MURAT CAN BİLGİNCAN
Rıza Sarraf’ın kefalet talebini reddeden yargıç Richard Berman, gerekçe olarak ‘sanığın kaçma riskini’ ve ‘salınma şartlarının ileriki duruşmalara katılımını garanti etmemesini’ gösterdi.

Sarraf’ın gözaltındaki ilk fotoğrafı.
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının kilit ismi Sarraf, ‘kara para aklama’ ve ‘dolandırıcılık’ suçlamasıyla tutuklandıktan sonra 10 milyon dolar nakit, garantili 50 milyon dolarlık kefalet teklifinde bulunmuştu.
Ancak Sarraf’ı hapse attıran New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara teklifi reddetmiş, gerekçe olarak da Sarraf’ın ‘servet ve gücünü kullanarak Türkiye’de hapisten çıkmayı başardığını’, ABD’de hüküm giymesi durumundaysa onlarca yıl hapis yatabileceğini ve bu yüzden kaçma riski olduğunu göstermişti.
Sarraf’ın 50 milyon dolarlık kefalet talebinin ‘mantıksız’ olduğunu belirten Yargıç Berman, bunun eşitsizliği ve adaletsiz muameleyi artıracağını söylemişti.
Özel güvenlik eşitsizliği
Avukat Brafman, müvekkilinin özel bir güvenlik şirketinin gözetimi altında tutulmasını öngörüyordu.
Yargıç gerekçeli kararında, ücreti Sarraf tarafından ödenecek güvenlik görevlilerinin federal güvenlik güçlerinin yerini tutamayacağını belirtti. Özel güvenliğin makul olmayacağı kanısına varmasının ardındaki ‘en önemli’ gerekçeyse eşitsizlik: “Sanığın özel güvenlik teklifi makul değil çünkü Bay Zarrab gibi aşırı varlıklı olan çok küçük bir sanık grubuna avantaj sağlayarak eşitsizliği teşvik ediyor.”
Kararı belirleyen dört etmen
Yargıç Berman’ın kararının ardında dört önemli etmen daha var.
İlki, suçun doğasıyla ilgili.
Sarraf’a yönelik suçlamaların ulusal güvenlik tehdidi oluşturduğunu belirten Berman, gerekçeli kararında, “Suçlu bulunduğu taktirde uzun bir hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilir” diye yazdı.
İkinci faktör kanıtların ağırlığı.
Berman’a göre, “Sanığa karşı sunulan kanıtlar kuvvetli görünüyor.” Bu yorumu, davanın geleceği için değil, kefalet kararı için yaptığının altını çiziyor.
Rıza Sarraf’ın geçmişi ve özellikleri kefalet kararını belirleyen bir diğer etmen. Gerekçeli kararda geniş yer bulan kişilik özelliklerinden biri yargıyı yanıltmaya yatkınlık.
Sarraf’ın WhatsApp mesajları
2 Haziran’da gerçekleşen kefalet duruşmasında, sanığın mal varlığını ve bulunduğu ülkeleri eksik beyan ederek yargıyı yanıltmaya çalışıp çalışmadığı hararetle tartışılmıştı.
Sarraf’ın avukatı bilinçli bir yanıltmanın söz konusu olmadığını, olası eksik beyanın dil sorunundan kaynaklanmış olabileceğini söylemişti. Bunun üzerine Başsavcılık içinde Sarraf’ın İngilizce WhatsApp mesajlaşmalarının da bulunduğu onlarca sayfalık ilave delili mahkemeye sunmuştu.
Yargıç Berman gerekçeli kararında, “Mahkeme Bay Zarrab’ın iyi seviyede İngilizce ve Farsça hakimiyetine sahip olduğuna ikna oldu” diye yazarken, sanığın yabancı dille yapılmış yazışmalarına birisinin yardımcı olmuş olabileceğini de göz ardı etmiyor.
Sanığın özellikleriyle ilgili gerekçe yabancı dil yetisine değil, Sarraf’ın kaçma ihtimaline odaklanıyor.
Berman, sanığın ABD ile herhangi bir bağının bulunmamasını, malvarlığını ve kaçtığı taktirde Sarraf’ı sınırdışı etmeyecek ülkelerle olan bağlarını gerekçe olarak sıralıyor. Yargıca göre, “Bu ve bahsi geçen diğer faktörler Bay Zarrab’a kaçmak için gereken motivasyon ve imkanı veriyor.”
Toplum için değil, ABD için tehlike
Gerekçeli kararda yer alan son başlık ise sanığın salındıktan sonra toplum için teşkil edebileceği tehlike. “Mahkeme, Bay Zarrab’ın topluma tehlike teşkil edebileceği sonucuna açık ve ikna edici deliller üzerinden ulaşabilmiş değil” diye yazıyor Berman.
Öte yandan, İran’a yönelik yaptırımların delinmesinin ABD’ye karşı bir tehlike oluşturabileceğini vurguluyor. Sanığın bu tehlike riskini ev hapsinde bulunacağı apartmandan iş ortaklarına açacağı telefonlarla arttırabileceğini söylüyor.
Rıza Sarraf’ın Amerika’daki tutukluluğu sürüyor; Mart ayından beri demir parmaklıkların ardında duruşma günlerini bekliyor.
Bir sonraki duruşması 20 Haziran sabahı gerçekleşecek.