CANAN COŞKUN
canancoskun@diken.com.tr
@canancoskun
İstanbul Esenyurt Karakolu’nda 5 Haziran 2021 gecesi ölen özel güvenlik amiri Birol Yıldırım’ın faili olduğu iddiasıyla 12 polisin yargılandığı davada polisler tanık olarak ifade verdi. Polislerden kapı bekçisi olan, Yıldırım’ın girişte komiser yardımcısı İsmail Alperen Salman tarafından dövüldüğünü görmediğini söyledi. Diğer tanık da, bağrışma seslerini duyduğunu ancak kontrol etmediğini söyledi.

Bakırköy 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dördüncü duruşmaya yargılanan 12 polisten yedisi katıldı. Duruşmada Yıldırım ailesi de hazır bulundu. Mahkeme heyetindeyse yalnızca başkanının aynı kişi olduğu, diğer üyelerin ve duruşma savcısının değiştiği görüldü.
‘Ses duymadım’
Duruşmada ilk olarak olay günü Esenyurt Karakolu’nda gözaltında bulunan Zekeriya Gümüş tanık olarak dinlendi. Gümüş, polislerden yalnızca sekiz ay tutuklu yargılanan komiser yardımcısı İsmail Alperen Salman’ı tanıdığını söyledi. Gümüş, olay günü gözaltında bulunan kişilerin gürültü çıkardığı için başka bir yere konulduğunu belirtti. Gümüş, karakolun içinde başka hiçbir ses duymadığını da sözlerine ekledi. Sara hastası olduğunu söyleyen Gümüş, gözaltında ne kadar süre kaldığını hatırlamadı.
Sanık polislerin avukatlarının talebi üzerine tanığa polislerin nasıl davrandığı soruldu. Gümüş, polislerin kendine iyi davrandığını söyledi.
‘İçeri girdikten yarım saat sonra bayıldı’
Gümüş’ten sonra olayın yaşandığı karakolda polis olan Uğur Şahinoğlu tanık olarak dinlendi. Şahinoğlu, olay günü kapı nöbetçisi olduğunu söyledi. Birol Yıldırım’ın bilgi almak için karakola geldiğini aktaran Şahinoğlu, şunları anlattı: “Birol Yıldırım içeri girdikten yarım saat-bir saat sonra çıktı. Sonra polislerle beraber tekrar içeri girdi, ama girmek istemiyordu. Hakkında işlem yapılacaktı. Sonra baygınlık geçirdi zaten. İçeri girdikten yarım saat sonra bir polis gelip bayılan biri olduğunu, ambulans çağrıldığını söyledi. Olduğum yerden hiçbir şey görünmüyordu. Nöbetçi olduğum için de kapıdan ayrılmadım, bu yüzden içeride ne olduğunu görmedim. Ambulans gelmeden önce tuvalete girdim. Nöbet kulübesinde bulunan bardakları da mutfağa bırakacaktım. İçeride baygın yatan birini gördüm. Neden baygın olduğunu sormadım. Yerde su birikintisi olup olmadığını hatırlamıyorum.”
Yıldırım ailesinin avukatı Hüseyin Tuzcu’nun talebi üzerine tanığın yürüyüşünde, halinde tavrında bir değişiklik olup olmadığını sordu. Polis Şahinoğlu dikkat etmediğini söyledi. Avukat Tuzcu, nöbet kulübesinin yakınında Yıldırım’ın polisler tarafından dövüldüğünü görüp görmediğini sordu. Şahinoğlu, “Görmedim, kalabalıktı zaten” dedi.
Tanık polis Uğur Şahinoğlu’na daha önce verdiği ifade hatırlatıldı. Şahinoğlu, savcılıktaki ifadesinde mutfakta baygın yatan kişinin yanında sivil başka kişiler olduğunu da söylemişti. Bu çelişkinin sorulması üzerine Şahinoğlu, bahsettiği kişilerin polis olmadığını söyledi.
‘Bağrışma seslerini duydum’
Tanık polis Sedat Topçu da, karakolda bağrışma sesleri duyduğunu ve ‘Dur’ diye bağrıldığını söyledi. Seslerin üzerine olaya bakmadığını söyleyen Topçu, şöyle devam etti: “Daha sonra ifadesini aldığım kişiyi nezarethaneye götürdüm. O sırada mutfaktaki şahsın yerde yattığını gördüm. İçeride polisler, bekçiler vardı, ama kimlerin olduğunu hatırlamıyorum. Grup amirim Ender Gümüş’e ne olduğunu sordum. O da rahatsızlandığını söyledi. O sırada ambulans geldi. Yerde nasıl yattığını hatırlamıyorum.”
Yıldırım ailesinin avukatı Hüseyin Tuzcu da sanık polislerin tutuklanmasını talep etti. Talebi reddeden heyet, tanık polislerin dinlenmesine devam edileceği için bir sonraki duruşmanın 23 Ocak 2023 saat 10:30’da yapılmasına hükmetti.
Ne olmuştu?
İstanbul Valiliği, 42 yaşındaki Birol Yıldırım’ın 5 Haziran 2021 gecesi Esenyurt Karakolu’daki ölümünün sebebini ‘kalp krizi’ olarak açıklamıştı. Kısa süre sonra ortaya çıkan güvenlik kamera kayıtları Yıldırım’ın karakolda polisler tarafından dövüldüğünü, kötü muameleye maruz bırakıldığını, polislerin ölümünden sonraki telaşlarını göstermişti.
Buna karşın görüntülerdeki polisler görevlerine devam etmişti. 19 Ağustos 2021’e gelindiğinde iki polis gözaltına alınmış, bunlardan komiser yardımcısı İsmail Alperen Salman tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Birkaç gün sonra da Büyükçekmece başsavcılığı tarafından 12 polis hakkında iddianame düzenlenmişti.
İddianamede aralarında tutuklu polis Salman’ın da bulunduğu yedi polisin, Yıldırım’a yönelik ‘bilinçli taksirle ölümüne neden olma’ suçlamasıyla üç yıldan dokuz yıla kadar, Yıldırım’ın iş arkadaşı ve iş arkadaşının oğlunu darp ettikleri için de beş polisin ‘basit yaralama’ suçlamasıyla 16 aydan dört yıla kadar hapisleri talep edilmişti.
Davanın ilk duruşması 20 Eylül 2021’de Büyükçekmece 3’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmüştü. Bu duruşmada davanın seyri değişmiş, mahkeme, Birol Yıldırım’ın vücudundaki yara sayısı ve yaraların niteliğini göz önünde bulundurarak polislerin eyleminin ‘işkence suçunu oluşturabileceği’ gerekçesiyle dosyayı Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. Komiser yardımcısı Salman’ın da tutukluluk halinin devamına hükmedilmişti.
Bu davada duruşma salonunun küçük olması nedeniyle tartışmalar çıkmış, yargılanan polislerle dayanışmak için adliyede bulunan rütbeli bir polis, Kanal D muhabiri İbrahim Konar’ı hakimin huzurunda yaka paça dışarı atmıştı. Duruşma binasının dışında da polislerle birlikte duran ancak sivil kıyafetli kişiler Yıldırım’ın ailesini sözleriyle taciz etmişti. Bu kişiler hakkında gazetecileri sözlü bir şekilde taciz ve tehdit etmeleri nedeniyle suç duyurusunda bulunulmuştu ancak suç duyurusu takipsizlikle sonuçlanmıştı.
Bakırköy 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 13 Ocak’ta görülen ilk duruşmaya hiçbir basın mensubunun girmesine izin verilmemişti. Bir sonraki duruşma 28 Mart’ta yapıldı. Savcı, bu duruşmada tutuklu polis Salman’ın ‘suçun vasıf değiştirmesi ihtimali’ nedeniyle tahliyesine karar verilmesini istemişti. Mahkeme heyeti de oy çokluğuyla Salman’ın tutukluluğunun devamına hükmetmişti.
Yıldırım’ın ölümüyle ilgili davanın son duruşması 25 Nisan’da görüldü. Bir önceki duruşmaya çıkan heyette Salman’ın tutukluluğunun devamı yönünde oy kullanan hakimin olmadığı görüldü. Bu duruşmada, Salman’ın oy çokluğuyla tahliyesine karar verildi, yurt dışına çıkışı yasaklandı. Heyet, ‘üzerine atılı suçun niteliğinin değişme ihtimali, yasada öngörülen ceza süresi, bilirkişi raporları ve adli tıp kurumu raporu, delillerin büyük oranda toplanmış olması, tutuklu kaldığı süre, kaçma şüphesinin bulunmayışı’ gerekçelerini sıraladı.