AYŞEGÜL KASAP
aysegulkasap@diken.com.tr
@aysegul_kasap
Kuru 18 liradan 13 seviyelerine düşüren hükümet üç ay geçmesine rağmen “Bu düşüş fiyatlara da yansıyacak” vaadini hala yerine getiremedi. Fahiş zamları kontrol altına alabilmek için “Fiyat düşürmeyenler denetlenecek, sert cezalar uygulanacak” dense de Türkiye her yeni güne zamla uyanıyor. Sadece akaryakıt değil, gıdadan giyime kadar temel ihtiyaçlara zam geliyor.
Diken, esnaf, öğrenci, asgari ücretli ve emekliye ‘öngörülemeyen’ zamların etkisini sordu.
Emekli öğretmen Ahmet bey zamlar karşısında artık ‘dayanacak gücünün kalmadığını’ söylerken, asgari ücretle çalışan Nermin hanımsa “Temel gıdalar artık hepimiz için lüks oldu maalesef” dedi.
Konuştuğumuz üniversite öğrencisi de gıda alırken artık kaliteye bakmadıklarını sadece fiyatlara odaklandıklarını söyledi: “Organik ürün falan artık bizim için hayal. Karnımızı doyurabilmeye odaklanıyoruz.”
Esnaf Gürkan bey “Bu zamlar sosyetenin bile gündemine girmişse bizim durumumuz trajiktir” diyerek ‘öğrenci mantığı’ olan ‘az çorba çok ekmek’ talebinin artık orta sınıftan geldiğini söyledi.
Son birkaç yılda ekonomi yönetimini pek çok kez değiştiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Çin’den örnek yeni ekonomi modeli uygulanmaya başladığından beri Türk Lirası yüzde 50’ye yakın değer kaybederken resmi enflasyon yüzde 50’nin üstüne çıktı.
‘Çok anormal bir denklem‘
Kadıköy’de restoran işleten Gürkan bey esnafın fiyat artırmak istemediğini, makul davranmak istediğini ancak zamların esnafı zorladığına dikkat çekti: “7 bin lira gelen elektrik faturası 18 bin lira geldi. Kiramız 15 bin lira faturamız 18 bin lira. Sadece elektrik faturamızdan bahsediyorum. Doğalgaz faturamız da 12 bin lira. Normalde eskiden kira fiyatı faturaların en kötü ihtimal üçte biriydi. Şimdi faturaların toplamı kiraların iki buçuk katı oldu. Bu çok anormal bir denklem.
Bu zamlar sosyetenin bile gündemine girmişse bizim durumumuz trajiktir. Tedarikler açısından bakarsak, biz et üzerine bir restoranız. Kuyruk yağ eskiden çok ucuzdu ama şimdi kuyruk yağını biz hemen hemen et fiyatına alıyoruz. Çok korkunç bir durum. “
‘Esnaf para kazanmayı bırakın borçlanmamayı şans görüyor’
Gürkan bey esnafın gözünden alım gücünü anlattı: “Yüzde 100 oranında aldığımız ürünler arttı ama biz aynı oranda zam yapamıyoruz. Esnafın sıkıştığı nokta bu. Ete bir senede yüzde 100 zam geldi neredeyse ama biz küçük oranlarda zam yapıyoruz. Çünkü insanların alım gücü de ortada. Aynı oranda zam yapamıyoruz. Yapmak da istemiyoruz çünkü tüketiciyi zorlamak istemiyoruz. Yani kar marjını giderek düşük tutuyoruz. Her yüksek zam dalgasında bu marjı daha da düşürmüş oluyoruz. Dolayısıyla iş hacmi var gibi görünüyor ama bu cironun çok büyük bir bölümü gidere gitmiş oluyor. Aslında esnaf para kazanmıyor. Borçlanmamayı şans sayıyor. Bırakın para kazanmayı, borçlanmadan ayı kapatabilirse iyi.
‘İnsanlar mercimek çorbasını ödeyemiyor artık’
İnsanlar mercimek çorbasını ödeyemiyor artık. Az çorba kültürü artıyor. Gözlemliyorum şimdi, normalde az çorba çok nadir istenirdi ama şimdi çok isteniyor. Çünkü insanlar hesap ediyor. Az çorba bol ekmek istiyorlar. Öğrenci mantığı. Öğrencilerin çoğu artık az çorbadan bile kaçınıyor. Ama eskiden orta sınıf gibi görünen bir sürü insan da artık az çorba çok ekmek istiyor. Bununla beraber porsiyonlar da düştü. Bu durum daha da artacak gibi görünüyor.”
‘İktidar kaşıkla verdi kazanla aldı’
Emekli öğretmen Ahmet bey emekliye yapılan zammın bu zamlar karşısında hiçbir karşılığı olmadığını belirterek, asgari ücret artışıyla beraber ürünlere gelen zamlardan dert yandı: “Asgari ücret 4 bin 253 lira oldu ama her şey yüzde 200 arttı! Daha artıyor! Daha dayanacak gücümüz kalmadı. 65 yaşımdayım böyle bir şey görmedim! İktidar kaşıkla verdi kepçeyle de değil kazanla geri aldı.
Tarım ülkesiyiz tarımı bitirdiler. En temel gıdalarda bile dışa bağımlıyız. En temel yiyecek olan ekmek bile 4 lira olmuş! 5 liraya çıkacak diyorlar. Şimdi Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle beraber yağ krizi de yaşıyoruz.
İşin acısı öngöremiyoruz artık. ‘Şuradan sonra zamlar durur’ diyemiyoruz. Bu kış doğalgazı tek odada yakarak kendimizce çözüm bulmaya çalıştık. Ben emekliyim, bir eşim bir de kendim var. Çocuğumuz olsa mecbur her yeri açacaktık. Tek odada yattık, tek odada kalktık. Kışı tek odada geçiriyoruz. Yoksa altından kalkamayız bu zamların.”
‘Kombiyi açınca mutfaktan kısıyorum’
Asgari ücretle çalışan yeni mezun Nermin hanım asgari ücret zammından eline bir şey kalmadığını söyledi: “Yüzde 50 zam yapıldı ama elektriğe yüzde 127 zam yapıldı. Gıda deseniz her gün zam geliyor. TÜİK enflasyonu yüzde 50’lerde açıklıyor ama benim alışveriş yaparken hissettiğim enflasyon yüzde 100’den çok daha fazla.
Karnabaharın kilosuna 20 lira verdim daha dün! Kırmızı et yemiyorum zaten artık. Tavuk tüketiyorum, o da her zaman değil. Süt ve süt ürünlerinin fiyatları almış başını gidiyor zaten. Temel gıdalar artık hepimiz için lüks oldu maalesef.”
“Kışı nasıl geçiriyorsunuz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Kombiyi kısıtlı yakıyorum. Kısıtlıdan kastım da şu; eğer dayanabilecek gibi havaysa battaniyelerle idare ediyorum, hiç yakmıyorum. Ama çok aşırı soğuklarda mecbur açıyorum. Onda da tek odayı açıyorum. Kombiyi açtığım zamanlarda mutfak alışverişlerime kısıtlama getirerek kendimce dengelemeye çalışıyorum hesabımı.”
‘Kalite değil fiyata bakıyoruz’
Üniversite ikinci sınıf öğrencisi Seçil hanım “Yanlış dönemde öğrenci olduk” diye başladı sözlerine: “Ucuz diye gittiğimiz zincir marketler bile çok pahalı artık. Arkadaşlarla aramızda para toplayıp alışveriş yapıyoruz. Gıda alırken kalitesine değil fiyatına bakıyoruz direkt. Organik ürün falan artık bizim için hayal. Karnımızı doyurabilmeye odaklanıyoruz.”
Şöyle devam etti: “Arkadaşlar anlatıyor tabi biz göremedik. Bundan üç dört yıl öncesine kadar 2 bin liraya düzgün bir evde oturulabilirken şimdi bodrum katlarını bile o fiyatlara bulmak zor. Zam sadece tek bir şeye gelmiyor ki. Gıda, enerji, barınma… Barınma en temel hak ama o hak bile lüks artık birçoğumuz için. Hakikaten öğrencilik çok zor. Daha da kötüye gidiyor her şey. Her sabah zamla uyanıyoruz. Zam haberi görmediğimiz bir gün yok artık.“