ECE PİROĞLU
ecepiroglu@diken.com.tr
@EcePIROGLU
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) kentin kültürel mirasını korumak amacıyla kurduğu İBB Miras, kültür sanat alanındaki projeleriyle dört senedir adından söz ettiriyor.
İstanbulluların hayatına dokunan simge mekanları birer birer yenileyip şehre yeni kültür sanat mekanları kazandıran İBB Miras’ı ve ‘aklı başında’ projelerini İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’la konuştuk.
Atıl durumdaki yapıları restore ederek kente yeni çağdaş yaşam alanları kazandıran İBB Miras, aynı zamanda şehrin simge mekanlarını yok olmaktan kurtarıyor. Muammer Karaca Tiyatrosu, Kenter Tiyatrosu, Beyoğlu Sineması bunlardan birkaçı…
Göreve geldiklerinde bir restorasyon birimi bulunmadığını söyleyen Polat, İBB bünyesinde kurulan 240 kişilik ekiple şehre kazandırılan ve kazandırılacak yeni kültür sanat alanlarını ve projelerini Diken’e anlattı.
Göreve ilk geldiğiniz günden bugüne neler değişti?
Biz başladığımızda İBB’nin bir restorasyon birimi yoktu. İnşaat yapan fen işleri dairesi restorasyon da yapıyordu. Bizim getirdiğimiz en önemli yenilik İBB Miras’ı yani uygulamacı restorasyonu yapan birimi kurmak oldu. Biz başladığımızda İBB, dünya mirası kara surlarını herhangi bir çalışma yapmadan çöküntüye terk etmiş, kendisinin yapması gereken tarihi binaların restorasyonunda çok geri kalmıştı. Kendisine ait olmayan Casa Botter, Sen Piyer Han gibi yerlerde de herhangi bir yol almamıştı. Bunların tamamını tersine çevirip hem koruma, hem de onların daha sonra kültür sanata hizmet edecek alanlar olması konusunda çok aktif bir süreç işledik.
‘Rexx’in binası yıkılmak zorunda’
Beyoğlu sinemasını kurtardınız, yakında açılacak… Peki İBB Rexx sinemasını da devralamaz mıydı?
Beyoğlu sinemasının binası birinci grup tarihi tescilli eser ve bu yüzden dönüşümden etkilenmiyor. Koruma odaklı bir statüsü var. Rexx sineması ise bu statüde değil çünkü o bir modern yapı. Rexx’in binası deprem dayanıklılığı bitmiş, tamamen tükenmiş ve kentsel dönüşüm projesiyle yıkılıp tekrar yapılmak zorunda. Rexx’in de İstanbul’a kattığı müthiş bir ambiyans var tabii ama özel mülkiyette. İBB’nin bir yetki alanı yok. Mülk sahiplerinin tasarrufuna bağlı nasıl gelişeceği biz de sizin gibi takip ediyoruz.
‘En iyi projelerin çoğunu Kadıköy’e sunuyoruz’
Kenter ve Haldun Taner sahnelerini de kurtardınız, çalışmalar ne aşamada?
Kenter Tiyatrosu’nu aldık, bütün binayı değil. Binadaki diğer ortaklarla birlikte kentsel dönüşümü ilerletmek gibi çok zorlu bir etaba girdik ama hiç değilse Kenter yok olmaktan kurtuldu. Güçlendirme projesiyle ilerleyecek şimdi.
Haldun Taner Kadıköy için çok can alıcı bir yapı, bambaşka özellikte. Yapının en ufak deprem dayanımı yoktu olduğu gibi riskli haldeydi. Şimdi güçlendirme çalışmalarının son aşamasındayız, sonra restorasyonuna geçilecek. Restorasyonuyla beraber çok nitelikli bir kültür merkezi olacak. Kadıköy; Müze Gazhane, Haldun Taner sahnesi, Kadıköy ve Moda iskeleleriyle kültür hayatının merkezi haline geldi. En nitelikli, en iyi projelerin nerdeyse çoğunu Kadıköy’e sunuyoruz.
Peki bu mekanlar sahne bulmakta zorlanan bağımsız sanatçıların da kullanımına açılacak mı?
Biz elimizden geldiği kadar aslında yaptığımız bütün projeleri kültür sanat aktörlerinin kullanımına açıyoruz. Fakat şehir tiyatrolarına ayırdığımız sahnelerde onların programlarının yürümesi lazım. Kadıköy’de şehir tiyatrolarının sahnesi olacak. Onların program yoğunluğunun uygunluğu ölçüsünde sanatçıların kullanımına her zaman açmayı düşünüyoruz. Her birini ayrı ayrı düşünmek gerekiyor. Kadıköy şehir tiyatrolarının zaten evvelden beridir gelen sahnesiydi şimdi en güçlü sahnelerinden birisi olarak hazırlanıyor.
Tarihi hatalar silsilesi
Taksim Meydanı projesi kilitlendi, şu an yargıda ne aşamada?
Taksim Meydanı dünyada eşine az rastlanır bir katılımcı modelle üç aşamalı proje belirleme sürecinden geçen bir çalışmaydı. Alan tarihi olduğu için orda yapılacak bütün uygulamalar Kültür Bakanlığı Koruma Kurulu’nun onayına tabii. Ne yazık ki projemiz onaylanmadı. Projenin 5’te 1’lik bir kısmı, sadece Marmara Otel’in önündeki küçücük etap olan bir nokta onaylandı. Projenin bütünlüğü reddedildiği için ilerleyemedik. Sadece bununla kalmadı. Projenin ortasında, yetkimizde olan Gezi Parkı da tamamen bir tarihi hatalar silsilesiyle dolu bir şekilde Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildi. O alanı da İBB’ye tekrar kazandırmak için dava açtık sürüyor. Yetki alanımızdan çıktı proje.
İstanbul’un en iddialı turizm noktası
Yerebatan Sarnıcı restorasyonu belirli bir kesim tarafından ‘tarihe uygun olarak restore edilmediği’ şeklinde hedef alınmıştı. Sarnıçta nasıl değişikliler yaptınız?
Yerebatan Sarnıcı’nda ziyaretçi giriş yönlerini değiştirdik. İnsanlar bu tür teknik kararları bazen kendi görüşleriyle tam fark edemeyip eleştirebiliyorlar. Eleştirilerin hepsi anlaşılabilir ama stratejik olarak bunun ne anlama geldiğini bu vesileyle anlatayım…
Sarnıcın eski girişi dar bir merdivenle inilen ve kuyruklara neden olan bir alandı. Biz giriş yönünü terse alıp içerden çıkış yönünü o tarafa verdiğimizde eski girişin dört katı genişlikte bir alan ürettik. Bu, aynı anda içeriye dört katı insan alabilmemize yol açtı. Tek başına bu karar bile yapıdaki ziyaretçi sayılarını dört katına çıkardı. Bugüne kadar sarnıçta görülmemiş köşe bucak neresi varsa en iyi programla gördükleri bir düzen yarattık. Şu an 2 milyonun üstüne çıktı ziyaretçi sayısı. İstanbul’un en iyi, en iddialı turizm noktası diyebiliriz.
Tüm bu çalışmaların arkasında kaç kişilik bir ekip var?
İBB Miras kendi çekirdeğinde 240 kişilik bir takım. Mimarlar, konservatörler, restorasyon uzmanları, sanat tarihçileri ve farklı farklı alanlardan gelen çağdaş sanat alanında uzman arkadaşlarımızdan oluşuyor. Fakat bizim esas gücümüz İBB Miras’ın her projesini özenli olarak çalışan bir kültür yönetimi politikasıyla hareket etmemiz. İyi planlamayla, iyi fikirle bakmamız ve geliştirmemiz.
İBB Miras’ın çalışmaları ve sizin adınız herkesin dilinde. Öyle ki Mahir Polat, kültür bakanı olsun diyenler de var…
Biz kendi görevimizi ve yerimizi bilen insanlarız. Şu an İstanbul’da ömrümüzün en gurur duyacağımız işini yapıyoruz. Çok özel duyguyla söylüyorum bunu. Bazen yaptığım iş gün 30 saat olsa 30 saat çalışacak kadar tutkuyla bağlı olduğum iş. Sadece Casa Botter bile öyle bir proje. Üniversite öğrenciliğim yıllarında her önünden geçtiğimde üzülürdüm. Şimdi düşünsenize onu geri kazandırma konusunda bir yetki alıyorsunuz ve kurtarıyorsunuz. Bu çok büyük bir onur. Minnettarım ben bu sürece, görevimize.
Belki seçmesi zor ama İBB Miras’ın en çılgın projesi hangisi ya da hangileri diye sorsam…
Her projemiz… Hakikaten bu böyle teknik bir cevap değil. Casa Botter mesela. Kentin içinde kararmış, terk edilmiş, iskelenin arkasında neye sahip olduğumuzu insanların bile göremediği bir şekildeydi. Yaptığımız her proje bittiğinde gerçekten bir yaşam enerjisi ve başka türlü bir moral veriyor kente.
Bu bakımdan İBB Miras’ın yaptığı çalışmaların ruhsal bir karşılığı var. Bir şeyleri onarmanın, geri kazandırmanın ve kaliteli bir şekilde sunmanın mutluluğunu yaşıyor toplum. Bu iyileşme duygusu veriyor insanlara. Biz bunun nasıl bir ruhsal karşılığı olduğunu çok iyi biliyoruz. O yüzden dokunduğunuz, iyileştirdiğiniz herhangi bir şeyin yaşam sevinci vereceği projelerin hepsi hayal projesi.
O projelerden bahsedelim biraz da yakın zamanda kazandırılanlar ve restorasyonu devam edenler
Yaptıklarımızın hepsi özgün ve kendi alanında çok büyük sesler getirecek projeler.
Cendere Sanat: Bahar başladığı andan itibaren o bahçe kullanımıyla beraber insanlar oraya daha fazla gidip gelecekler. Orayı kış ortasında açmamız insanların yeterince fark etmemesine yol açtı. Sadece Türkiye için değil, dünya mimarlık tarihi, arkeolojisi ve kültür sanatı için de en heyecan verici proje.
Sen Piyer Han: Bambaşka nitelikte çok özel bir yapı. Ortaçağ izleri taşıyan, Ceneviz kolonisi içerisinde gelişen bambaşka bir yapı tipi. Katman katman gelişen dört dönemi ayrı ayrı gördüğümüz bir yapı.
Çubuklu Siloları: Bittiğinde insanların hakikaten çok çok şaşıracakları ve başka bir dünya klasmanında bir proje Çubuklu Siloları. Şu an kamuoyunun pek bilmediği nefis bir proje. Erken dönemlerde yapılmış petrol tanklarının içlerini dönüştürerek yaptığımız çağdaş yaşam merkezi. İstanbul’un marka değerini yine çok zirvelere çıkaracak bir proje. İstanbul’a en büyük armağanlarımızdan birisi olacak.
Yedikule Gazhanesi: Açıldığından bu yana 1,5 milyon ziyaretçiyi çoktan aşmış Müze Gazhane’nin iki katı ölçeğinde bir proje olarak geliyor.
Hasanpaşa: Müze Gazhane bizi çok çok mutlu ediyor. İBB Miras’ın ilk göz nuru olan proje.
Metro Han: Restorasyona devam ederken birinci ve ikinci katı tıpkı Botter gibi açtığımız çok önemli kültür yaşam merkezi. Şu an söyleşiler ve müzikal performanslar başladı. Metro Han günlükleri diye takip edebilir dostlarımız.
Gülhane Sarnıcı: Çok küçük bir proje ama bunca yoğunluğumuza karşın hemen arada değerlendirdiğimiz Gülhane Sarnıcı. Orada duran 1600 yıllık bir yapı. Evvelde akvaryum olarak kullanılmış. Kimse o yapının kimliğini, fonksiyonunu hatırlayıp bilmiyordu. Gülhane’nin ilgi çekmesi, orayı çağdaş sanatla buluşturmak için yaptığımız proje.
Haliç Sanat Binası: İstanbul sanatçılarının dünya ölçeğinde bir ilgi görmesi gerekirken, biz kendi kentimizde onlara kendilerini gösterecekleri alan vermeyen kültür yönetimi geçmişinden geliyoruz. Bunların tamamını değiştirdik. Mesela Haliç’te yanlarından geçtiğinizde metruk mu ne olduğu anlaşılmayan, Haliç Sanat Binası olarak açtığımız üç yapının her birini bir sanatçıya teslim ettik. Başlı başına nefis bir proje. Üç bina daha var arkasında devam edeceğimiz. Her birisini dönüştürdükçe sanatçılara terk edeceğiz.
Feshane: Şu an hazırlığında son aşamada olduğumuz ve sadece Türkiye’yi değil, Avrupa’yı da çok çok etkileyecek diğer en önemli projelerimizden bir tanesi Feshane. Bittiğinde 8 bin metrekare kültür sanat yaşam alanı olacak. Açık alan stratejisiyle üçer, dörder aylık ara programlarla sürekli dönüştüreceğiz. İlk programda iki tane eş zamanlı büyük sergiyi 6 bin metrekarede uygulayacağız. Türkiye’nin çağdaş sanatına yön veren 240 sanatçıyı bir şemsiye altında buluşturduğumuz, hepsine alan açtığımız nefis bir sergi hazırlıyoruz.
Yanında 7 bin 500 metrekare yine Feshane’nin ek yapısıyken vaktiyle 1980’lerde yıktırılmış yanlış bir uygulama olarak tekrar restore ederek oraya dahil edeceğimiz ve toplamda 50 bin metrekare bahçe düzeniyle beraber gelecek 16 bin metrekarenin üzerinde kapalı alanıyla İstanbul’un en önemli kültür noktasını üreteceğiz. Buna uygun olan işbirliklerini de bir taraftan oluşturduk. Özellikle Londra’dan çok büyük bir partneri Türkiye’ye getirmiş olduk. Tate Modern ikinci etkinliğiyle beraber Feshane’de kültür etkinlikleri devam edecek.
Anadolu Hisarı: Şu an İstanbul’un Osmanlı mimarisinin birinci sırada anılması gereken yapısı Anadolu Hisarı’nın restorasyonunda sona geldik orası da bir çok özel programla açılıyor. İnsanlar hakikaten İBB Miras farkıyla görecekler orayı. Kültür sanat etkinlikleri de aktif olarak bahçesinde yapılmaya başlanacak. Konserler düzenlenecek.
Rumeli Hisarı: Bu kentte belki de mimari estetik olarak herkesi büyüleyen fakat bir türlü doğru düzgün biçimde onarılmayan en büyük kayıplarımızdan birisi Rumeli Hisarı’nı Anadolu Hisarı’yla birbirine bağlayacağımız bir programla restorasyonuna devam ediyoruz. Çok büyük ölçekli, çok emek isteyen, bunca işle beraber hiç gözümüz sakınmadan girdiğimiz ve çok güzel ilerleyen proje. Büyük sürprizlerle karşılaştık. Tamamlandığında insanlar başka türlü tarihi izler de görecekler, bugüne kadar bilmedikleri.
Ataköy Baruthanesi: Ataköy Baruthanesi’ni yapmaya başladık. Osmanlı’nın son dönemlerinde kullanılmış, bahçesiyle beraber büyük bir yaşam alanı üretecek kültür sanat ve gündelik kullanım için çok önemli proje. Küçükçekmece, Bakırköy, Florya, Şirinevler gibi bu bölgenin insanlarını çekecek bir kültür sanat alanı. Bir çeşit Müze Gazhane’nin Bakırköy’deki versiyonu diyebiliriz.
Saraçhane Arkeopark: İstanbul’un tarihi için eşsiz açık alan kazı ve açık alan arkeopark müze fonksiyonuyla Saraçhane Arkeopark’ını açacağız. Kazılar devam ederken insanlar gezebilecekler. Özellikle çocuklar kent arkeolojisini burada etüt edebilecekler.
Mimar Sinan: Belki de bütün projeler içerisinde en farklı, en özgün bir projeden bahsedeyim. Mimar Sinan’ın mezarının olduğu sokağın tamamını kaplayan, oradaki çağdaş yapıların restore edilerek bir tasarım merkezi ve açık hava müzesi olarak değerlendirdiğimiz proje. Son aşamasındayız. Kamuoyuna sizin vasıtanızla ilk defa duyuracağımız iş olsun.