Die Welt gazetesinin tutuklu muhabiri Deniz Yücel’in eşi Dilek Mayatürk, eşinin adil yargılanmaktan başka bir talebinin bulunmadığını söyledi.
Yücel, ‘örgüt propagandası yapmak’ ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçlamalarıyla 27 Şubat’ta tutuklanmıştı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Yücel için ‘terörist’, ‘Alman ajanı’ ve ‘ajan terörist’ ifadelerini kullanmış, Almanya’ya iadesi için, “Hiçbir surette olmayacak, ben bu makamda olduğum sürece asla” demişti.
Yücel ve Mayatürk cezaevinde evlenmişti.
‘Deniz burada, hiçbir yere gitmiyor’
Cumhuriyet’ten Hilal Köse’ye konuşan Mayatürk, eşinin manipülasyon ve asılsız suçlamalarla hedef olduğunu söyledi: “Oysa bunca sese hiç gerek yoktu. Deniz burada, hiçbir yere gitmiyor. Kendi iradesiyle ifade vermeye gittiği gibi, adil yargılanmaktan başka bir talebi de yoktur. Pekala tutuksuz yargılanabilir. Deniz hem Almanya’nın hem de Türkiye’nin kültürünü, tarihini, dilini, coğrafyasını çok iyi bilen bir gazetecidir. Bu kadar net bir gerçeği hala söylüyor olmak, kendime adımı hatırlatmak kadar absürd geliyor.”
‘Gazetecilik yapmaktan tecrit koşullarında’
Fiziken dışarıda olsa da zihnen her gün Silivri’de olduğunu belirten Mayatürk, “Eşim 110 gündür sadece gazetecilik yapmaktan tecrit koşullarında, iddianamesiz tutulurken ne kadar iyi olabilirsem o kadar iyiyim. Her gün, Deniz’le ilgili çıkan Türkçe, İngilizce, Almanca bütün haberleri, yorumları okuyorum. Bazıları çok fantastik” diye konuştu.
‘En büyük lüksü gökyüzünü tel örgüler olmadan görmek’
Yücel’in cezaevinde fiziksel ve psikolojik olarak çok güçlü olduğunu belirten Mayatürk, yine de bunun cezaevi koşullarının ağır olduğu gerçeğini değiştirmediğini söyledi.
Mayatürk şöyle devam etti: “Deniz 100 günü aşkındır tek başına diğer tutuklulardan izole, tecritte kalıyor Bu, dayatılmış bir yalnızlaştırma. Gazete, kitap okuyor. Bildiğiniz gibi haftada bir gün kapalı görüş, iki ayda bir kez açık görüş, iki haftada bir de 10 dakikalık telefon açma hakkı var Deniz’in. Sabah açılıp akşam kapanan küçük bir avlusu var, orada olabildiğince hareket halinde kalmaya çalışıyor.”
Yücel’in haftada bir kez tek başına ufak bir futbol sahası gibi bir alana çıkarıldığını söyleyen Mayatürk, “En azından spora yalnız çıkarılmasının değişeceğini ummak istiyorum yakında. En büyük lüksü haftada bir gün, bir saat orada gökyüzünü tel örgüler olmadan görmek” dedi.
Mayatürk eşine Cumhuriyet gazetesi aracılığıyla bir şiir gönderdi:
Gülün Gölgesinde
Varsın bu yaz kurak geçsin,
Sen suyum azalır sanma sakın
Ben, belki bilerek sessiz akan nehir,
Umudu ve aşkı her gün sana taşıyacağım.
Sonbaharda taşar bilsinler denizleri
Yağmur bile öyle bilsin, ne çıkar
Ben seni en kurak yazın sarısında
Aşkla taşıran nehir olacağım.
Gülün gölgesi düştü ansızın yüzüme
Ondandır tebessüme çok meyil edemem
Ama bilirim elbet gül benim,
Yokluğunda gölgesi de.
**
Yıl dönümümüze Canımdeniz…
İyi ki varsın Beyefendi’m.
Unutma, gülünden sen sorumlusun.
Unutmadım, gülümden
ben sorumluyum. Seni çok
seviyorum. Asaletinden öperim.
Ve lütfen, sigara çok içme, olur mu?
Gülün Gölgesinde