Yenidoğan çetesi davasında Bağcılar Şafak Hastanesi’nin eski idari personeli “10 bin lira karşılığında Mert Özdemir’e (ambulans şoförü) bebek sevki istememi hastane yönetimi talep etti” dedi.
47 sanığın yargılandığı dava tutuksuz yargılanan sanıkların savunmalarıyla devam ediyor.
Bakırköy 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada 10.20 sıralarında tutuksuz sanık Renginar Mola’nın savunmasıyla başladı. DHA‘nın aktardığına göre Molla şunları söyledi:
* Yurtdışında okulumu bitirdim, önlisans mezunuyum. Farklı hastanelerde çalıştım. En son Silivri Kolan Hastanesi’nde çalıştım. Fırat Sarı yoğun bakım sorumlusuydu, Hasan Basri Gök asistanıydı. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum. Bana ne dendiyse, görevim neyi gerektiriyorsa onu yaptım. Hasta odaklı çalışmaya devam ettim. Evrak işleriyle Hasan Basri Gök ve Fırat Sarı ilgileniyordu.
* Benden epikriz ve basamak işleri istenmiyorlardı. Bebeklerle ilgili bir sıkıntı olduğunda Fırat Sarı’yı arıyordum, ona ulaşamazsam Hasan Basri Gök’ü arıyordum. Hasan Basri Gök, ona söylediklerimi Sarı’ya ileteceğini söylüyordu. Gıyasettin Mert Özdemir’i erişkin yoğun bakımından tanıyorum. Mehmet Salih Kara diye birini tanımıyorum.
‘Yönetimin haberi vardı’
Molla, mahkeme başkanının çapraz sorgu sırasında tape kayıtlarındaki Hasan Basri ile aralarında geçen denetim konuşmalarını sorması üzerine şöyle yanıt verdi:
* Bana denetimle ilgili dikkat edilmesi gereken şeylerin bilgisini verdi Basri, basamakla ilgili söylenen kelimeler istem dışı söylenen kelimelerdi. Hasan Basri benim basamakları değiştirmemi istedi. Bunu da ona Fırat Sarı’nın söylediğini düşündüm. Basamak çekmek anladığım bir şey değildi.
* Denetime geldiklerinde bana sürekli epikrizler soruldu. Benim takip ettiğim hastaların epikrizleri yazılmamıştı. Bunları Hasan Basri’nin yazması gerekiyordu. Hasan Basri Gök’ün hemşire olarak çalıştığından yönetimin haberi vardı. Fırat Sarı gelmeden önce epikrizleri doktorum yazıyordu. Daha sonra Fırat Sarı yazmaya başladı.
‘Neden yoğun bakımı doldurmaya çalışıyorsun?’
Mahkeme başkanı tape kayıtlarında yer alan Hasan Basri Gök’ün “Epikrizleri düzenliyorum, normale çekiyorum” konuşmasını sordu.
Molla “Başka bir hastanede yaptığı işlemleri bana anlatıyordu” yanıtını verdi.
Molla, mahkeme başkanının “Basamakların değiştirilmesiyle ilgili hiç sorgulamadın mı neden değiştiriyor?” sorusu üzerine “Hayır sorgulamıyordum çünkü basamak yazmak benim görevim değildi” dedi.
Molla’nın savunması şöyle devam etti:
Mahkeme başkanı: Neden yenidoğan yoğunbakımı doldurma peşindesiniz ve sürekli hasta alıyorsunuz?
Molla: Konuşmalarda yanlış anlaşılma var Türkçem iyi olmadığı için bazı durumlar yanlış anlaşılmış olabilir.
Mahkeme başkanı: Hepimiz Türkçe biliyoruz, konuşuyoruz. Senin Türkçen zayıf olabilir ama anlamadığın şeylere neden onay verdin? Neden Hasan Basri’ye ‘Sen asistansın neden doktorun yapması gereken şeyleri yapıyorsun demedin?’
Molla: Ben elimden geleni yaptım. Yıllardır çalışıyorum, hiçbir şekilde bu şekilde çalışmadım. Ben kafamı kaldırıp kimlerle çalıştım hiç bakmamışım etrafa.
Mahkeme üyesi: Çalıştığın hastane kaç yataklıydı ve denetime geldiklerinde hastalar kaçıncı basamaktı
Molla: Yatakların hepsi dolu değildi, bebeklerin basamakları aynı değildi.
Savcı: Neden yenidoğan yoğun bakımı doldurma peşindesin ve sürekli hasta gönderilmesini istiyorsun hastaneye?
Molla: Benim hasta doldurma derdim hiçbir zaman olmadı, böyle bir yetkim de yok. Bebeğin yatması gerekirken yatmıyordu bundan bahsetmiş olabilirim, başka bir niyetim yoktu.
‘Örgütün varlığını gözaltına alındığımda öğrendim’
Tutuksuz sanık Mustafa Kazan’sa şöyle savunma yaptı:
* Bağcılar Şafak Hastanesinde çalışmaya başladım sonra kendi isteğimle Kızılay Hastanesi’ne geçtim. Kendi isteğimle istifa ettiğimi beyan ediyorum. Ki Kızılay’da çalışırken gözaltına alındım. İki, üç ay daha görevime devam ettim sonra psikolojik olarak iyi olmadığım için emekliliğimi isteyerek memleketime taşındım. Şafak Hastanesi’nde çalıştığım sürede imza yetkim ve vekalet verilme yoktur.
* Görev tanımım idari personel olarak boya, hastanenin genel temizliği alanlarda görevlendirildim geri kalan temel durumlarda bir görevim yoktur. Yönetimin ricası üzerine sadece hastalarla ilgilendim. Ayrı olarak finans kısmında da yetki sahibim değildir.
* Örgüte bile isteye yardım, kamu kurum ve kuruluşlarını dolandırma suçundan yargılanıyorum. Birincisi böyle bir örgütün varlığını kabul etmiyorum sadece gözaltına alındığımda öğrendim. Kimseyle telefon görüşmem yoktur, telefonları dahi yoktur. Haricinde bahsi geçen örgütten de ne para alışım ne de para verişim görülmemektedir.
* Buradaki isimlerle biraraya hiç gelmedim. Ne para aldım, ne para verdim. Sadece iki kez Gıyasettin Mert Özdemir’le konuştum
* En son Bağcılar Şafak Hastanesi’nde çalıştım, kendi isteğimle ayrıldım. Kimya bölümü mezunuyum. 10 bin lira karşılığında Mert Özdemir’e bebek sevki istememi hastane yönetimi talep etti.
Çapraz sorgu mahkeme başkanı “Tapelerde ‘Bebek başı ücretler, bebek başı bin lira. 30 bebek getirdin 30 bin’ diyorsun” diye sordu.
Kazan şöyle yanıt verdi: “Hastane yönetiminin Özdemir için dediğini aktardım. Mert de kabul etmedi zaten. Şafak Hastanesi’nde ben işe girdikten sonra başhekim olarak Semiha Yavuz geldi. Maaşımı sabit hastaneden alıyordum.”
Yenidoğan davası | Kaşesi kullanılan sanık doktor ‘Sistem bozuk’ dedi
Yenidoğan davası | Eski bakanın hastanesi ‘daha iyi hizmet’ için Fırat Sarı’yla anlaşmış
Yenidoğan davası | Duruşma 26 Kasım’a ertelendi
Ne olmuştu?
İstanbul’da aralarında sağlıkçıların olduğu bir grubun bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddiasına ilişkin soruşturma başlatılmıştı.
Soruşturma İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne 27 Mart 2023’te CİMER’den gelen ihbar üzerine başlatılmıştı.
Çete 10 bebeğin ölümüyle suçlanırken, 19 hastane ve sağlık hizmeti şirketi ‘malen sorumlu’ olarak yer alıyor.
Bakırköy başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianameye göre çetenin elebaşı doktor Fırat Sarı’yken, örgütün sevk ve idaresini doktor İlker Gönen ve 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir yapıyor.
İddianameye göre çetenin esas amacı işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almaktı.
Kârın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyeleri arasında paylaşıldığı ifade ediliyor.
47 sanıktan 22’si tutuklu olarak yargılanıyor.
İstenen cezalar
Şüpheliler istenen cezalar şöyle:
- Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez uygulanmak üzere ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapis
- Gıyasettin Mert Özdemir’e ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları isteniyor.
Hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketlerinse kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep ediliyor.
Soruşturmada İstanbul’da dokuz, Tekirdağ Çorlu’daysa bir hastanenin ruhsatı iptal edilmişti.