Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi’nin daha soğuyamadığını ve müsilaj tehlikesinin yeniden kapıda olduğunu ifade etti.
Marmara Denizi’nde dip yapısının yüzeye vurmasıyla ortaya çıkan müsilaj sorunu aylardır gündemde.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum 14 Temmuz’da Marmara’daki müsilajın bittiğini söyleyerek, “İlk 20 metrede artık müsilaja rastlanmıyor. Yüzme suyu alanlarında herhangi olumsuz bir sorunla karşılaşılmadı. Vatandaşlarımız rahatlıkla denize girebilirler, balık yiyebilirler” demişti. Hatta bakan, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile kameralar önünde Marmara Denizi’nden yakalanmış sardalya yemişti.
Kurum daha sonra yine “Temizledik ve kurtulduk” dese de uzmanlara göre yüzeyden temizlenen müsilajın etkisi denizlerde devam ediyor.
İHA’ya konuşan Sarı, müsilaj yoğunluğunun denizin yüzeyinden sekiz metre derinliğe kadar olan kısımda hafiflediğini, ancak sekiz metre ile 22 metre arasında, yani denizin derinlerinde aşırı alg çoğalması olduğunu belirtti.
‘Şartlarda değişiklik yok’
Marmara Denizi’nde müsilaj tehlikesinin yeniden kapıyı çalabileceği kasım ayı için uyarılarda bulunan Sarı şunları söyledi: “Müsilaj birden bire ortaya çıkmıyor. Biz müsilajı deniz yüzeyine çıktığı nisan ayında fark ettik. Halbuki 2020 yılının kasım ayından bu yana denizde müsilaj vardı zaten. Bu nedenle geçmiş yıllardaki tecrübeleri de dikkate alarak diyoruz ki, kasım ayında yeni bir müsilaj oluşma ihtimali çok yüksek. Zira nedenlerini ortadan kaldırmadık. Müsilaja neden olan şartlarda bir değişiklik yok. Nedenler değişmeden sonuç neden değişsin. Yaptığımız incelemeler ne yazık ki şunu gösteriyor. Şu anda yoğun bir alg çoğalması var. Su kolonunda 8 metreden itibaren başlayan 22 metreye kadar devam eden, görüşün çok az, alg çoğalmasının çok yüksek olduğu bir alan var. Henüz müsilaj yok çok şükür. Ama müsilaj oluşmadan önce algler çoğalıyorlar ve ondan sonra müsilaj salgılanmaya başlıyor. Bundan kaygı duymaya devam ediyoruz. Umarız ki, önümüzdeki dönemde müsilaja neden olan üçlü tetikleyici dediğimiz küresel iklim değişikliğine bağlı sıcaklık artışı, kirlilik ve durağan deniz şartlarından en az birisi devreye girer, yani kırılır ve böylece müsilaj oluşumu engellenmiş olur. Aksi halde yeniden müsilajla karşılaşma durumumuz çok yüksek”.
‘Bakanlık çekimser davranıyor’
Sarı, müsilaj sorununun ortaya çıktığı ilk günlerden bu yana vatandaşların kafasındaki en önemli soru işaretlerinden biri olan, “Marmara Denizi’nden çıkan balık yenebilir mi” sorusunu şu yanıtı verdi: “Balık tüketimiyle ilgili olarak yetkili organ Tarım ve Orman Bakanlığı. Bu bakanlığın altında Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü var, Gıda Kontrolü Genel Müdürlüğü var. Bu otoritelerin sürekli olarak vatandaşı aydınlatıcı bilgiler vermesi gerekiyor. Şu anda neden bu kadar çekimser davranıyorlar anlamış değilim. Bu soruların muhatabı akademisyenler değil, bu otoritelerdir. Bizim düşüncemiz şu. Müsilaj doğal bir madde. Zehirli, zararlı bir madde değil. Tarım Bakanlığı’nın birimleri sürekli olarak Marmara Denizi’nin çevresinde analizler yapıyorlar. Eğer balık tüketimi zararlı görülürse emin olun ki, derhal açıklama yapacaklardır. Eğer açıklama yapılmıyorsa normal şartlarda balık tüketirken biz neye dikkat ediyorsak aynı özeni göstererek balık tüketmeye devam etmemiz lazım.”
‘Marmara Denizi ümit ederiz ki soğusun’
Müsilajı oluşturan üç tetikleyiciden biri olan küresel iklim değişikliğine bağlı sıcaklık artışı ve ortadan kalkmayan diğer etkenler nedeniyle Marmara Denizi’nin halen soğuyamadığına dikkati çeken Sarı, son olarak şunları söyledi: “Şu andaki gidişat Marmara Denizi’nin soğuyamadığı yönünde. Uzun yılların ortalaması alındığında sıcaklık 1,5 derece daha yüksek. Önümüzdeki aylar ümit ederiz ki böyle olmasın. Marmara Denizi ümit ederiz ki soğusun. Marmara Denizi soğursa hem Karadeniz’den gelecek olan bir balık göçü gerçekleşir ve balıkçılık daha verimli hale gelir hem de müsilaja etken olan üç tetikleyiciden biri devre dışı kalmış olur. Gidişat pek onu göstermiyor. Üzgünüm”.