Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen Osman Kavala, Yargıtay başsavcılığının Gezi Parkı davası tebliğnamesinin ‘vahim iftiralar içerdiğini, hukuk ilkelerinin daha açık bir biçimde çiğnendiğini’ söyledi.
Yargıtay başsavcılığı, 7 Temmuz’da Gezi Parkı davasında verilen mahkumiyet hükümleriyle ilgili görüşünü açıkladı. Tebliğnamede, sivil toplum ve insan hakları aktivisti işadamı Osman Kavala’ya verilen müebbet hapis cezasıyla Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden ve Hakan Altınay’a 18’er yıl hapis cezasının onanması istenmişti. Mücella Yapıcı hakkında ‘kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden’ mahkumiyetin bozulması talep edilmişti.
Osman Kavala, Silivri Cezaevi’nden tebliğnamedeki iddialarla ilgili yazılı bir açıklama yaptı:
“Yargıtay başsavcılığının hazırlamış olduğu tebliğname daha vahim iftiralar içermektedir, hukuk ilkeleri daha açık bir biçimde çiğnenmiştir. Savcılığa göre, suç işlendiğine dair delil yokluğunda dahi, mahkeme, kişinin suç işleme niyeti taşıdığına kanaat getirip mahkumiyet kararı verebilir. AİHM ilke ve kararlarına da tamamen aykırı olan, ceza hukukunda niyet okuma anlayışının, Yargıtay düzeyinde ifade bulması ülkemiz için tehlikeli bir gelişmedir.”
Neden hapiste?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Gezi eylemlerinden itibaren ‘Türkiye’nin Soros’u’ diye hedef gösterdiği Osman Kavala, 11 Temmuz 2023 itibariyle 2079 gündür hapiste.
Kavala, 18 Ekim 2017’de Gaziantep’te gözaltına alınıp İstanbul’a götürüldü. Soruşturmanın gizli olduğu gerekçesiyle gözaltı gerekçesi ilk anda öğrenilemedi.
Kavala, 1 Kasım’da tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Tutuklamaya iki gerekçe gösterildi: Gezi eylemleri bağlamında ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ ve 15 Temmuz darbe girişimi bağlamında ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs.’
Yargılama aşamasında dosya ikiye ayrıldı. Gezi eylemlerine ilişkin iddianame, 19 Şubat 2019’da hazırlandı. Haziran 2019’da başlayan yargılama aşamasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 10 Aralık 2019’da Kavala’nın derhal salıverilmesi yönünde karar verdi.
‘Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla yürütülen davada 18 Şubat 2020’deki yedi sanıkla birlikte Kavala’nın da beraat ve tahliyesine karar verildi.
Ancak hemen ardından İstanbul başsavcılığı Kavala hakkında darbe girişimi bağlamında ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla yürütülen davada gözaltı kararı bulunduğunu duyurdu. Tahliyesi beklenen işadamı gözaltına alındı. Oysa Kavala için Ekim 2019’da bu soruşturmada tahliye kararı verilmişti. Buna rağmen Kavala 19 Şubat 2020’de yeniden tutuklandı. Kavala 9 Mart’ta 2020’de de aynı dava kapsamında bu kez ‘siyasal veya askeri casusluk’ suçlamasıyla tutuklandı.
AYM’ye başvuru
Kavala haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle 4 Mayıs 2020’de Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. Başvuru 15 üyeli mahkeme tarafından 29 Aralık 2020’de yediye karşı sekiz oyla reddedildi.
25 Ocak 2021’de AİHM’in bağlı bulunduğu Avrupa Konseyi, ‘Kavala’nın serbest kalması rica değil, bağlayıcı hukukun gereği’ diye Türkiye’ye hatırlatmada bulundu.
5 Şubat’ta İstanbul 36’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde Kavala’nın ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ ve ‘siyasi ve askeri casusluk’ suçlarından yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü. Kavala, tahliye edilmemesinin daha ağır bir hak ihlaline yol açacağını söyledi. Mahkeme, tutukluluğun devamına karar verdi.
21 Mayıs’ta Gezi Parkı eylemlerinin üçüncü kez yargılandığı davada Kavala’nın oy çokluğuyla tutukluluk halinin devamına karar verildi. Başkan, karara şerh koyduğunu açıkladı.
8 Ekim’de Kavala dahil 16 hak savunucusu ve Beşiktaş futbol takımı taraftar grubu çArşı’nın 35 üyesi ilk defa birlikte hakim karşısına çıktı. Duruşma sonucunda mahkeme, oy çokluğuyla Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Başkan şerh koydu
23 Mart’ta AYM’nin gerekçeli kararı açıklandı. Karşı oy verip şerh düşen yedi üye arasında başkan Zühtü Arslan’ın da bulunduğu görüldü.
İhlal prosedürü
3 Aralık 2021’de Avrupa Konseyi, AİHM ihlal kararına rağmen Kavala’yı serbest bırakmayan Türkiye’ye karşı yaptırım prosedürü kararını hatırlatarak 19 Ocak 2022’ye kadar görüşünü iletmesi için süre verdi.
Kavala 17 Ocak’taki duruşmada de yine tahliye edilmedi.
Türkiye AİHM’e şu yanı gönderdi: “Kavala’nın yargılanması AİHM kararının alındığı davadan değil, farklı bir davadan sürmektedir.”
Bunun üzerine Avrupa Konseyi’nin siyasi organı bakanlar komitesi, 2 Şubat’taki toplantıda Kavala’nın AİHM kararına rağmen serbest bırakılmaması nedeniyle Türkiye aleyhine aralık başında başlattığı ‘ihlal prosedürü’nün ikinci aşamasını oylamaya sundu. Oturumda dosyanın AİHM’e havale edilmesine dair ara karar oy çokluğuyla kabul edildi.
Erdoğan: Bizi çok ilgilendirmiyor
Erdoğan, 3 Şubat’ta bu kararı şöyle eleştirdi: “AİHM ne demiş, Avrupa Konseyi bu konuda ne demiş; bu da bizi çok ilgilendirmiyor. Biz kendi mahkemelerimize saygı duyulmasını bekliyoruz. Bu saygıyı duymayanlara da kusura bakmasınlar bizim saygımız olmayacaktır.”
Kavala’nın 1574 gündür tutuklu bulunduğu Gezi/çArşı davasının beşinci duruşması 21 Şubat’ta görüldü. Mahkeme, Kavala’nın tutukluluk halinin devamına, dosyalarına ayrılmasına karar verdi.
23 Şubat’ta AİHM, Türkiye’ye yönelik ihlal sürecini görüşmek üzere, taraflara görüşlerini sunması için 19 Nisan’a kadar süre verdi.
Kavala 21 Mart’ta tekrar hakim karşısına çıktı. Mahkeme, tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Hükmün açıklanması beklenen 22 Nisan’daki duruşmada da karar çıkmadı.
Ağırlaştırılmış müebbet
İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Nisan’daki karar duruşmasında Kavala’ya ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ten ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi. Mahkeme heyetinden bir üye hakim karara karşı oy kullandı.
Duruşmada Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi hakkında da 18’er yıl hapis cezası ve tutuklama kararı verildi.
28 Aralık 2022’de istinaf başvurusunu değerlendiren İstanbul bölge adliye mahkemesi, Kavala ve ve diğer sanıkların cezalarını ‘hukuka uygun’ buldu.
Yargıtay’dan Gezi tebliğnamesi: Mücella Yapıcı dışındakilere onama talep edildi