AYŞEGÜL KASAP
@aysegul_kasap
Kalıcı yaz saati uygulamasının psikolojik ve güvenlik etkileri yanında bir de maddi boyutu var. Zaten elektrik faturalarının uçtuğu Türkiye’de kalıcı yaz saati uygulamasıyla beraber vatandaş daha da fazla elektrik tüketmek zorunda kalıyor.
Konuyu Diken’e değerlendiren Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) yönetim kurulu üyesi Olgun Sakarya, bu uygulamayla beraber elektrik tüketiminin arttığını belirterek, “Bu, üretim şirketlerine ve dağıtım şirketlerine yaradı” dedi. Sakarya ayrıca bu uygulamada ısrar edilmesinin güvenlik sorunu oluşturduğuna da dikkat çekti.

Türkiye, 8 Eylül 2016 yılında kalıcı yaz saati uygulamasına geçmişti. Danıştay, 697 sayılı yasaya göre bakanlar kurulunun böyle bir karar vermeye yetkisi olmadığının altını çizerek, 14 Eylül 2017’de kararın yürütmesini durdurmuştu. Ancak bakanlar kurulu önce 28 Ekim 2018’e kadar uygulamanın devamına karar vermiş, 3 Ekim 2018’de de kalıcı olarak yaz saati uygulamasına geçme kararı alınmıştı.
Dönemin enerji ve tabii kaynaklar bakanı Berat Albayrak uygulamaya geçerken “Ciddi tasarruf sağlayacağız” vaadinde bulunmuştu. Ancak somut veriler yaz saati uygulamasının kalıcı olmasıyla beraber elektrik tüketiminin ciddi oranda arttığını gözler önüne serdi.
Elektrik yüzde 112 zamlandı
EMO uygulamanın yürürlüğe girdiği ilk yılla bir önceki yılın verilerini karşılaştırmıştı. Buna göre Kasım 2015- Mart 2016 döneminde Türkiye’nin toplam elektrik tüketimi 111,9 milyar kilovat saatken, Kasım 2016- Mart 2017 döneminde 119 milyar kilovat saat olmuştu. Böylece kalıcı yaz saati uygulamasıyla birlikte elektrik tüketimi yüzde 6,3 artmıştı. Bunun fiyatlara yansıması da o dönemin fiyatlandırmasıyla beraber ilave 3 milyar lira olmuştu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, son üç yılda mesken abonelerinin kullandığı elektrik yüzde 122 civarında zamlandı. Üstelik fiyatlandırma kura bağlı.
Bilimsel makale: Enerji tasarrufu sağlamadı
Kalıcı yaz saati uygulamasında enerjiden tasarruf edilmediği bilimsel bir makalede de yer aldı. Akademisyen ve Dünya Bankası’nda danışman olan Sinan Küfeoğlu ve arkadaşlarının Energy Reports dergisinde yayınlanan makalesine göre, yaz saati uygulaması politikası ölçülebilir miktarda bir elektrik enerjisi tasarrufu sağlamadı.
Hem resmi veriler hem de bilimsel araştırmalar çok açık şekilde bu uygulamanın ‘israf’a neden olduğunu belirtmesine rağmen AKP iktidarı, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) hazırladığı bir raporu öne sürerek bu uygulamanın ‘tasarruf’ sağladığı konusunda ısrarcı. Ancak söz konusu rapor kamuoyundan sır gibi saklanıyor.
‘Batıda sanayi kentleri var tüketim fazla’
EMO yönetim kurulu üyesi Sakarya, bu uygulamayla beraber tüketim artışı olduğunu şöyle anlattı: “EMO’ya göre biz bunun tasarruf değil israf olduğunu başından beri söyledik. Çünkü elektrik enerji tüketimindeki ağırlık noktalarına baktığımız zaman hem nüfus yoğunluğu hem de elektrik tüketimi açısından batıdaki yoğunluk doğuya göre çok fazla. Neredeyse beşte üç oranında. İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir gibi iller sanayi kentleri. Batıda olanlar gün ışığını saat 9’lara kadar bekliyor. Dolayısıyla o saatler açısından bir tüketim artışı söz konusu.”
‘Güvenlik açısından da problem var’
Olaya sadece tüketim açısından bakmak da doğru değil: “Bu işin sosyal boyutu var. Günün o saatinde çocuklar okula gidiyor. Karanlıkta tedirgin oluyor. Güvenlik açısından problem var. Trafik güvenliği açısında sorun olabilir. O mevsimde gün ışığından sonra yavaş yavaş asfalttaki buzlanma çözülmeye başlıyor. Ama siz 7:30’da evden çıkıyor karanlıkta yoğun trafiğe giriyorsunuz. Bütün bunlar değerlendirilmeli.”
‘Üretim ve dağıtım şirketlerine yaradı’
Sakarya, “Bu işin tek karlısı enerji şirketleri diyebilir miyiz” sorusuna şöyle yanıt verdi: “Evet birazcık öyle. Neden bunu diyorum. O günleri hatırlarsanız, programın adını vermek istemiyorum, bir sabah programında köşe yazarı bir konuşmacı, bu konuyu gündeme getiriyor. Sonra sanayiciyi onu arıyor (aynı zamanda üretim şirketi sahibi) ve ‘Bunu iki de bir gündeme getirmeyin biz zaten battık çıktık. Dövizle işleri yapmaya çalışıyoruz. Dış kaynakla üretim santrallerine hayata geçirdik. Hiç olmazsa şimdi biraz tüketim artışı oldu da rahatladık’ diyor. Sanayicinin ismini vermedi ama bu konuşmayı söyledi köşe yazarı. Ne demektir bu? Dolayısıyla bu üretim şirketlerine ve dağıtım şirketlerine yaradı.”