8 Mart 8 Kadın İkinci Sezon: Cinsiyete Dayalı Mesleki Ayrımcılık
TÜİK’in İşgücü İstatistikleri raporuna göre Türkiye’de ‘cinsiyete dayalı mesleki ayrımcılık’, toplumsal eşitsizlikteki en güçlü etken. Günümüzde bazı mesleklerin, başarıların ve sorumlulukların ‘erkek rollerle’ özdeşleşmesi, hâlâ kadınların mücadelesine gölge düşürüyor.
Diken’in, kadın haklarını farklı yönleriyle incelediği ve konuklarıyla birlikte çözüm önerileri sıraladığı; podcast, yazılı söyleşi ve kısa format video bölümlerinden oluşan ‘8 Kadın’ serisinde bu sezonu, toplum DNA’sına kazınmış bu ‘cinsiyetçi kodlar’a ayırdık.
Gazeteci Ali Tufan Koç’un yaptığı söyleşilerle başarılarıyla bu kodları kırmış, farklı alanlardan sekiz kadınla birlikte, kadın-erkek eşitliği tartışmasına çözüm odaklı bir yaklaşım getirmeyi amaçladık.
Beşinci konuğumuz Didem Karagenç.

ALİ TUFAN KOÇ
Topun peşinde koşturmaya altı yaşındayken, mahalledeki erkek çocuklarla sokakta başladı. 11 yaşında lisansını aldı. 15’inde U_15 Milli Takımı formasını giydi ve bir daha da çıkarmadı. 100’ler kulübüne girdi, 118 defa milli takım formasını giyinen nadir oyunculardan oldu. Bir dönem Türkiye’de lig maçı oynayamadı çünkü kadın futbol liglerinin yeniden kurulmasını beklemek zorunda kaldı. İlk altı sezonunda, toplam 70 maçta forma giydi ve 32 gol attı.
Türkiye A Milli Kadın Futbol Takımı’nın kaptanı Didem Karagenç, ülkemizin en başarılı kadın sporcularının başında geliyor. 2015’ten beri Beşiktaş United Payment Kadın Futbol Takımı’nda yer alan Karagenç, kadınların futbolu nasıl değiştirebileceğini anlatıyor.
Erkek futboluyla yatıp kalkan bir ülkede doğup büyümüş bir kız çocuğu olarak, kızların da profesyonel futbolcu olabileceğine dair fikri ilk ne zaman hissettiniz?
Futbolu sevmeye başladığım zamanlar, ülkemizde kadınların da profesyonel futbolcu olabileceğine dair neredeyse hiçbir kanı yoktu. Tek tük takımlar varmış ama görünür ya da bilinir değildi. Çok tutkuluydum. Çok seviyordum. Ailemin desteği sayesinde, Türkiye gibi bir ülkede, kız başıma, benim de profesyonel olarak futbolcu olabileceğime inandım. Onların sayesinde başladım, yine onların sayesinde hâlâ oynayabiliyorum.
İlk futbol oynadığınız anları hatırlıyor musunuz?
Futbol serüvenim, erkeklerle beraber sokakta top peşinde koşturarak başladı. Çoğu erkekten daha iyi oynuyordum. İlkokul çağımda, annem neredeyse tüm kulüpleri araştırdı, benim futbol oynayabileceğim bir kulüp bulamadı. Babam öğretmenlik yapıyordu, aynı okuldaydık. Erkeklerle birlikte okulun futbol takımında yer alabilmem için okul yönetiminden özel izin aldı. Antrenmanlarımızı izleyen profesyonel bir antrenör vardı. Bir gün, kızlardan oluşan bir futbol takımı kurduklarını ve beni de takımda görmek istediklerini söyledi. 11 yaşındaydım ve lisanslı futbolcu olmuştum. Benden mutlusu yoktu.
İlk profesyonel antrenmanlarınız nasıl geçmişti?
Yaklaşık 12-13 kız çocuğuyduk. Herhangi bir hedefimiz olmadan, sadece kendi aramızda antrenman yapıyorduk. Katılabileceğimiz bir lig, turnuva ya da kupa yoktu. Bir fabrikanın arkasında, fabrika çalışanlarının kendi aralarında halı saha maçı yaptığı bir alanda antrenman yapıyorduk. Doğru düzgün bir ışıklandırması bile yoktu. Kendi aramızda yapılan turnuvalara gitmeye başladık daha sonra.
Anneniz, babanız ne diyordu bu duruma?
Annem beni her akşam saat ondaki antrenmana elimden tutup götürüyordu. Ne olacağına ve nereye varacağına dair en ufak bir fikirleri olmamalarına rağmen bir gün bile olsun kararımı sorgulamadılar. Benim için bunun gelip geçici bir heves olmadığını, hayatımın tutkusunu bulduğumu biliyorlardı. Bana inandılar. Benimle aynı zamanda futbola başlayan onlarca kız, ailesinden destek bulamadığı ya da izin alamadıkları için bırakmak zorunda kaldı.
Aileniz her ne kadar desteklese de yakın çevrenizden gelen tepkiler sizi zorlamış olmalı.
Sadece ben değil, ailem de bu tepkilere maruz kalıyordu. Şortunu giyip erkek çocuklarıyla beraber sokakta futbol oynayan bir kız çocuğuydum sonuçta. Akrabalar, komşular durmadan “Oynuyorsun da ne oluyor”, “Kız çocuğu futbol mu oynarmış”, “Hiç yakışıyor mu kızım sana” gibi yorumlarda bulunuyordu. Şanslıydım, bu önyargılarla ailece savaşıyorduk. Meğer, annem de çocukluğunda futbol oynamak istemiş ancak dedem izin vermemiş.
Babanızın futbolla arası nasıldı?
Hiç alakası yoktur. Arada televizyonda izlerdi sadece. İlkokul fen bilgisi öğretmeniydi. Derslerle antrenmanları bir arada götürmeyi ona borçluyum. Antrenmandan dolayı ders kaçırdığımda ertesi gün o dersin tekrarını yapardık.
Futbol dünyasında kadın olmaya dair en büyük zorluğu ve ayrımcılığı hangi durumlarda hissediyorsunuz?
Televizyon programına davet edip canlı yayında benden top sektirmemi isteyen oldu. Hayır dedim, yapmadım. Türkiye’de hangi milli takım kaptanı olan bir erkek futbolcudan bunu isteyebilirsiniz? Eskiden gelen tepkiler karşısında çekinirdim. Yanıt vermeye de çekinirdim. Şimdi tam aksine, kadın futbolunu çok daha görünür kılmak adına elimden geleni yapıyorum
Kadın girdiği her alanı değiştirir, çekidüzen verir, toparlar, birleştirir. Erkeklerin egemen olmasından ötürü futbolla özdeşleşmiş bir takım çirkin görüntüler ve ezber futbolcu davranışları vardır: Ağır küfürler, maç sırasında yapılan sert fauller, tartışmalar, itip kakışmalar… Kadın futbolunda bunların hiçbirine kolay kolay denk gelemezsiniz. Kadın futbolu daha da popüler ve görünür kılındıkça, futbolun üstüne yapışmış bu ezberlerin de bozulmasını sağlayacak.
Yakın bir diyalog kurulsa iki takımın birbirinden öğrenebileceği ve ilham alabileceği birçok konu çıkmaz mı?
Kesinlikle. Maalesef herhangi bir diyalogumuz yok. Kullandığımız tesisler, sahalar birbirinden uzak. Bizim kulüp özelinde değil, genel olarak erkek futboluyla kadın futbolu arasında herhangi bir temas yok. Kasıtlı yapıldığını düşünmüyorum. Akla gelmiyor. Öncelik bu değil. Erkek futbol takımları, kulüplerde diğer tüm takımlardan ve oluşumlardan, çok daha farklı ve ulaşılmaz bir noktaya konumlanmışlar. Popülaritelerinden dolayı belki de böyle bir düzen zorunlu kılınmış.
En son ne zaman yolunuz kesişmiştir mesela?
Sezon başlarında yapılan kulüp içi forma çekimleri olmalı. Eskiden bu da olmazdı. Son birkaç sezondur çekimlere kadın futbolcular da ekleniyor, karma yapılıyor.
Kadın futboluna dair toplumda genel bir önyargı olduğunu düşünüyor musunuz? Bu ön yargıyı kırmak adına neler yapabiliriz?
Doğru bir platform ve fırsat yaratılsa, Beşiktaş camiasının en az erkek futbol takımı kadar kadın futbol takımına da sahip çıkacağına dair en ufak bir şüphem yok. Diğer büyük takımlar için de aynı durum geçerli.
Ne değişmeli?
Maçlarımızı oynadığımız saatler ve sahalar herkese ve her şeye çok uzak. Taraftar sayımız 300-400’ü geçmiyor. Şehir merkezinde değiliz. Genel olarak pazarları öğlen 12 gibi başlıyor maçlarımız. Herkesin ailece pazar kahvaltısı yaptığı saatler. Belli bir kitlesi henüz oturmadığı için düzenli bir iletişimi, geniş duyurusu da yapılmıyor.
Yeni bir düzenleme yapılamaz mı?
Bunların hepsi maliyet. Bu maliyetin karşılanması için de talep de belli bir noktaya çıkmalı.
Dünyada kadın futbolu ne aşamada? Türkiye’deki durumunun daha da gelişmesi adına başka neler yapılmalı?
2019’da Dünya Kupası Avrupa finallerine katıldık. Grup maçlarında elendik. Taraftar olarak gitme ve maçları yerinde izleme şansım oldu. Atmosfer çok farklıydı. Çok fazla kişi gelmişti. Gözle görülür, belirgin bir taraftar kültürü oturmuştu. Erkek futbol dünyasındaki holiganlıktan eser yoktu. Taraftarlar, tüm kız çocukların isimlerini biliyordu ve gerçekten futbol izlemeye gelmişlerdi. Türkiye’de bu işin öncülüğünü Beşiktaş yaptı. Arkasından Fenerbahçe ve Galatasaray geldi. Büyük kulüplerin kadın futbol takımına önem ve ağırlık vermesinin ardından ülkemizdeki ilgi artmaya başladı. Bu noktaya gelmesi bile çok uzun yılları aldı. 2018-2019 sezonundan beri kadın futboluna olan ilgi daha da arttı. Fakat, erkek futbolunun yanında çok ufak bir ilgi bu. Türkiye gibi futbolla yatıp kalkan bir ülkeden erkek futbol milli takımı sokakta rahat yürüyemezken, kadın futbol milli takımı kaptanını kimse tanımaz. Kim olduğunu bile bilmez.
Aynı zamanda milli takım kaptanlığı görevini de sürdüren bir futbolcu olarak, kadın futbol takımlarında, takım içi dinamiklerin daha farklı olduğunu gözlemlediğiniz oldu mu?
Herkes oyuna odaklanıyor. Birbirine çok sahip çıkan, destekleyen bir takımız. Bir yandan şöyle bir gerçek var tabii, farklı yapıda ve karakterde 20 küsur kadından oluşuyor takım. Herkesin isteği ve duygusal durumu farklı olabilir. Çok iyi yönetilmesi gerekiyor sadece.
Büyünce sizin gibi kadın futbolcu olmak isteyen, ‘milli takım kaptanlığı’ hayali kuran genç kızlara ne tavsiye edersiniz?
Hâlâ çok ciddi bir önyargı var. Pes etmesinler. Çok çalışınlar. Sevmek yetmiyor. Tutkulu olmak da bir yere kadar. Canla başla çalışmak ve emek vermek lazım.