bir adet kerkeneze gördüm. Yangın sonrası kaynaklarda belirtildiği gibi alanlara yırtıcı kuşlar akın edebiliyor.
Şahin tam yanan kısımların üzerinde dolanıyor ara ara dalışa geçiyordu.
Kuzgunlar bir çok yerde birden fazla leşe saldırıyordu. Ancak bir tanesinin tüylerini bulabildim. Tavuk olabileceğini düşünüyorum.
Yer yer küçük bitki filizlerinin çıktığını gözlemledim. Bunlara yangın sonrası toprağın ilk umutları diyebiliriz.
Yangın belirli bölgelerde yüksek sıcaklıklara ulaştığı için ağaç iskeleti bile bırakmamış. Ancak bazı bölgelerde iğne yaprakları üzerinde bulunan yer yer bölgeler var. Kısmı ağaçsız bölgeler sayesinde ise orman içinde yangından etkilenmemiş alanlar kalmış.
‘Torosların paraziti: Mermer ocakları’
Torosların en büyük paraziti Mermer ocakları. Ormanların ortasında, dağların zirvelerindeler.
Genel anlamda toparlarsam beklediğimden daha az yaban hayvanı yangından direkt etkilenmiş. Ancak bu yangının dolaylı etkileri ile bir çok olumsuz sonuç ortaya çıkabilir. Bunlardan en önemlisi bölgede can çekişen küçük akarsulardaki suyun kirlenmesi. Akarsu diyorum ama ne yazık ki akan sulardan pek eser yok bölgede. Hepsi ıslah edilmiş veya kum, mermer ocağı tarafından yok edilmiş.”
Coşkun, ek olarak şunları kaydetti: “Gördüğünüz gibi yaban hayatı kendini toparlamaya başladı. Lütfen yaban hayvanlarını beslemek için yem veya mama bırakmayın. Yanan alanlara iş makinesi sokmayın, bölgelerde çok dolaşmayın. Çünkü saklanmak zor olacağı için hayvanlarda stres oluşturacaktır.”