Akdeniz için ‘kahverengileşme’ uyarısında bulunan Prof. Dr. Sevim Polat, müsilajın, Akdeniz alt havzaları ve Ege’de birçok defa görüldüğünü söyledi.
Balıkçılar, bugün başlayan balık sezonunun heyecanını yaşarken uzmanlar denizdeki kirlenmeden dolayı endişeli.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum 14 Temmuz’da Marmara’daki müsilajın bittiğini söyleyerek “İlk 20 metrede artık müsilaja rastlanmıyor. Yüzme suyu alanlarında herhangi olumsuz bir sorunla karşılaşılmadı. Vatandaşlarımız rahatlıkla denize girebilirler, balık yiyebilirler” demişti. Hatta bakan, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile beraber kameralar önünde Marmara Denizi’nden yakalanmış sardalya yemişti.
Ancak yüzeyden temizlenen müsilajın etkisi denizlerde devam ediyor.
Müsilajla mücadele çalışmalarını yürütmek üzere kurulan Marmara Denizi Bilim ve Teknik Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sevim Polat’tan Akdeniz için ‘kahverengileşiyor’ uyarısı geldi.
Milliyet’ten Önder Yılmaz’ın haberine göre Polat, TBMM Müsilaj Komisyonu’nda, Marmara’da önemli bir çevre problemi haline gelen müsilajın, Akdeniz alt havzaları ve Ege’de birçok defa görüldüğünü söyledi. Bazı makroalg türlerinin de Akdeniz’de müsilaja yol açtığının rapor edildiğine işaret eden profesör, “Örneğin, Tiren Denizi’nde görülen müsilajın kahverengi alglerden acinetospora crinita tarafından oluşturulduğu belirlenmiş. Bu tür bizim denizlerimizde de dağılım gösteriyor” dedi. Polat, makroalglerin müsilaj oluşumunda rol oynamasının önemine dikkati çekti.
‘Koylar kirleniyor’
Akdeniz’de Türkiye kıyılarında henüz müsilaj olayı görünmediğini kaydeden Polat, Mersin ve İskenderun körfez bölgesine dikkati çekti. Polat, şöyle devam etti: “Aşırı alg artışları ve ötrofikasyon (plankton ve alg varlığının aşırı şekilde çoğalması) riski açısından Akdeniz kıyılarında bazı dikkat çekici gelişmeler var. Besin elementleri, verimliliği düşük olan bir deniz Akdeniz. Ancak ülkemizde Mersin Körfezi ve yarı kapalı konumdaki İskenderun iç körfez sularında son yıllarda ötrofiye eğilim özelliklerinin gözlenmeye başlandığını biliyoruz. İskenderun ve Mersin Körfezinde yoğun sanayi baskısı, her iki körfez çevresinde büyük limanların bulunması ve yoğun tarımsal faaliyetler nedeniyle organik yük artıp, su kaynakları kirleniyor. Antalya çevresinde de benzer şekilde özellikle yarı kapalı küçük körfez ve koylarda kirlilik riskinin ortaya çıktığını biliyoruz.”
Toksin tehlikesi
Pnofesör, Akdeniz’deki alg artışları ekseninde, toksin salgılama potansiyeli olan diyatomlardan (tatlı, acı veya tuzlu sularda yaşayan kabuklu ve hareketli, mikroskobik tek hücreli alg/yosun türlerinin genel adı) ‘pseudonitzschia‘ türünün Türkiye kıyılarında yoğun artış gösterdiğini belirtti.
Polat, “Litrede 200-300 bin sınırına dayandığı oluyor. Yine dinoflagellatlardan Heterocapsa, pygmaea bu da yine potansiyel toksin üreticisi bir tür, Mersin Körfezi’nde zaman zaman yoğun artışlar gösterdiğini biliyoruz” dedi. Toksin salgılayan türler artığında çok yıkıcı etkilerin ortaya çıkacağına dikkat çeken Polat, kitlesel balık ölümleri, insanlarda zehirlenme gibi ciddi etkiler olabileceğini dile getirdi.
Litrede 1 milyar hücre
Masmavi Akdeniz’in kahverengileştiğini dile getiren profesör, kısa süre önce Adana’da yaşanan olayı örnek vererek şunları kaydetti: “Doğu Akdeniz kıyılarında suyun renklenmesine, kahverengileşmesine hiç alışık değiliz, su genellikle masmavidir, ama en son 2021 Mart ayında, Adana Karataş kıyılarında denizde yoğun renklenme gözlemledik. Geniş bir alanın koyu kahverengi bir renge büründüğünü gördük. Önce gemi kaynaklı kirlilik, petrol ve kimyasal kirlilik tahminlerinde bulunuldu. Akyatan Lagünü’nün etkilenmemesi için girişi kapatıldı. Daha sonra yaptığımız incelemede neredeyse siyah renkte bir su olduğunu, litrede bir milyarın üzerinde hücreye ulaştığını gördük. Mikroskop altında incelediğimizde bunun ‘asterionellopsis glacialis’ isimli bir diyatom türü olduğunu anladık, yüzde 12 yağ içeriyor, neyse ki toksik bir tür değil, o teselli edici tarafı.”
‘Lagünler bozuluyor’
Polat, Yumurtalık, Ağyatan, Akyatan ve Tuzla Lagünlerinde kirlilik ve kararma oranının artması tehlikesine işaret etti: “Çalışmalarda, tüm lagünlerde ekolojik dengenin bozulduğu ve lagünlerin ekolojik işlevlerini kaybetmeye başladığı belirtiliyor. Akyatan ve Tuzla göllerinde çok kirli su sınıfına yani kalite olarak 4’üncü sınıfa girecek ölçüde organik madde ve amonyum azotu kirliliği tespit edilmiş. Lagün çok sığlaşmış durumda, derinliği 2 metreye yakınken bugün 0,5 metre civarında her yerini neredeyse yürüyerek dolaşıyorsunuz lagünün.”