Yenidoğan çetesi davasında savunma yapan Birinci Hastanesi’nin sahibi Dr. Ali Aksu savunmasında basını ve yargıyı suçladı. Duruşma 2 Aralık’a ertelendi.
Yenidoğan çetesi davası tutuksuz sanıkların savunmalarıyla devam etti.
NTV‘nin aktardığına göre ilk olarak 81 yaşındaki Reyap Hastanesi Başhekimi Hıdır Yüksel savunma yaptı.
Yüksel, çalıştığı yerde hiçbir usulsüzlüğe yer vermediğini anlatarak iddiaları reddetti: “Sadece Fırat Sarı’yla Cansu ve Mehtap hemşireleri tanıyorum. Reyap Hastanesi’nde yüzde yedi ya da yüzde 10 hissem var.”
‘İtibar suikastı yapılıyor’
Birinci Hastanesi’nin sahibi Dr. Ali Aksu’ysa 32 yıllık hekim olduğunu dile getirdi, binlerce hasta baktığını ve ameliyat yaptığını anlattı: “Böyle bir suçlamadan dolayı karşınızda olduğum için çok üzgünüm.”
Dolandırıcılık iddialarını kabul etmeyen Aksu, Opera bebek hakkında uzman görüşünün eksik, hatalı ve objektif olmadığını savundu. “Opera bebek altı aylık olmasına rağmen beş kilo ağırlığında. Normalde 7,5, sekiz kilo olması beklenir. Yani ciddi bir gelişim geriliği var. Keşke Opera bebeğe otopsi yapılsaydı. Biz otopsi yapılmasını talep ediyoruz” dedi.
“Bu dava, Türkiye tarihinde doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının işbirliği yaparak yeni doğmuş bebeklerin ölümünden sorumlu tutulduğu ve basın eliyle yargısız infaz yapıldığı ilk davadır” diyen Aksu, kendisine itibar suikastı yapıldığını öne sürdü.
‘Bilseydim kendi imkanlarımla ameliyat ettirirdim’
Serdarova bebek hakkında konuşan Aksu, ameliyatta başarı şansının düşük olması, ücretin pahalı olması nedeniyle ailenin bebeği ameliyat ettiremediğini dile getirip “Ben durumu bilseydim kendi imkanlarımla ameliyat ettirirdim” dedi.
‘Şakaları keşke yapmasaydık’
Ardından 43’üncü sanık hemşire Burcu Kanık’ın savunma yaptı.
AA’nın haberine göre mahkeme başkanı, sanık Kanık’la Fırat Sarı arasında geçen ‘Dedemin fişi’ ve “Tüh bugün de besleyecektik, kalk kız besleyeceğiz seni” şeklindeki tapeleri okuyarak, sanığa çocuğu olup olmadığını sordu.
Sanığın çocuğunun olduğunu söylemesi üzerine başkan “Şakalar yapıyorsunuz, kendinizi o bebeklerin annelerinin yerine koyun. Bebeğiniz hakkında doktor ile hemşire böyle konuşsa ne hissedersiniz?” dedi.
Kanık’sa “Çok haklısınız, keşke yapmasaydık. İki kişi arasında geçen konuşmalar” yanıtını verdi.
Kanık, Fırat Sarı’nın bebeğin ölüm saatini değiştirdiğini fark ettiğini söyledi.
‘Dağıtılan paralardan başhemşirenin haberi vardı’
Medisense Hastanesi’nden kendisine para geldiğini ifade eden Kanık, sorumlu hemşire görevinden dolayı parayı hemşirelere dağıttığını söyledi.
Savcının “Bu parayı hemşirelere nasıl dağıtıyordun?” sorusunaysa Kanık “Motivasyon amaçlı Fırat Sarı’nın prim verdiğini söylüyordum” yanıtını verdi. Kanık, dağıtılan paradan hastanenin değil başhemşirenin haberi olduğunu da ekledi.
‘İlaçları sattığını nezarette öğrendim’
Tutuksuz sanık hemşire Ceylan Çetin de bebeklere bakmadığını, ilaçların takibini yaptığını ifade ederek, Curosurf ilacını da kendisinin takip ettiğini belirtti.
Hasan Basri’yi, Fırat Sarı’nın hemşiresi olarak bildiğini söyleyen Çetin şöyle savunma yaptı:
“Bir gün benden ilaç istedi. Ben de ‘Fırat beyin haberi olması gerekiyor’ dedim. Bir süre sonra yine geldi, aynı şeyi söyledim. Bir gün mesaime geldiğimde ilaç dolabında eksik vardı.
Hasan Basri’yi aradım, ilacı sorguladım ve bana kendisinin aldığını söyledi. Ben de üstüne düşmedim çünkü herkesin ilacı aldığını bildiğini söyledi.”
Bir süre sonra 20-30 adet kadar ilaç kaybı olunca yönetime çıkarak durumu anlattığını dile getiren Çetin, “…‘Bu kadar eksiklik var’ dedim. Sizin ve Fırat beyin haberi varmış dedim. Bana ‘Nasıl izin verirsin?’ diye kızdılar. Ben Hasan Basri’nin ilaç sattığını nezarette öğrendim” dedi.
Bebekleri uzun süre yoğun bakımda tutma gibi bir durum olmadığını çünkü ailelerin sürekli gelerek bebekleri sorduğunu ifade eden Çetin, Fırat Sarı ya da şirketinden para almadığını savundu.
Duruşma, savunması alınmayan üç tutuksuz sanığın dinlenilmesi için 2 Aralık’a ertelendi.
Yenidoğan çetesi: Fırat Sarı’nın tedbir konulan mal varlığı ortaya çıktı
Yenidoğan çetesi sanıklarının mal varlıklarına tedbir
Yenidoğan çetesi: 11 hastaneye kayyım atandı
Yenidoğan davası | ’10 bin liraya bebek sevki istememi hastane talep etti’
Yenidoğan davası | Kaşesi kullanılan sanık doktor ‘Sistem bozuk’ dedi
Yenidoğan davası | Eski bakanın hastanesi ‘daha iyi hizmet’ için Fırat Sarı’yla anlaşmış
Yenidoğan davası | Duruşma 26 Kasım’a ertelendi
Ne olmuştu?
İstanbul’da aralarında sağlıkçıların olduğu bir grubun bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddiasına ilişkin soruşturma başlatılmıştı.
Soruşturma İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne 27 Mart 2023’te CİMER’den gelen ihbar üzerine başlatılmıştı.
Çete 10 bebeğin ölümüyle suçlanırken, 19 hastane ve sağlık hizmeti şirketi ‘malen sorumlu’ olarak yer alıyor.
Bakırköy başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianameye göre çetenin elebaşı doktor Fırat Sarı’yken, örgütün sevk ve idaresini doktor İlker Gönen ve 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir yapıyor.
İddianameye göre çetenin esas amacı işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almaktı.
Kârın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyeleri arasında paylaşıldığı ifade ediliyor.
47 sanıktan 22’si tutuklu olarak yargılanıyor.
İstenen cezalar
Şüpheliler istenen cezalar şöyle:
- Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez uygulanmak üzere ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapis
- Gıyasettin Mert Özdemir’e ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları isteniyor.
Hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketlerinse kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep ediliyor.
Soruşturmada İstanbul’da dokuz, Tekirdağ Çorlu’daysa bir hastanenin ruhsatı iptal edilmişti.