Eski sağlık bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na ait Avcılar Hospital Başhekimi Fetin Rüştü Yıldız, Fırat Sarı’yla yapılan hasta anlaşmasını anlattı.
Yenidoğan çetesi davasında ikinci duruşma görüldü.
Bakırköy 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada savunmasını yapan tutuksuz sanık hemşire Ecem Koç, suçlamaları reddetti.
Çorlu Reyap Hastanesi’nde 2019’da yenidoğan yoğun bakım hemşiresi olarak çalışmaya başladığını belirten Koç tutuklu sanıklardan doktor Fırat Sarı’yı 1,5-2 yıldır tanıdığını söyledi.
Koç, yoğun bakım ünitesinin işletilmesiyle ilgili süreci bilmediğini, sorumlu doktorun Fırat Sarı olduğunu öne sürdü ve özetle şöyle savunma yaptı:
* Sadece hemşirelik yapmakla yükümlüyüm. Buradaki kimseyi tanımıyorum. Herhangi bir örgüte mensup olmam söz konusu değildir.
‘Doktor olmadığı için müdahaleyi hemşireler olarak yaptık’
* (Halime Alkari bebeğin ölümü) Durumu kötüydü. Yaşamla bağdaşmayan bir bebek olarak söyledi doktorlar. Biz yine her şeyini yaptık. Tape kaydı olarak Fırat Sarı’yla tek konuşmam var. Orada adrenalin ve CPR yaptığımı, bebeğin geri gelmediğini söylüyorum. Bebek o gün kötüleşip vefat etmedi. Öleceğini bekliyorduk. Doktor olmadığı için müdahaleyi hemşireler olarak yaptık.
Müdahale tek kişi değil, üç dört kişiyle yapılır. Birileri müdahale ederken birinin doktorla haberleşmesi gerekiyordu. Ben doktorla konuşan kişiydim. Normalde doktor bey (Fırat Sarı) İstanbul civarından Çorlu’ya geliyor. Kaç kilometre bilmiyorum ama doğuma yetişecek durumdaydı. Kendisi hem müdahalelerimize hem doğuma yetişirdi.
‘Denetim ekiplerini yanıltan saatlerin uyuşmaması’
* Bebek öldükten sonra defin işlemleri için hazırladık. Denetim ekibi de doktor geldikten hemen sonra geldi. Bebeğe yakından baksalardı damar yolu vesaire olduğunu göreceklerdi. Uzaktan, kuvözden baktıkları için herhangi bir girişim görmemeleri çok normal. Burada denetim ekiplerini yanıltan şey, saatlerin uyuşmamasıdır. Sonradan öğrendiğim kadarıyla uzatılmış bir saat var.
‘İstifa edeceğiz’ dedik’
* Halime bebeğin öldüğü gün çok stres altındaydım. Normalde doktorumuzun olması gerekiyordu. Bu olayın sabahında yönetime istifa etmek istediğimizi, bu şartlarda çalışmak istemediğimizi söyledik. Yeni bir doktor geleceğini söylediler. Yeni doktor geldi ancak çalışma şansı yakalamadık.
* (Halime bebeğin kafası traş edilerek damar yolu açılması ve dopamin verilmemesiyle ilgili tape kaydı) Konuşmaya hiç şahit olmadım. Benim baktığım başka bebekler vardı. 55 günlük bebek. Artık güçlü bir damar yolu yok. Son çare olarak kafadan damar yolu açarız. Küçük ve ince damarlara girdik. Dopamin küçük damarları zedeleyen bir ilaçtır. Kafadan verilmesi zararlıdır. Verilmemesi yerinde.
‘Yönetim doktor ayarlayabilirdi’
* Normal şartlarda bebeğe yapılacak acil bir canlandırma işleminde doktor bulunmalı ancak üç dört hemşire bu işlemi yapabilir. Doktor Fırat Sarı’ya bebeğin durumun kötü olduğunu haber verdik, gün sonunda da bebek vefat etti. Hastanenin kendi çocuk doktorları oluyor. Destek verilebilirdi. Onun için yönetime söyledik. Onlar ayarlayabilirdi. Yoğun bakıma her doktor bakmak istemez, çekingen davranırlar. Fırat Bey de bu sebepten dolayı çok fazla yabancı doktorun girmesini istemezdi. Fırat hocanın geldiğinde kuvözden kafasını uzattığını gördüm, bebeğe yakından inceleme yapmadı.
* Fırat Sarı, Halime bebekle her gün ilgilendiği ancak müdahale esnasında yoğun bakımda olmadı. Önceki yaptığı iyilikler benim gözümde sıfırdır. Doktor o an orada bulunmadı. İş işten geçtikten sonra geldi.
Fırat Sarı’nın yolladığı paralar
Koç “Fırat Sarı’dan şikayetin varken neden para aldın?” sorusuna “Paralar sorumlu hemşirenin attığı paralardır. Bebeklere cebimizden bakım eşyası, kendimize de yemek aldık. Sarı bu nedenle hesabıma paralar gönderdi” yanıtını verdi.
Koç, Sarı’nın sahibi olduğu Medisense şirketinden aldığı paralarıysa şöyle savundu: “Bahar (Kanık) hanıma bir miktar para geliyor, o da kıdemli hemşirelere bin, 1500 lira arasında dağıtıyordu. Direkt kendi hesabıma göndermiyor, sorumlu hemşirelerimiz dağıtıyordu. İlk gönderildiğinde neden gönderildiğini de anlamadık.”
‘Nerede olduğumu hiçbir zaman hatırlamam’
Ardından savunma yapan tutuksuz sanık doktor Mehmet Salih Kara başka doktorun kaşesini kullandığı iddiasını kabul etmedi.
Kara, Silivri Kolon Hastanesi çevresinden cep telefonu baz kaydı olduğunun söylenmesi üzerine şöyle dedi: “Silivri ve Çatalca’da ablam, kız arkadaşım, arkadaşlarım var. Oraya sık sık giderdim. Söz konusu hastanenin nerede olduğunu bile bilmem. Çok hareketli biri olduğum için nerede olduğumu hiçbir zaman hatırlamam.”
Sanık Kara, Fırat Sarı’dan hiçbir menfaatinin olmadığını öne sürdü.
‘Aldığım paralar emeğimin karşılığı’
Tutuksuz sanık hemşire Serenay Şenkalaycı’ysa Özel Avcılar Hospital’in personeli olduğunu belirtti.
Medisense şirketinden gelen paraların ek mesai ücreti olduğunu ileri süren Şenkalaycı “Sorumlu hemşireliğe ek olarak gece nöbete kalırdım. Aldığım paralar emeğimin karşılığıdır” savunmasını yaptı.
Şenkalaycı hastanede ölen bebek Kerem Muhammet Tokluoğlu’nun durumunun doğumdan önce kritik olduğunu ve bebek için yoğun bakımında yer hazırladıklarını söyledi: “Doğuma bizzat katıldım. Bebek kötü doğdu. Yaklaşık 15 dakika ameliyathanede müdahale ettik, akabinde bebeği yoğun bakıma aldık. Doktorum tarafından bana söylenen her şeyi uyguladım.”
Hemşire, bebeğin vefat ettiği gün tutuklu sanık doktor İlker Gönen’i aradığını anlattı:
“O da müdahalenin sonunda olduğumuzu biliyordu. Aslında bebeğe müdahaleyi bırakmayın, bunu da kayıt altına alın demek istiyor. Bu tapelere doğru şekilde yansıtılmamış. Kadın doğum uzmanı alana geldi, ‘Hala bebeğe müdahale ediyor musunuz?’ dedi. Dışarıya çıkıp aileye müdahale edildiğini söyledi.
Doktor Zeki Ötünç doğumundan her anına kadar yanındaydı. Danışman doktor İlker Gönen’di. Bebeğe 45 dakika canlandırma yapıldı. Bebeğe artı 20 dakika daha müdahale yapıldı. Pasif ötenazi çok yanlış bir kelimedir, bir buçuk saat müdahale yapılan bir bebek için.”
Tutuklu sanık hemşire Hasan Basri Gök’ün ilaç sattığına dair duyumlar aldığını öne süren Şenkalaycı, Gök’ün kendisini de ilaç vermesi için manipüle etmeye çalıştığını ancak ilaç vermediğini ifade etti.
“Hasan Basri Gök’ten kurtulmak için neden Fırat Sarı’yı aramadın” sorusuna Şenkalaycı “İlker Gönen, her gün kuruma geliyor. Hasan Basri Gök’ün ondan korkacağını düşündüm. Fırat Sarı’yı da arayabilirdim, haklısınız ama İlker’i her gün gördüğüm için ona söyledim. İlker hocadan çekineceğini düşündüğüm için ilaçları ona verdiğimi söyledim” yanıtını verdi.
Epikriz değiştirdiğiyle ilgili tape kayıtlarının sorulması üzerine Şenkalaycı “Sürçülisan etmişimdir, asla epikriz değiştirmedim” dedi.
“Fırat Sarı neden epikrizlerin değiştirilmesini istedi?” sorusunuysa Şenkalaycı “Bilmiyorum. Bana sordu, ben de reddettim. Bu bir usulsüzlüktür” şeklinde cevapladı.
Doğum esnasında İlker Gönen’in bulunması zorunluluğu olmadığını belirten Şenkalaycı “Müdahale edebilecek bir doktor vardı. Yenidoğan doktorunun doğumda olması gibi bir zorunluluk yok” dedi.
Şenkalaycı yoğun bakımda kamera olduğunu ancak kayıt yapmadığını, nedeniniyse bilmediğini söyledi.
Duruşmaya ara verildi.
Müezzinoğlu’nun hastanesinin başhekimi: Fırat Sarı’nın danışmanlığının karşılığını aldık
Aranın ardından eski sağlık bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na ait Avcılar Hospital Hastane Başhekimi Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız ifade vermek için sanık kürsüsüne geldi.
NTV’nin aktardığına göre Kerem Muhammed Tokluoğlu bebeğin ölümüyle ilgili suçlanan Yıldız “Bebek anne karnındayken ciddi anomali tespit edilmiş, bebeğin kaybedilebileceği aileye söylenmiştir. Bebeğin alınması önerilmiş, aile kabul etmemiştir” dedi.
Uzman raporundaki ötenazi ibaresinin hatalı olduğunu ileri süren Yıldız “Eksik inceleme yapılmıştır” dedi ve savunmasını şöyle sürdürdü: “Başhekim olsam da uzmanlığım olmayan bir sürece dahil olamam. Başhekim olmam hastanedeki her hastaya müdahale edebilmem anlamına gelmiyor, bu mümkün değildir. Bilirkişi raporunda incelendiği halde dikkat edilmeyen şey bebeğin anne karnındaki risk durumudur. Tape kayıtları dikkate alınarak ötenazi tanımlaması yanlıştır.”
İddianamede ölüm oranlarının arttığı iddiasına ilişkin konuşan Yıldız “2020-2024 hastanemizdeki ölüm oranı son beş yılın ortalaması yüzde 2.2’dir. Örneğin Konya Meram Tıp Fakültesi’nde ölüm oranı yüzde 5’tir” dedi.
Gazeteci Emrullah Erdinç‘in aktardığına göreyse Yıldız, savcının “Fırat Sarı’nın parayla hasta getirdiğinden bilginiz var mıydı?” sorusunu “Hayır, bilgim yoktu” yanıtını verdi.
Savunma şöyle devam etti:
Savcı: Sen diyorsun ki, biz danışmanlık sözleşmesi yaptık, ciro üzerinden kar yapıyoruz. Peki, ciro yapamadınız diyelim. Adamlar size bir hizmet verdi, ciro olmazsa para alamayacaklar mı? Senin anlattığına göre, bebekle senin doktorun ilgileniyor, Fırat’ın şirketiyse senin hastanedeki doktora hizmet veriyor.
Yıldız: Hastanemiz bölgede 25 yıldır çok güvenilir bir hastanedir. 24 saat çocuk doktoru bulunmaktadır.
Savcı: Bunları söylediniz. Peki sözleşmeye göre siz ciro yapamazsanız Medisense’ye para ödeyecek miydiniz?
Yıldız: Belki bu bir iki ay devam ederdi ama sürdürülebilir bir durum değildi.
Savcı: Yani sözleşmede böyle bir hüküm yoktu, öyle mi?
Yıldız: Evet, böyle bir hüküm yoktu.
Üye hakim: Siz bu Fırat Sarı’nın danışmanlığının karşılığını aldınız mı?
Yıldız: Bence aldık.
Üye Hakim: 15 Ocak’ta ‘364 bin TL hakkıdır’ diyorsunuz, doğru mu?
Yıldız: Evet.
Mahkeme başkanının “Ciro artışıyla ilgili Fırat Sarı’yla konuştun mu?” sorusuna yanıt veren Yıldız, “Hayır ciro konuşmadık. Hasta sayısı azalma konusunu konuşmuşuzdur” dedi.
Yıldız “Ne kadar ödeme yapıyorsunuz?” sorusuna “Sabit bir ödeme yoktu. Cirodan yüzde 35 pay olarak anlaştık” yanıtını verdi.
Yıldız, yenidoğan yoğun bakımın doluluğu konusunda da anlaşma yapmadıklarını ileri sürdü.
Yıldız’a yenidoğan yoğun bakım doluluğu konusunda bir anlaşma yapıp, yapmadıkları sorusu da yöneltildi. Sanık bu soruya “Hayır” yanıtını verdi.
Savcı “Hasta sayısına katkısı yoksa niye ciro üzerinden anlaşma yaptınız?” diye sordu. Yıldız “Siz ne kadar kadar nitelikli hizmet verirseniz hasta sayısı o kadar artar. Buradaki amacımız öncelikle ilk şartı sağlamak” diye yanıt verdi.
ANKA‘nın aktardığına göre mahkeme başkanı da “Fırat Sarı’yla anlaşmanız neyi kapsıyordu?” diye sordu. Yıldız şöyle yanıt verdi:
“Anlaşmamız maaşlarla, personelle ilgili bir içerik mevzu değil. İçeriği de Sağlık Bakanlığı’nda ve tarafınızda vardır.
Sadece hastaların daha iyi hizmet almasına yönelik danışmanlık hizmeti üzerinedir. Zaman zaman Fırat Sarı’yla personel konusunda önerisini sormuşuzdur. Maaşları hastane olarak biz ödüyorduk.”
Yenidoğan davası | Duruşma 26 Kasım’a ertelendi
Ne olmuştu?
İstanbul’da aralarında sağlıkçıların olduğu bir grubun bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddiasına ilişkin soruşturma başlatılmıştı.
Soruşturma İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne 27 Mart 2023’te CİMER’den gelen ihbar üzerine başlatılmıştı.
Çete 10 bebeğin ölümüyle suçlanırken, 19 hastane ve sağlık hizmeti şirketi ‘malen sorumlu’ olarak yer alıyor.
Bakırköy başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianameye göre çetenin elebaşı doktor Fırat Sarı’yken, örgütün sevk ve idaresini doktor İlker Gönen ve 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir yapıyor.
İddianameye göre çetenin esas amacı işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almaktı.
Kârın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyeleri arasında paylaşıldığı ifade ediliyor.
47 sanıktan 22’si tutuklu olarak yargılanıyor.
İstenen cezalar
Şüpheliler istenen cezalar şöyle:
- Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez uygulanmak üzere ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapis
- Gıyasettin Mert Özdemir’e ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları isteniyor.
Hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketlerinse kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep ediliyor.
Soruşturmada İstanbul’da dokuz, Tekirdağ Çorlu’daysa bir hastanenin ruhsatı iptal edilmişti.