CANAN COŞKUN
@canancoskun
canancoskun@diken.com.tr
Yargıtay başsavcılığına göre hapisteki Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili Can Atalay’ın ‘yasama dokunulmazlığı’ndan yararlanamaz.
Kararın gerekçesi Atalay hakkındaki soruşturma ve yargılamanın milletvekili seçilmesinden önce başlaması.
Yargıtay başsavcısı yardımcıları Fatma Özer ve Zafer Şahin’in Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’ne yolladığı tebliğnameda şöyle dendi:
‘Yasama dokunulmazlığından yararlanamaz’
* Can Atalay’ın 2013 yılında işlediği suç nedeniyle soruşturma ve kovuşturmaya milletvekili seçilmesinden çok önce başlandığı, mahkumiyetine esas sevk ve uygulama maddelerinin TCK’nın 312’nci maddesi kapsamında kalan suça ilişkin olduğu anlaşıldığından seçimden önce bu madde kapsamında suç işleyen milletvekili, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 83/2 maddesinde öngörülen yasama dokunulmazlığından yararlanmayacaktır.
* Hükümlünün mahkumiyetine konu suç ve eylemleri devlet güvenliğine karşı işlenen suçlardandır.
* Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’nin 28 Eylül 2023 tarihli kararı sonucu Can Atalay hakkında verdiği onama kararıyla hüküm kesinleşmiş ve infazı kabil hale gelmiştir. Sanık onama kararı sonrasında hükümlü statüsündedir ve Yüksek Daire de kararını TBMM’ye göndermiştir. Bu aşamada, Yüksek Daire temyiz incelemesi sırasında tahliye hususunda bir değerlendirme yapmış olmakla, tahliye talebinin reddi veya kabulü konusunda takdir Yüksek Daire’nindir.
AYM yetkisini aşmış
Tebliğnamede Atalay’ın tahliyesine hükmeden Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yetkisini aştığı savunuldu:
* Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yetki alanı ‘hukukilik denetimi’ yapmakla sınırlıdır. Aktif olmasının meşru görülebileceği alan, sadece kişisel ve siyasi haklar alanıdır. Her şeyden önce diğer organlara ait bir yetkiyi kullanmaktan imtina etmesi gerekir. Şayet bir konu, anayasal hükümler çerçevesinde yasama, yürütme, adli ve idari yargı alanına giriyorsa AYM, bu mercilerin bu alanda Anayasaya aykırı olmayan işlemlerini iptal ederek gerçekleştiremez. AYM dahil hiçbir merci yasama, yürütme ve yargının yetki alanlarına giren konularda düzenleme yapmasına mani olamaz.
‘Oyunun kurallarını yeniden yazamazlar’
* Hukukilik denetimiyle sınırlı bir anayasallık denetimi icra eden AYM, AYM hakimi, bu yönü itibariyle vazifesini ifa ederken, yeni hukuk normları ihdas edemez, sadece mevcut anayasal normları yorumlayıcı yönde kararlar verir. Soyut bir anayasal norma anlam vermek durumunda olan AYM hakimi yorumlama sürecinde, o norma yüklenebilecek değişik manalardan istediği manayı keyfi olarak öne çıkararak karar veremez. Anayasallık denetimi yapan mahkemeler, bir hakem gibi konulmuş olan kurallara uyulup uyulmadığını tespit mercii olmalı, oyunun kurallarını yeniden yazan yerler olmamalıdır. Aksi yönde bir tutum, kuvvetler ayrılığı prensibine aykırıdır, kuralı koyan yasama organı, icra eden yürütme, kurala uyulup uyulmadığını da tespit eden yargıdır.
Ne olmuştu?
25 Ekim’de AYM Gezi Parkı davasından 18 yıl hapse mahkûmken Hatay’dan milletvekili seçilen avukat Can Atalay’ın ‘seçilme ve siyasi faaliyette bulunma’ ve ‘kişi hürriyeti ve güvenliği’ hakkının ihlal edildiğine hükmetmişti. 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine de hükmeden AYM, ihlalin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına, yargılamada durma kararı verilmesine ve hükmün infazının durdurularak Atalay’ın tahliye edilmesine karar vermişti.
AYM kararı, 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne 27 Ekim’de ulaşmış, günlerce AYM kararını uygulaması beklenen mahkeme karar için topu Yargıtay’a atmıştı. Yalnızca mahkeme başkanı Mesut Özdemir’in imzasının bulunduğu yazıda ihlalin Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’nin kararından kaynaklandığı savunulmuş, gereğini aynı dairenin yapması gerektiği belirtilmişti.
Yargıtay 3’üncü Daire Başkanı Muhsin Şentürk 1 Kasım’da mahkemeye bir yazı göndererek İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin bir karar vermediğini, kendilerine gönderilen yazının bir ‘müzekkere’ olduğunu, dosyanın gönderilmesiyle ilgili bir karar verilmesini istemişti.
Bunun üzerine, İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi başkan Mesut Özdemir, üye hâkimler Ferhat Akdoğan ve Nihal Kara’yla toplanarak oybirliğiyle dosyanın Yargıtay’a gönderilmesi kararı almış, ‘Ek karar’ başlıklı yazı, Yargıtay’a gönderilmişti.
İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, dün (2 Kasım) mahkeme dosyasıyla ilgili 28 adet kelepçeli çuvalı İstanbul başsavcılığında görevli bir memurla Yargıtay’a yollamıştı.