EMRE ZOR
@zor_emre01
ABD dört yıl boyunca ülkeyi emanet edeceği başkanını seçmek için salı sandığa gidecek. İki seçenek var: Cumhuriyetçi Donald Trump veya Demokrat Kamala Harris. Kazanan aday göreve 20 Ocak 2025’te başlayacak.
Her gün anketlerden farklı sonuçlar çıkıyor, adaylar bir ‘at yarışı’ içindeymiş gibi, ‘kim kazanır’ sorularının ardı arkası kesilmiyor.
Fakat ulusal anketlerdeki oy oranları seçim sonuçlarını tahmin etmek için yeterli değil. Çünkü yarış tek tek eyaletler üzerinden ilerliyor.
‘Seçiciler kurulu’ (electoral college) denen seçim sisteminin işlediği ABD’de, başkan doğrudan halk oylamasıyla belirlenmiyor. Amerikalılar sandığa gittiğinde yaşadıkları eyaletin hangi adaya oy vereceğini seçiyor.
Adayların ulusal çapta üç-beş milyon oy fazla alması, başkanlık yolunda önemli ama yetersiz bir adım.
Öyle ki son 20 yılda iki aday daha az oy almasına rağmen seçimleri kazandı: Eski başkanlar George W. Bush (2000) ve Cumhuriyetçi aday Donald Trump (2016).
Peki ama nasıl?
‘Seçiciler kurulu’ adlı seçim sisteminde Amerikalılar doğrudan Harris veya Trump’ı seçmiyor; yaşadıkları eyaletin delege oyunun hangi adaya gideceğini seçiyorlar.
50 eyaletin de nüfusuna göre belirlenmiş bir delege sayısı var. Mesela en fazla nüfuslu California eyaletinin 54 delegesi; Wyoming, Alaska ve North Dakota gibi az nüfuslu eyaletlerin sadece üç delegesi var.
Delegeler genellikle seçilmiş parti liderleri, partinin başkan adayına yakın isimler veya parti çalışanlarından oluşuyor.
Neredeyse tüm eyaletlerdeki sisteme göre bir oy bile fazla alan aday, eyaletin tüm delege oyunu kazanıyor. Örneğin California’da bir aday oyların yüzde 50,1’ini bile alsa eyaletin tekmil 54 delegesini kazanıyor.
Toplamda eyaletleri temsil eden 538 delege bulunuyor. Bir adayın başkan seçilebilmesi için 270 delegeye ulaşması gerekiyor. Başaramazsa, kaç milyon oy aldığı önemini yitiriyor.
Fakat eyaletlerin çoğunda hemen hemen hep aynı parti kazanıyor. Dolayısıyla partilerin renkleriyle anılıyorlar: ‘Mavi eyaletler’ Demokratların, ‘kırmızı eyaletler’ ise Cumhuriyetçilerin kalesi olarak biliniyor.
Ancak bazı eyaletler epey çekişmeli. İşte seçim sonuçlarını belirleyen, adayların siyasi kampanyaları sırasında en çok boy gösterdiği bu eyaletlere ‘salıncak eyalet’ deniyor.
Adaletsiz mi?
Bu seçimdeki yedi salıncak eyalet ve delege oyları şöyle: Pennsylvania (19), Wisconsin (10), North Carolina (16), Georgia (16), Michigan (15), Arizona (11) ve Nevada (6).
Toplam 93 delegeye sahip bu eyaletlerdeki seçmenlerin oyu, diğer eyalettekilere kıyasla daha güçlü ve belirleyici.
Akıllara şu soru geliyor: ‘Burada bir adaletsizlik yok mu?’
Aslında Amerikalıların çoğu, 200 yılı aşkındır uygulanan ‘seçiciler kurulu’ sistemini anti-demokratik buluyor. Yüzde 63’ü bu sistem yerine halkoyunu kazanan adayın başkan seçilmesini istiyor.
ABD ‘seçiciler kurulu’ yoluyla başkanını seçen tek ülke. Ancak Japonya ve Almanya gibi bazı ülkeler de başkanını temsilciler aracılığıyla seçiyor. Bu sistemlerde seçmenlerin doğrudan seçtiği parlamento üyeleri başbakanı belirliyor.
‘Seçiciler kurulu’nun getirisi götürüsü ne?
Avantajları:
- Küçük eyaletler adaylar için önemini koruyor.
- Adaylar ülkeyi dolaşmak yerine doğrudan ‘salıncak eyaletler’e odaklanıyor.
- Oyların yeniden sayımı daha kolay çünkü sorunlar tek eyalette halledilebiliyor.
Dezavantajları:
- Daha fazla halkoyu alan aday seçimleri kaybedebiliyor.
- Bazı seçmenler oylarının etkisiz olduğunu hissediyor.
- ‘Salıncak eyaletler’in gücü orantısız artıyor.
Peki ama bu sistem niye var?
Şimdiye kadar beş kere, başkan adayları halkoyunu kazanmasına rağmen ‘seçiciler kurulu’nu kaybetti. Dolayısıyla Amerikalılar bu sistemin neden hala kullanıldığını sorguluyor.
‘Seçiciler kurulu’ sistemi, ABD anayasasının kabul edildiği 1787’ye tarihlenebilir. ABD anayasasının hazırlanmasında önemli rol oynamış ‘kurucu babalar’ için başkanın hangi yolla seçileceği dikenli bir soruydu.
Aylarca tartıştılar. Doğrudan halkoyuyla seçilmesinin tehlikeli olabileceğini düşünüyorlardı. Federal yargının kurucularından John Marshall, anayasa yürürlüğe girdikten sonra ‘‘Dengeli bir cumhuriyet ile demokrasinin farkı, düzen ile kaos arasındaki fark gibidir’’ diyordu. Nitekim ABD anayasasında, Yunancası ‘Demos Kratos’ olan ve halkın gücü anlamındaki ‘demokrasi’ kelimesi de geçmiyor.
Fakat tartışmalarda kimi halkoyunu savunuyordu, kimiyse başkanı Kongre’nin belirlemesini öneriyordu.
Nihayetinde uzlaşıldı, ortaya ‘seçiciler kurulu’ sistemi çıktı.
Tabii ‘demokrasi’ tartışmasının yanısıra ABD’nin büyüklüğü ve o dönem iletişim imkanlarının kısıtlı olması halkoyu seçeneğini çıkmaza sokuyordu.
Kölelik sistemine dayanıyor
Fakat temel sebep başkaydı: Kölelik sisteminin yaygın olduğu güney eyaletleri halkoyuna karşıydı.
Çünkü güneydeki nüfusun yüzde 40’ını oy hakkından mahrum ve köleleştirilmiş siyah insanlar oluşturuyordu. Başkanın doğrudan halkoyuyla belirlendiği bir sistemde bu eyaletlerin yönetimdeki sesi kısılacaktı.
‘Kurucu babalar’ anayasa üstüne tartıştıkları kongrelerde bir de ırkçı çözüm buldular: Her bir köle, nüfus sayımında 0,6 kişi olarak sayılacaktı.
Böylece ‘seçiciler kurulu’ sisteminde güney eyaletlerinin nüfusu fazla gösterilecek ve delege sayısı, dolayısıyla yönetimdeki etkisi arttırılacaktı.
Bu sistemden çıkış yolu var mı?
ABD’de anayasayı değiştirmek çok zor. Bunun için Kongre’de üçte iki çoğunluk sağlanması ve eyaletlerin dörtte üçünün onayı gerekiyor.
Ancak 2006’da bazı eyaletler ‘seçiciler kurulu’ndan kurtulmak için kolları sıvadı ve ‘Ulusal Popüler Oy Eyaletler Anlaşması’nı ortaya attı.
Buna göre delegelerin, eyalet sonuçlarını gözardı ederek doğrudan halkoyunu kazanan adaya oy vermesi kabul edildi.
Anlaşmanın yürürlüğe girmesi imkansız değil. Fakat anlaşmayı onaylayan eyaletlerin toplam delege sayısı 270’e ulaşmalı, yani seçim sonucunu belirleyecek yeterli sayıya…
Şimdiye kadar 17 eyalet ve Washington D.C. anlaşmaya katılsa da ancak 209 delegeye ulaşabildiler.
Anlaşmaya katılmayan eyaletlerin çoğunu Cumhuriyetçi valiler yönetiyor.
Ayrıca hukukçular bu tip bir anlaşmanın anayasaya uygun olup olmadığını sorguluyor. Gerçekleşirse, muhtemelen ABD Anayasa Mahkemesi’nde tartışılacak bir mesele olacak.