CANAN COŞKUN
canancoskun2@gmail.com
@canancoskun
5 Haziran’ı 6 Haziran’a bağlayan gece İstanbul’un Esenyurt ilçesindeki polis karakolunda Birol Yıldırım’ın yaşamını yitirmesiyle ilgili 32 polis, tanık sıfatıyla ifade verdi. Komiser İ.A.S., Yıldırım’a kendisine ve görevlilere zarar vermemesi için ters kelepçe takıldığını öne sürdü.
Valilik Yıldırım’ın ölüm nedenini ‘nefes darlığı’ olarak açıklamış, iki tanık ise Yıldırım’ın 10-12 polis tarafından dakikalar boyunca öldüresiye dövüldüğünü anlatmıştı.
Büyükçekmece başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında savcı henüz hiçbir polisin ifadesini almadı. Ancak 32 polis, Yıldırım’ın öldüğü Esenyurt Polis Merkezi Amirliği’nde tanık sıfatıyla ifade verdi.
Polislerin ifadeleri büyük ölçüde birbiriyle uyumlu ve tekrarı niteliğinde.
‘Zor kullanarak gözaltına aldık’
Komiser İ.A.S.’nın ifadesine göre Yıldırım karakola geldikten sonra mesai arkadaşının gözaltına alınmasından ötürü müştekileri tehdit edince gözaltına alınmış.
İ.A.S. şunları söyledi:
“Müştekilerin şikayeti ve şahsın bizi de tehdit etmesi sebebiyle şahsı kapı önündeki nöbet kulübesinin içerisine aldım. Hemen akabinde birkaç memurum yanımıza geldi. Şüpheli şahsın direncini kıracak şekilde kademeli zor kullanarak şahsı kontrol altına aldık ve gerekli işlemler için polis merkezi amirliğinin içerisine soktuk.
‘Karşı tarafla kavga etmesin diye mutfağa aldık’
Esenyurt Polis Merkezi Amirliği içerisinde şüpheli şahısları ‘muhafaza odası’ adı verilen odaya alırız. Bu olayda ve başlangıcında meydana gelen kavga olayında olayın iki tarafı olmasından ve ‘Müşteki tarafı muhafaza odasına alınır’ düşüncesiyle diğer şüphelilerin mutfakta olduğunu öğrenince Birol Yıldırım’ı kendisiyle aynı safta olan diğer şüphelilerin yani B.U. ve A.U.’nun yanına aldık. Şahsı buraya almamızın sebebi karşı tarafla tekrardan kavgaya ya da tartışmaya tutuşmalarını engellemekti.
‘Elimde çizikler oluştu’
Şahsın sözlü olarak sakinleştirilmeye çalışıldığı süreçte darp edilmesi söz konusu olmadı. Zor kullanmayı gerektirir bir fiziksel eylemi dahi yoktu. Sadece ilk olarak karakol önündeki nöbet kulübesinde sözlü uyarımıza uymaması sebebiyle kademeli olarak zor kullanmıştık. Hatta bu esnada şüphelinin ya da diğer müdahale etmeye çalışan memur arkadaşlarımın müdahalesi esnasında her iki elimde tırnak yarası şeklinde küçük çaplı çizikler oluştu.
‘Mutfağa bilgi toplamak için girdim’
Şahsı kelepçe bile takmaya gerek duymadan kontrol altına alıp kendisini yürüterek polis merkezine sokmuştuk. Birol Yıldırım’ı içeriye soktuktan sonra mutfakta yaklaşık beş dakika kadar kaldım. Burada bulunma sebebim olayın diğer şüphelileri ile görüşüp firari şüphelinin kimliğini tespit ve onu yakalama amaçlı bilgiler toplamaktı.
Kimliği alındı ve üstü arandı
Yaklaşık 15 dakika kadar sonra karakol içerisindeki mutfağa tekrar girdiğimde Birol Yıldırım’ın mutfakta bulunmadığını, karşı tarafta bulunan muhafaza odasına alındığını öğrendim. Odanın önündeyken Yıldırım’ın kimliğini istedim. Şahıs çıkarıp kimliğini ibraz etti. Akabinde memur arkadaşlar şahsın üst aramasını yaptı ve tutanağa geçerek üzerinde bulunmaması gereken eşyalarını muhafaza altına aldı. Şahsın bulunduğu muhafaza odasından olay müştekisi şahısları görüp taşkınlığa sebebiyet vermesin diye tekrardan mutfağa aldık.
‘Kendisine zarar vermesin diye’
Şahıs mutfağa diğer şüphelilerin yanına geçince yine aynı şekilde küfürlü konuşmalarına ve tehditler savurmaya devam etti. Sesini yükseltmesi, agresif tavırları sebebiyle kendisine veya biz görevlilerden birine zarar vermesini engellemek amacıyla şahsa arka tarafından kelepçe takıldı ve mutfaktaki sandalyeye oturttuk. Ben tekrardan mutfaktan ayrıldım. Yan tarafta bulunan Çocuk Büro’ya gittim.
‘Darp raporu almaya gittim’
Saat 00:15 sıralarında ekip şoförüm telefonla arayarak Birol Yıldırım’ın fenalaştığını ve yere yığıldığını söyleyince hızlıca polis merkezinin olduğu tarafa geçtim. Mutfağa girdiğimde şahıs yerde sırt üstü yatıyordu. Kelepçeli vaziyetteki şahsın kelepçelerini açtırdım. Sağ tarafına doğru yatırıp ayaklarını yukarı kaldırdık. Şahıs alkollü olduğu için ya da benzeri sebeplerle solunum güçlüğü yaşamasın diye memur arkadaşları şahsı sırt üstü bulunduğu pozisyondan yana doğru yatırılması konusunda uyardım. Ayrıca ağzının kusmuk olup olmadığını konusunda kontrol edilmesini istedim. Olayın başlangıcındaki nöbet kulübesinde ellerimden yaralandığım ve belimden darp edildiğim için doktor raporu almaya hastaneye çıktım. Hastanedeyken şoförüme karakolu arayıp şahsın durumuyla ilgili bilgi almasını söyledim. Şoförümün söylediğine göre ambulans karakola geldiğinde şahsın nabzı yokmuş ve polis merkezi amirliğinde ex olmuş (ölmüş).
Gözaltına alındıktan sonra GBT yapıldı
Bir başka polis de ifadesinde Yıldırım’ın karakoldaki kişilerin üstüne yürüdüğünü, bu nedenle gözaltına alındığını öne sürdü. Polis, ‘muhafaza odası’ dolu olduğundan Yıldırım’ın önce mutfağa alındığını anlattı.
Polisin ifadesi şöyle:
“Şahsı muhafaza odasından çıkarılırken bana kimliğini verdiler ve GBT yoklamasını yapmam istendi. GBT’sini sorgulattığımda kaydı vardı ancak aranmıyordu. Bunu da komiserime ilettim. Birol Yıldırım’a fiziksel manada darp, kötü muamele ya da zor kullanma uygulanmadı. Sadece sürekli bağırıp küfrettiğinden sözlü olarak kendisinin ikaz edildiğini gördüm ve duydum. En son komiserim Çocuk Büro Amirliği’nde otururken beni arayarak ‘Dışarı çıkacağız. Hastaneye gidip rapor almam lazım’ dedi. Çocuk bürodan çıkıp binanın ön tarafına geçmek için karakolun koridorunda yürürken mutfak önünden geçerken kafamı uzatıp içeriye baktığımda Birol Yıldırım’ın elleri arkadan kelepçeli şekilde yerde sırt üstü baygın yatar halde yattığını gördüm. Şahıs ayaklarını hareket ettiriyordu. Koridorda gördüğüm memur arkadaşa ‘Bu şahıs baygın. 112’yi ara’ dedim ve ve komiserimin yanına gittim. Şahsın baygın olduğunu haber verdim. Komiserim mutfağa geldiğinde şahsın kelepçelerini açtırdı.”
Ne olmuştu?
Özel bir güvenlik şirketinde amir olarak çalışan 42 yaşındaki Birol Yıldırım, mesai arkadaşı B.U.’nun bir polis memuruyla tartışıp gözaltına alınması üzerine 5 Haziran’da saat 22:30 sıralarında Esenyurt Karakolu’na gitti. Bilgi almak isteyince rütbeli bir memurun, “Bu arkadaşı da alın içeri” talimatıyla saat 23:30 sıralarında gözaltına alındı. Dahası yönetmeliğe aykırı olarak doktor kontrolü için hastaneye sevk edilmedi.
Gözaltı haberini alan iki mesai arkadaşı saat 00.00 sıralarında karakola gidip Yıldırım’ı görmek istedi ancak polisler sorularını yanıtsız bıraktı.
Tanık anlatımlarına göre gece saat 01.00 sıralarında sivil kıyafetli bir kadın, “Nabzı yok” diye bağırdı. 15 dakika sonra karakola ambulans geldi. Ambulans 45 dakika kadar karakolda kaldı. Sağlık görevlilerinden birinin, “Ex olmuş” (ölmüş) dediği duyuldu. Ambulans, Yıldırım’ı almadan karakoldan ayrıldı. Bir polis memuru karakoldan dışarı çıkarak, “Birol Yıldırım’ı tanıyan var mı? Kendisi polise şiddet uyguladı” diye bağırdı. Tanıkların “Evet” demesine rağmen Yıldırım kendilerine gösterilmedi.
03.00 sıralarında savcı karakola geldi. Kısa bir süre sonra bir polis karakoldan dışarı çıkarak tanıklara, “Birol Yıldırım vefat etti. Başınız sağ olsun” dedi. Valilik ve emniyetten yapılan açıklamada Yıldırım’ın ‘bekletildiği sırada fenalaştığı’ belirtildi.
Oysa Yıldırım’ın cenazesi yakınlarına teslim edildiğinde, burnu darp nedeniyle göçmüş ve kan akıyordu. Aynı şekilde kulaklarından ve gözünden de kan geliyordu.
B.U., Yıldırım ailesinin avukatı Hüseyin Tuzcu’ya da şunları anlattı: “Çocuk (Birol Yıldırım) ‘Kalbimde stent var, bana vurmayın’ demesine rağmen iki yıldızlı komiser gözümün önünde ‘Buradan ölün çıkacak’ diyerek vurdu, küfürler ettiler. 11 polis vura vura öldürdü Birol Yıldırım’ı.” B.U. polislerden dokuzunu teşhis etti. Diğer iki polisi de teşhis edebileceğini söyledi.
B.U.’nun oğlu A.U. da ifadesinde ‘yaklaşık 10 polisin kendilerini ters kelepçeleyerek mutfakta dövdüğünü, Birol Yıldırım’ın da ters kelepçeli bir şekilde 25 dakika boyunca dövüldüğünü’ anlattı.