CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararını ‘darbe’ olarak niteleyip halkı bu ‘kalkışma’yı bastırmaya davet etti.
AYM hükümlü milletvekili Can Atalay’ın tahliye edilmesi yönünde karar almıştı. Yerel mahkeme, kararın gereğini yapmak yerine topu Yargıtay’a atmıştı. Yargıtay’sa karara uyulmamasına, Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine ve tahliyesi yönünde oy veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına hükmetmişti.
Kararı ‘kalkışma girişimi’ olarak yorumlayan CHP lideri Özel, Meclis’teki grubunu olağanüstü kapalı toplantıya çağırmıştı.
Özel’in toplantı sonrası konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
‘Kriz, MHP-AK Parti krizi’
*Görünen odur ki filler tepişirken çimenler ezilmektedir. Ama Anayasa Mahkemesi’yle Yargıtay’ın tepişip Can Atalay’ın haklarının ezilmesinin çok ötesindedir. Tepişen, aralarında çatışan cumhur ittifakının bizatihi kendisidir. Kriz, cumhur ittifakının krizidir. Kriz, MHP-AK Parti krizidir. AK Parti içindeki kliklerin çatışma krizidir. AK Parti’nin ve cumhur ittifakının bir bileşeninin desteklediği, şımarttığı birilerinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir yargı krizine, bir devlet krizine sokacağı ciddi bir krizdir. Ve buna el koymak direnmek gerekmektedir.
‘Kim direnirse arkasında CHP’yi bulacaktır’
*Halkı bu kalkışmayı bastırma davet ediyoruz. 15 Temmuz akşamı bu Meclis kapalıydı. O cuma gecesi jetler uçarken, ne istedilerse verdikleri, bir dediklerini iki etmedikleri kişiler, 2010 anayasa değişikliğiyle devlette, yargıda, orduda kurdukları hakimiyetle bu milletin üzerine tank sürerken biz Meclis başkanını arayıp “Bu darbe girişimi sadece hükümete karşı değil, millete karşıdır, Meclis’i açın” dedik. Meclis kürsüsünde konuşma yapmış, “Vakit anayasaya sahip çıkma vaktidir” diyen 15 milletvekilinden bir tanesiyim. Şimdi şunu söylüyorum, bu darbeye kim direnirse arkasında CHP’yi bulacaktır.
Ne olmuştu?
25 Ekim’de AYM Gezi Parkı davasından 18 yıl hapse mahkûm edilen avukat Can Atalay Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay milletvekili seçildi. Yargı ve yasama adım atmayınca Atalay, AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. AYM de Atalay’ın ‘seçilme ve siyasi faaliyette bulunma’ ve ‘kişi hürriyeti ve güvenliği’ hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Yüksek mahkeme ayrıca ihlalin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına, yargılamada durma kararı verilmesine ve hükmün infazının durdurularak Atalay’ın tahliye edilmesine karar verdi.
AYM kararı, 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne 27 Ekim’de ulaştı, kararı uygulaması beklenen mahkeme topu Yargıtay’a attı. İhlalin Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’nin kararından kaynaklandığı savunuldu, gereğini aynı dairenin yapması gerektiği belirtildi.
Yargıtay başsavcılığı Atalay’ın ‘yasama dokunulmazlığı’ndan yararlanamayacağını savunmuş, gerekçe olarak Atalay hakkındaki soruşturma ve yargılamanın milletvekili seçilmesinden önce başlamasını gösterdi.
Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi tahliye talebinin reddine, Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi için kararın TBMM’ye gönderilmesine, dahası ‘anayasa hükümlerini ihlal ettiği’ gerekçesiyle tahliye yönünde oy kullanan AYM üyeleri hakkında Yargıtay başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti.