MURAT CAN BİLGİNCAN
Önceki duruşmanın aksine, ayakları bu sefer zincirle bağlanmamıştı. Rıza Sarraf kollarını sallaya sallaya, şaşkınlık içindeki bir çocuk edasıyla New York’taki Güney Bölge Mahkemesi’nin 17B numaralı salonundaki yerini aldı. Dar omuzlarından sarkan lacivert hapishane üniformasının içine haki bir tişört giymişti. Saçı da bakımlıydı sakalı da.
İran’a yönelik ambargoyu ihlal etmek, bankacılık sistemine ve ABD’ye karşı dolandırıcılık ve kara para aklama suçlamalarıyla ABD’de yargılanan Sarraf, dün görülen kefalet duruşması süresince kulağını yanında oturan tercümandan ayırmadı. Öte yandan, mart ayından beri tutuklu bulunan sanığın Amerikalı avukatlarıyla fısıldaşırken çeviriye gerek duymaması dikkat çekti.
Yaklaşık iki buçuk saatin sonunda mahkemeden karar çıkmadı ama duruşma kararın nasıl verileceğine ışık tuttu. Yargıç Richard Berman bir iki hafta içinde kefalet kararını açıklayacağını söyledi.
Duruşma öncesindeki dilekçe düellosu
Sarraf’ın avukatı Benjamin Brafman 18 Mayıs’ta yaptığı kefalet başvurusunda Sarraf’ın 10 milyon lirayı aşan insani yardım ve bağışlarına geniş yer vermişti. New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara başvuraya yaptığı itirazda 17 Aralık fezlekesini de delil olarak sunmuş, malvarlığı ve siyasi bağlantılarından dolayı, kaçtığı taktirde Sarraf’ın iadesinin imkansız olacağını belirtmişti. Brafman 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına ilişkin delillerin kanıt olamayacağını söylemiş, TBMM Soruşturma Komisyonu’nun raporuyla karşılık vermişti.
New York Güney Bölge Başsavcılığı 1 Haziran günü mahkemeye yeni deliller sunmuştu. Başsavcı Bharara kefalet duruşması öncesindeki son hamlesinda 12 sayfalık dilekçesine Sarraf’ın FBI tarafından çekilmiş sorgu videosunu ve ABD Hazine Bakanlığı’nın Rıza Sarraf’ın babası Hüseyin Zarrab’a gönderdiği ceza ihbarnamesini eklemişti. Bharara dilekçede, 17 Aralık soruşturmasının kapatılmasının Sarraf’ın üst düzey yetkililerle rüşvet ilişkisini gösterdiğini belirtmişti.
Kefalet kararını belirleyecek dört faktör
Yargıç Berman duruşmanın başında gelinen noktayı özetledikten sonra kefalet kararının dört faktör göz önünde bulundurularak verileceğini söyledi. Bu etmenlerin ilki suçun doğası.
Avukat Brafman iddianamedeki suçların beyaz yaka suçu olduğunu bu yüzden de kefalete engel teşkil etmediğini söyledi. Bharara itiraz dilekçesinde Sarraf’ın işlediği iddia edilen suçların ABD’nin ulusal güvenliğini tehdit ettiğini belirtmişti.
Yargıcın bahsettiği ikinci faktör birincisiyle yakından ilişkili: sanığın toplum için teşkil edebileceği tehlike. Brafman, “Savcılık müvekkilimin toplum için tehlike teşkil ettiğini iddia etmiyor” dedi. Savcılığın 25 Mayıs tarihli itirazında tehlike başlığı bulunmuyor.
Üçüncü faktör ise sanığın geçmişi ve karakter özellikleri. Savcılık mahkemeye sunduğu deliller aracılığıyla Sarraf’ın yargı mensuplarını yanıltmaya yatkın olduğunu savunmuştu. FBI tarafından kaydedilen sorgu videosu bu amaçla kullanılan delillerden biri. Savcı Yardımcısı Michael Lockard dünkü duruşmada, Sarraf’ın İngilizce bilmediğini ileri sürdüğü halde videoda çeviriyi beklemeden yanıt verdiğini söyledi. Avukat Brafman ise müvekkilinin aynı videoda 15 defa tercümana bakarak yardım istediğini belirtti. Benzer bir ikilik Sarraf’ın Farsça okuyup okuyamadığı ve ziyaret etmiş olduğu ülkeleri bilinçli olarak eksik beyan edip etmediği konularında yaşandı.
Kefalet kararında belirleyici olacak son faktör ise delillerin ağırlığı. Brafman’ın çürütme girişiminde bulunduğu delillerden biri Sarraf’ın İran Merkez Bankası Başkanı’na gönderdiği ileri sürülen e-posta. E-postada Zarrab ailesinin İran’ın ekonomik cihadında yer alma isteği beyan ediliyor. Avukat Brafman duruşma sırasında bu mektubun müvekkili tarafından imzalanmadığını, yalnızca Sarraf’a gönderilmiş olduğunu vurgulayarak delil olamayacağını savundu. Brafman delilleri bir pizzaya benzeterek, “Bir pizzayı duvara fırlatıyorsunuz; pizza sonunda yere düşüyor ama duvar kirli kalıyor” dedi.
Lockard ise, “Deliller karşı konulamayacak kadar fazla” diye ekledi. Sarraf’ın gelen kutusunda aynı e-postanın iki müsveddesinin olduğunu söyledi.
Sarraf’ın kefalet paketi
Kefalet duruşmasının ikinci önemli konusu Brafman’ın sunduğu kefalet paketiydi. Pakette 50 milyon dolarlık kefalet, seyahat kısıtlamaları, Sarraf’ın tüm pasaportlarının teslim edilmesi, silahlı özel güvenlik ve elektronik takip gibi maddeler yer alıyor.
Brafman 50 milyon rakamını hem müvekkilinin mal varlığına hem de mahkemenin beklentilerine uygun olduğunu düşünerek belirlediklerini söyledi. Lockard ise ellerinde kapsamlı bir mal varlığı beyanı veya Sarraf’ın banka hesap bilgilerinin bulunmadığını vurguladı. “Sanığın 200 milyon doları mı yoksa 2 milyar doları mı olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yok” dedi.
Brafman bir güvenlik şirketiyle anlaştıklarını, şirketin Manhattan’da bir apartmanın 15. katında bulunan daireyi inceleyip onayladığını söyledi. Yargıç Berman’a, “Eğer uygun görürseniz güvenlik yetkilileri güç kullanabilecekler… hatta gerekirse ateş edebilecekler” dedi. Brafman güvenlik şirketini yönetenlerin New York Güney Bölge Başsavcılığı çıkışlı olduğunu ekledi.
Buna karşılık Lockard özel güvenliğin kefalet paketinin en önemli maddesi olduğunu söyledi. “Bunlar parasını mahkumdan alan gardiyanlar” dedi; menfaat çatışması vurgusu yaptı.
Kaçma ihtimali
Taraflar Sarraf’ın kefaletle serbest bırakılması durumundaki kaçma ihtimaline de değindi. Brafman sanığın ‘genç’ babasını ve eşi Ebru Gündeş’in kariyerini öne süreerek onların itibarını kaçarak zedelemeyeceğini söyledi. Lockard ise Sarraf’ın ABD ile hiçbir bağlantısı olmadığını ama uluslararası pek çok özel bağlantısı bulunduğunu belirtti.
Rıza Sarraf’ın kefalet duruşması henüz somut bir sonuca erişmedi. Duruşma her ne kadar yargıç Berman’ın karar mekanizması hakkında iyi bir fikir vermiş olsa da Sarraf’ın hevesi kursağında kaldı. Avukatı, Sarraf’ın pasaportlarını mahkemeye teslim etmek üzere yanında getirmişti fakat karar ertelenince elindeki kalın zarfı getirdiği gibi geri götürmek durumunda kaldı.