ALTAN SANCAR
altansancar@diken.com.tr
@altansancarr
İYİ Parti’nin en önemli sandalyelerden birinde otururken altılı masadan ayrılmasıyla başlayan tartışma yeni bir boyuta ulaştı.
Meral Akşener’i masadan kalkmaya parti içindeki bir grubun ikna ettiği yönündeki iddia şu an siyasetin en çok konuşulan konusu. Bu bağlamda ayrılığın arkasında ‘Beşli Çete’ diye kodladığı, AKP döneminde iyice palazlanmış bazı holdinglere yönelik ‘sert’ bir söylem benimseyen Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı ‘yumuşak geçiş’i sağlayacak bir aday arayışının bulunduğuna işaret ediliyor.
Akşener partisini nereye konumlandırmak istedi ve içeride nasıl bir dirençle karşılaştı?
Peki dünden bugüne Kılıçdaroğlu’nun çıkışları bürokraside ve sermaye dünyasında nasıl karşılık buldu?
Bürokrasi ve sermayenin İYİ Parti içindeki nicelik olarak dar, ‘nitelik’ olarak etkili gruptan beklentisi neydi?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan İYİ Parti’nin kongre ve değişim sürecine nasıl etki etmek istedi?
Koray Aydın faktörü
Akşener, MHP’den ayrılarak İYİ Parti sürecini örgütlerken yanındaki en etkili isimlerden biri Koray Aydın’dı. Aydın geçmişten bugüne Ülkücü camia içinde etkin, örgütlenme aşamalarını iyi bilen bir isimdi.
Akşener’le birlikte yola çıkan Aydın, partinin teşkilatlanma aşamasında önemli bir rol aldı. Daha sonra da partide teşkilatlardan sorumlu makama geldi. Aydın tabii ki teşkilatlanmada kendine yakın isimleri seçti.
Parti, seçimlere girip Meclis’te de temsil edilince güçlendi. Genişleyen ve farklı ideolojik tabanlara da etki etmeye başlayan parti giderek merkez sağ arayışındakilerin adresi haline geldi. Akşener de bundan fazlasıyla memnundu, çünkü AKP’nin boşalttığı merkez sağ yeniden canlanıyor ve risk alarak kurduğu parti cazibe merkezine dönüşüyordu.
Kaldı ki Akşener tam da bu nedenle Türkiye açısından bir şanstı. Zira AKP daha önce merkez sağı canlandıracak her partiyi elemeyi başarmıştı. AKP’nin önemli isimlerinden Numan Kurtulmuş’un HAS Partisi’nin akıbeti bunun en net örneğiydi.
Bu defa durum farklıydı ve İYİ Parti güçlenerek merkeze yürüyordu. Tabii bu süreç kolay olmayacaktı.
CHP’yle dans
Merkez sağa yürüyüşün en önemli itici güçlerinden biri CHP’yle girilen işbirliğiydi. Zira bu işbirliğiyle İYİ Parti parti artık ülkenin iki net damarından birinin buluşma noktasına evriliyordu. Akşener için sıra parti yapısını elden geçirmeye gelmişti.
Beklendiği üzere teşkilatları kuran ve kendisine yakın tutan Aydın’dan itirazlar geldi. Ancak Akşener artık partiyi kurarken içinde bulunduğu durumdan çoktan çıkmış ve yürümeye hazırdı. Teşkilatları Aydın’dan aldı ve kendisine bağladı.
O günden sonra da parti içinde Aydın merkezli zaman zaman soğuk rüzgarlar esmeye başladı. Fakat Akşener, dengeyi de kurarak değişimi zamana yaydı ve partiden kopuşları engelledi.
Kurultayla Aydın dengelendi
Gelin görün ki Aydın bu değişimin kendisini etkileyeceğini iyi biliyordu. Bazı il başkanlarının değişimi söz konusu olduğunda, Akşener’i zorda bırakacak hamlelere kalkıştı. Akşener ‘resti gördü’ ve partisini tam da seçimlere giderken kurultaya götürme kararı aldı. Zira Aydın’ın elinde güçlü bir delege gücü vardı. Bu delege gücü tek bir adreste yapılacak kongreyle sona erecek, tüm delegelerin değişmesinin önü açılacaktı. Parti teşkilatları da ilk günlerdeki gibi Aydın’ın etkili olduğu bir yer olmaktan çıkmış, tüm eğilimlerin temsil bulduğu ve lidere bağlı bir adres haline gelmişti.
Sancılı geçen kurultaylarla Aydın dengelendi, Akşener de değişim için aradığı gücü biraz da olsa bulabildi. Kurultayın seçimden önce yapılması halinde de Aydın’ın gücünün büyük oranda tırpanlanması söz konusu olacaktı, ancak bu, şartlar gereği uzak bir ihtimaldi.
Erdoğan da kırılmayı görmüştü ama…
O dönem İYİ Parti kurultay kararı alınca, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Aydın ve ekibinin kırılma yaratacağını görmüş ve hamle yapmıştı. Bunun üzerine Akşener’in partisinden aldıklarına karşılık, Erdoğan da İYİ Parti’den bazı isimleri almak için harekete geçmişti.
G20 zirvesi için gittiği Endonezya’da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, İYİ Parti’yle ilgili “Umarım bir dönüşüm yapmak suretiyle gerek bu altılı masayı terk etmek, gerekse milli ve yerli bir duruş sergilemek üzere konumunu yeniden gözden geçirir” dedi. Böylelikle hem İYİ Parti’yi hem de altılı masayı ‘birbirine düşürmeyi’ amaçlıyordu.
Akşener oyunu gördü, kapıları kapattı.
Vitrin değişiklikleri….
Akşener bir yandan da kamuoyunda da saygı duyulan isimlerle partisinin vitrinini değiştirdi. Liberal ekonomiyi temsil eden isimlerden merkez sağda uzun yıllar siyaset yapmış isimlere kadar çok sayıda siyasetçi partide boy göstermeye başladı.
… ve CHP’nin ‘beşli çete’ çıkışı
Tam da bu aşamada ittifak ortağı CHP’den farklı çıkışlar gelmeye başladı.
Kılıçdaroğlu AKP döneminde dönüşen bürokrasi ve sermaye gruplarını hedef aldı. Bürokrasiye süre verdi, süre dolmadan da partisine yağan belgelerle yeni çıkışlara imza attı. Sermayeyeyse “Çaldıklarınızı geri alacağım” mesajı vermeye. Akşener’in ortaya attığı ‘Beşli Çete‘ kavramını sahiplenerek iktidara yakın sermayeyle açıktan bir mücadeleye girdi. Akşener de bundan geri değildi, ‘tiksindirici borç’ doktriniyle sürece katkısını sundu.
İYİ Parti’de iki farklı ses
CHP cephesi sermaye gruplarına haksız aktarıldığı belirtilen milyarlarca doların peşine düşerken ‘kamulaştırma’ kavramını sık sık kullanmaya başladı. Bu aşamada İYİ Parti içinden iki farklı ses yükseldi.
Bu seslerden ilki kesin olarak sermayeyle karşıtlığa karşı çıkan ve uzlaşı arayanların sesiydi. Bu ses uzun yıllardır siyasette bulunan Aydın ve kendisiyle birlikte hareket eden belli genel idare kurulu (GİK) üyeleri ve vekillerden geliyordu.
Öteki ses CHP’nin dile getirdiği sermayeyle hesaplaşma için kamulaştırmaya karşı çıkarken, bunun hukuk yoluyla yapılmasını savunanlardı. Yani hedefin aynı, yöntemin farklı olduğunu söyleyenlerdi. İkinci sese ‘tiksindirici borç doktrini’yle genel sekreter ve tecrübeli hukukçu Uğur Poyraz da katkı sundu. Akşener de bunu grup konuşmasında dile getirerek o aşamadan sonraki tüm haksız kazanca dayalı borçlanmaların kamuya döneceğini ilan etti.
‘Yumuşak geçiş’ arayışı
İlk sesin sahipleri ise uzun süre sessizliğini korudu, ancak kulislere sık sık Akşener’e baskı yapmaya çalıştıkları yönünde bilgiler düşüyordu. Bu sesin sahipleri sık sık ‘yumuşak geçiş’ tabirini kullanarak seçim öncesinde bürokrasi ve sermayeyle çatışmanın doğru olmayacağını savunuyordu.
Teşkilatı kendisine bağlayan, gücüne güç katan Akşener bu aşamada partisinden kopmaları göze alamazdı. Ancak ilk sezin sahiplerinin görüşüne katılıp katılmadığı hiçbir zaman anlaşılamadı.
Bir süre sönümlenen tartışma, Kılıçdaroğlu’nun 418 milyar dolar çıkışıyla yeniden alevlendi. Öyle ki bunu dile getiren Kılıçdaroğlu tehditler aldığını söyleyerek vasiyetini bile açıkladı. ‘Beşli Çete’ kavramını siyasete katan Akşener, bu tartışmada sessiz kaldı.
CHP’li kurmay, ‘yumuşak geçiş’ baskısını anlatmıştı
Farklılaşmanın gün yüzüne çıktığı günlerde CHP’nin Giresun gezisinde Kılıçdaroğlu’nun yanında bulunan bir kurmayı Diken’e son gelişmelerin altılı masaya yansımasına dair şu bilgileri verdi: “Sık sık kendilerini ‘önemli konumda’ gören bazı isimler, sanırım siyasetten de güç alarak genel başkanımızın söylemlerinin radikal olduğunu bizlere bile söylüyor. Onlara göre hem toplum hem de devlet böylesi hızlı bir değişime hazır değilmiş. Devlete hizmetten uzaklaşan bürokratlara yönelik çıkışlar bürokrasiyi, beşli çeteye yönelik çıkışlar da sermayeyi korkutuyormuş. Söylemlerimizi fazla soldan buluyorlarmış. Bize söylemlerimizi yumuşatma tavsiyesinde bulunuyorlar. Hatta ‘yumuşak geçiş’ diye bir şey uydurmuşlar, buna uygun bir de aday telkininde bulunuyorlar.”
Gel zaman git zaman İYİ Parti’deki bu ‘ilk ses’in sahiplerinin parti içinde galip geldiği inancı CHP’de karşılık buldu ve dile getirilmeye başladı. Artık ortağının Kılıçdaroğlu’nu adaylık yarışında görmek istememesinin ‘yumuşak geçiş’ arayışından kaynaklandığına emindiler ve bunu ‘kırmadan’ dile getirmeye başladılar.
Ortak içinse merkez sağa başlayan yolculuk, belki de en kritik virajda ağır yara aldı. İlk maçları kazanan Akşener, Aydın’ın son atağına şimdilik karşı koyamamıştı.
Bu yolun sonu mu yoksa yeni bir başlangıç mı? Bunu Akşener’in partisini konumlandırmak istediği yerde ısrarı ve Aydın’ın karşı atakları belirleyecek.