• ROTA
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Mine Hanım’ın babası, ‘Proleter şoför’ Ahmet Yalkın Özerden’in ardından

29/05/2022 11:17


MURAT SEVİNÇ

Ahmet Yalkın Özerden’in güzel anısına…

Dün, 28 Mayıs Cumartesi günü öğlen vakti, Erenköy Galip Paşa Camii’nden bir cenaze kalktı. ‘Proleter şoför’ lakaplı, Ahmet Yalkın Özerden’in cenazesi. Sevenleri, yakınları, eşi, çocukları ve bir de jandarma vardı. Proleter Ahmet Bey’in kızı, belgeselci Mine Özerden, geçen ay yargılandığı Gezi davasında, malum, 18 yıla mahkûm edilerek tutuklanmıştı. Ne yapmıştı da hüküm giymişti Mine Hanım derseniz, artık bu satırların yazarında- böyle sorulara yanıt verecek takat kalmadı, affedin. Hiç kimseye bir şey anlatmaya, dil dökmeye gerek yok nicedir, anlayanlar anlıyor; başkalarının yok yere çektiği çileden zevk alanlar, insanların acısını mutlulukla seyredenler için sarf edilecek her söze ise, çok yazık. Onlar, öyle insanlar olmakla cezalandırılmışlar ve medenî dilin hiçbir sözcüğü derilerine işlemiyor.


Mine Hanım annesine ve sevdiklerine, jandarma eşliğinde sarıldı, selamladı. Eh iyi insan olmanın, memleketin canlısına, toprağına, kültürüne sahip çıkmanın bir bedeli olacak tabii, oldu, olur buralarda; birinin anasını gömüldüğü mezardan çıkarırlar, diğeri babasını elleri kelepçeli uğurlar, Mine Hanım da kollarına girmiş iki kadın jandarmayla birlikte, cami avlusunda taziyeleri kabul ediyordu. Biliyorum ‘prosedür’ denilecek şimdi, öyle mi, onca güvenlik gücü şart mıdır, bir de güzel kardeşim, prosedürse prosedür, insana yas tutması için olsun fırsat tanımayan bir düzenin hoyratlığına saygı duymak da, yasa gereği midir!

Kimdir, 1937 doğumlu proleter Ahmet Bey; tanışıklığım yoktu doğrusu, fakat lakabını öğrenip zamanında Yaşar Kemal ile gerçekleştirdiği söyleşiyi işitince, 1967 tarihli Ant Dergisi’ni aradım. Baktım ki Bianet o söyleşiyi olduğu gibi yayınlamış, sağolsunlar, ben de bu yazıda kısaca özetleyip anmak istiyorum kendisini. Aslını okumak isteyenler için burada. Söyleşi, YKY’den yayınlanan ‘Bir Bulut Kaynıyor’ kitabı içinde bulunabilir ve ayrıca Özerden çiftinin macerası, Zafer Aydın’ın ‘İşçilerin Haziranı’ başlıklı eserinde de anlatılıyor. (Ayrıntı, 2020)

Nefis bir hikâye ve belli ki çok hoş bir insanla karşı karşıyayız. Yalnızca Türkiye, Türkiye sağı ve devleti, onca insana hayatı zindan eden anti-komünizm melaneti yok söyleşide, biri söyleşiyi yapan diğeri konuşan iki güzel insan var karşımızda.

Yaşar Kemal, önce proletarya teriminin sözlük anlamlarını açıklayıp ardından söyleşiyi yapmasına neden olan gazete haberini aktarıyor. Bir minibüs şoförünün aracının üzerinde plastik harflerle ‘proleter’ yazdığı için başına gelmeyen kalmamış. Koskoca devlet, üzerinde proleter sözcüğü yer alan bir dolmuşu gözden kaçırır mı hiç, polisler gelip bulmuş Ahmet Bey’i, Kadıköy’e karakola götürmüşler, yazının nedeninin açıklamış, “Herkes aracının üzerine bir şeyler yazıyordu, ben de bunu uygun gördüm” demiş ve tüm ısrarlara rağmen minibüsün üzerinde yazıyı silmeyi reddetmiş. Külyutmaz emniyet, siyasi şubeyle temasa geçmiş, savcılığa başvurulmuş, vesaire.

Yaşar Kemal haberi okuyunca çok sinirlenmiş tabii: “Böyle bir rezalet İran’da olmaz, Turan’da olmaz, Afganistan’da olmaz, Afrika’da olmaz, Habeşistan’da olmaz. Hiçbir yerde olmaz. Ama Türkiye’de olur. Çünkü Türkiye’de, Türkiye’de oturan burjuvalar hüküm sürer, ‘Proleter’ sözcüğünü yasak ederler. Kimseler yasak etmez bu sözcüğü şu yeryüzü yuvarlağında, şu iki buçuk milyar insan yaşayan yeryüzü yuvarlağında, proleter sözcüğünü yasaklamak kimsenin aklına gelmez. Ne demek yasaklamak, ne demek böyle olaylar… Ne demek, ne demek… İnsan düşündükçe çıldırıyor.”

Yaşar Kemal, inatçı, proleteri silmektense “Gerekirse cezamı çekerim” diyebilen delikanlı şoförü merak etmiş, araştırmış, bulmuş ve Bostancı’daki evine gitmiş. Yaşar Kemal, Ahmet Bey’i, evini ve ailesini şu sözcüklerle tanımlıyor:

“Hoş geldiniz, dedi. Güleç yüzlü, uzun boylu, azıcık saçları dökülmüş bir genç adam. Çok tatlı, candan, insanı şöyle sevgiyle candan kavrayan bir gülüşü var. Böylesi güzel gülen insanlara insanoğlu çok güvenir. Böyle insanları, böyle candan insanları insanlar çok severler… Kapıyı karısı açtı. Gencecik bir taze. Bir apartmanın ikinci katında oturuyorlar. Evi yeni döşemişler belli. Yeni ve gönülden döşemişler. Güler yüzlerini, sadeliklerini, çocuksuluklarını, candanlıklarını katmışlar her bir eşyalarına. Salonun pencereye yakın yerinde koyu mavi çok güzel bir kanepe ve iki koltuk. Bir güzelce halı. Salonun öteki yanında yemek masası, bir kitaplık. İnce ve zevkli. Masanın üstünde çiçekler. Karşıda bir televizyon. Sonra bir güzel radyo. Bir teyp makinası. Şu Türkiye’de hiçbir burjuva evinde böyle ince, böyle güzel bir zevk görmedim.”

Bu güzel, zarif ve mütevazi evde, kendilerini anlatmalarını isteyince, önce, “Maceramı anlatmaya değmez, Üsküdarlıyım. İşte maceram bu kadar” yanıtını veriyor Ahmet Bey, ancak Yaşar Kemal bir romancı sıfatıyla anlatmasını talep edince, Ahmet Bey belli ki yine mahcubiyetle; zor geçen çocukluğundan, küçük yaşta yitirdiği ana babasından, genç yaşta öğrendiği şoförlük ve tamir bilgisinden, eşi Halide ile tanışmasından ve yaşamlarını kökten değiştiren Almanya’daki işçilik yıllarından söz ediyor.

Proletaryayı da orada öğrenmiş. Şu güzelim cümleleri aktarmazsam olmaz:

“Kim olduğumu orada öğrendim. Proleter olduğumu orada öğrendim. Çok okudum. Kendimi orada öğrendim. İnsan olduğumu, hem de proletaryadan bir insan olduğumu orada öğrendim. O kapitalist memlekette her kitap var. Her bir şeyi istediğin gibi tartışırsın. Alamancayı çabuk öğrendim ve çok okudum.”

Devamında:

“Ben bu kelimeyi çok severim. Kelimeyi değil de anlamını çok severim. Ben proletaryadan bir kişiyim. Ve proletarya insan soyunun en namuslu, en sıcak, en insan sınıfıdır. Kimseyi sömürmez, kimseye hükmetmez, kimseyi ezmez. Dünyayı yaratan proletaryanın elleridir. Proletaryanın elleri olmasa dünya olmazdı. Ben proletarya hayranıyım. Şu dünyada yapılmış güzel olan, faydalı olan ne varsa proletaryanın güzel ellerinin eseridir.”

Sonrasında başına gelmeyen kalmamış tahmin edersiniz, ‘tahmin edersiniz’ diyorum, zira bizim memlekette bazı konularda pek bir şey değişmemiş gibi, dememin bir nedeni bu satırlarda saklı. Anti-komünizm histerisinin tüm olağan sonuçları, proleter sözcüğünün Rusça olmadığını kanıtlamaya çalışmasına da neden olan akıl dışı ithamlar, Komünizmle Mücadele Derneği Başkanı olduğunu söyleyen bir yarım akıllının saldırı ve hedef göstermesi, minibüs şoförü meslektaşlarının tahrik edilip tavır almaları, ihbarlar, linç girişimleri vs. Görüldüğü üzere, hiçbiri çok uzak görünmüyor 2022’de bu satırların okuruna.
Yaşar Kemal, onu rahat bırakmayacaklarını söyleyip uyardığında, şu yanıtı vermiş Ahmet Bey: “Yapsınlar, dedi. ‘Proleteri’ ben kazandım. Alnımın teridir bu. Borcu da var ama… Gene kazanırım.”

Ahmet Yalkın Bey, ‘proleter şoför,’ 27 Mayıs’ta vefat etti. Eşi Halide Hanım’a kızları Mine ve Deniz Hanımlara başsağlığı, sabır dilerim. Babasının cenazesine jandarma nezaretinde katılabilen Mine Hanım’a sıkıca sarılıyorum.

Muhterem Ahmet Yalkın Özerden’e Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın…

Filed Under: Agora, Vitrin-mobil

Tüm yazılar: Murat Sevinç

SON HABERLER

Biden’dan Yüksek Mahkeme’nin kürtaj kararına tepki: Bizi 150 yıl geriye götürdü

ABD Başkanı Joe Biden, Yüksek Mahkemenin kürtajı anayasal hak olmaktan … Devamı...

Mehmet Cengiz’i eleştiren Erkan Baş’a tazminat cezası: ‘5 kuruş vermeyeceğim’

TİP Genel Başkanı Erkan Baş'a, iktidardan aldıkları ihalelerle dünyada … Devamı...

Bakan Kirişçi: Marmaris’te 4 bin 500 hektar alan yandı diyebiliriz

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci Muğla'nın Marmaris ilçesindeki yangında … Devamı...

Peker’den Mehmet Ağar hakkında yeni iddialar

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, eski İçişleri bakanı Mehmet Ağar … Devamı...

TÜİK ölüm istatistiklerini yine açıklamadı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), geçen sene olduğu gibi bu yıl da ölüm … Devamı...

İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası komitesi: Devlete ‘Sokakları terk etmiyoruz’ diyoruz

30'uncu İstanbuLGBTİ+ Onur Haftası ve Yürüyüş Komitesi bütün yasak ve … Devamı...

Ekonomistler BDDK kararını yorumladı: ‘Kısmi sermaye kontrollerine iyice geçildi’

Ekonomistler, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) TL ticari … Devamı...

Erzincan İliç’te altın madeninin patlayan siyanür borusu Fırat Nehri’ne aktı

Erzincan İliç’te Kanada ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold altın … Devamı...

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçen hatırlattı: LGBTİ+ hakları insan haklarıdır

Onur Yürüyüşü etkinliklerini tehdit edenleri ve yasaklayan mercileri … Devamı...

İzmir Valiliği’nden üç günlük Onur Haftası yasağı

İzmir Valiliği, 26 Haziran pazar günü LGBTİ+ Onur Haftası kapsamında tüm … Devamı...

Yazarlara Türkçe öğretecek okur aranıyor
Meme implantı patlayan kadın dava açtı

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1697 gündür hapiste

YAZARLAR

Fahrettinverse’e hoş geldiniz!

Dağhan Irak

İktidarın HDP politikası: Havuç ve sopa

İhsan Dağı

İkinci Volcker, Üçüncü Abdülhamid

Bahadır Kaynak

Medeniyet kaybından daha acısı var mı?

Murat Sevinç

Mutsuzluk salgınından nasıl korunabiliriz?

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Peki bir emniyet mensubu milletvekilini itip kakabilir mi?

Murat Sevinç

AKP’nin oyun planının deşifresi

İhsan Dağı

GÜNÜN 11’İ

Dilek Güngör: Suudi Arabistan Türkiye’ye üç teklifte bulundu

Esfender Korkmaz: Kriz paniğe dönüştü

Yılmaz Özdil: Yangın uçağı diye zirai ilaçlama uçakları kiraladıkları ortaya çıktı

Murat Muratoğlu: Yüzde 14 helal, yüzde 15 haram faiz

Yalçın Karatepe: Görülen o ki ortada para mara yok

Yusuf Karadaş: HTŞ’nin harekete geçirilmesinin arkasında hangi hesaplar var?

Ahmet Taşgetiren: Ümüğümüzün sıkıldığının resmi

Barış Pehlivan: İlk kararnamede teşkilatın ilanını göreceğiz

Sevilay Yılman: ‘Fuhuşa teşvik’ amacına hizmet eden bir propaganda yapılmıştır

Taha Akyol: Prens hazretleri Türkiye’ye dolar sağlasa iyi olmaz mı?

Ussal Şahbaz: Yabancıya konut satışını yasaklamak için Erdoğan’ın bir imzası yetiyor

Sarah Jessica Parker: Saçlarımdaki beyazlar ‘cesaretimi’ değil ‘rahatlığımı’ gösterir

Annesiz kalan Arap tavşanı yavruları koruma altında: Özel sıvılardan sonra katı yiyeceklerle besleniyorlar

Okul binasının yıkımı sırasında tarihi hamam kalıntıları gün ışığına çıktı

TikTok’un ‘bir numarası’ değişti

Mahkemeden, ölen karısıyla dondurma kararı aldıkları embriyoyu kullanması için izin: Taşıyıcı anne doğuracak

Kent merkezindeki evin altında İnkalardan kalma mezar bulundu

Yavru yaban keçisi emin ellerde

Denizli’de 8 milyon yıllık hayvan fosili bulundu

Erkek yılanı kullanarak eyaletin en ağır dişi Burma pitonunu yakaladılar

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • E-mail
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi