“Sevmek ve sevgimizi yaşamak en doğal hakkımızdır, yeter ki sevdiğimizin en doğal ve evrensel haklarına saygı gösterelim. Çünkü çok sevmemiz, bize öteki üstünde tahakküm kurma ya da özgürlüğüne müdahale etme hakkı vermez. Keza, kendi duygularımızın ya da yaşantımızın sorumluluğunu da öteki kişiye yükleme hakkımız yoktur.”
Taciz hakkında bilgilendirici bir yazıyı kimler okur?
Tecavüz, başkasının aklınıza gelebilecek her tür hakkına el uzatma ve o hakkı elde etmeye yeltenme davranışıdır, yani saldırganlıktır. Söz ‘hak’ kavramına gelince durum oldukça değişir. Bir toplumdaki bireylerin haklarını koruyabilmesi için, haklarını bilmesi ve onlara sahip çıkmayı alışkanlık haline getirmesi zorunludur.
Sinsi saldırganlık: Taciz
Saldırganlığı doğal hak olarak gören ve uygulayan kişilerin tamamına yakını yeterince zeki, kurnaz, vicdan duygusu olmayan, ‘asıl kurban benim’ rolü sergileyerek çıkarlarını koruyan, birden fazla ağır kişilik bozukluğunun özelliklerine sahip pervert kişilik yapılarıdır.
Kısırdöngü diyarında psikoterapi
Bütün bir ülkenin geleceğine yeniden yön verildiği o günün ertesinde ortadan kaybolmuştu. Kaybolanlardan kimileri geri dönmüş, kimilerinin nerede oldukları ise hâlâ bilinmiyordu.
Gümüş, o geri dönebilenler arasından gördüğüm üçüncü kişiydi. Önceki ikisi gibi o da bambaşka bir şikayetle psikoterapi talebinde bulunmuş ve hikaye, önünde sonunda benzer bir noktaya gelmişti…
Karanlığı sorgulamak
Toplumda anti sosyal bireyler arttığında vicdansızca söz ve davranışların çok bol olduğu bir ülke yaşamı oluşur. O ülke karanlığa gömülmüş bir ülkedir.
Pandemi stresi
Yaşamakta olduğumuz Pandemi bir ‘yüksek stres zamanı’dır ve insan psikolojisini mutlaka etkileyecek, toplumun önemli bir yüzdesinde kaygı ve depresyon belirtileri ortaya çıkmaya başlayacaktır. Paradoksal bir şekilde ‘normal’ yaşantıya geçince bu belirtilerin daha da artma riski göz önüne alınıp, toplum sağlığı açısından gözlem yapılması gerekmektedir.
Aydın mıyız?
Yapıcı olabilmek önce alçak gönüllü olmakla ve ötekini yenmeye zaman harcamamakla başlar. Aydın olmak, bir farkındalık meselesidir, çok okuyup çok ahkâm kesmek değildir. Kibirden olabildiğince arınmaktır. Toplumun içinde durmayı bilmektir.
Mucize lideri beklerken…
Bir büyük grup ya da bir toplum, maddi ya da manevi yıkım yaratan bir büyük olay ya da yıkıcı olaylar serisi yaşadığında ya da bir saldırı altında olduğuna ikna edildiğinde, bu durumdan kurtulabilmek için, görkemli idealleri ve gerçek yaşam başarıları olan bir kişinin liderliğini kabule hazır hâle gelir.
‘Gaddarların geri gelmesi endişesiyle onlar da gaddar oldular…’
Bir büyük grup, kendisi için yaratılan efsane ve destan sonucunda, en temel haklarına asla saygı duyulmadığına, toplumun diğer grupları tarafından hep ezildiğine, gaddarlığa maruz kaldığına, yani aslında yaşadığı topraklarda dil, tarih, duygu, gelenek ve görenek birliğinin olmadığına, özetle, birliği güçlü bir ulus bulunmadığı yanılsamasına ikna edilirse ne olur?
Belirsizliğin beslediği totalitarizm
Bir toplum, günlük yaşamına ve geleceğine dair temel ve önem verdiği konularda sürekli olarak haber ve bilgi eksikliğine, yanlışlığına ya da hiçbir haber olmayışına maruz kalması sağlandığında, kendiliğinden regrese olacaktır. Yani en temel ihtiyaçlarını karşılayıp, yaşamını ve yaşantısını koruma zorunluluğu hisseder bir duruma gerileyecek ve doğal evrensel haklarını sorgulayamaz, arayamaz, itiraz bile edemez hale düşecektir.