MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan, AKP ve MHP’nin anlaşmasıyla sonuçlanan ‘başkanlık sistemi’ni içeren anayasa değişikliğiyle ilgili, “MHP; AKP’nin değil, sistemin nefesini açmak için devreye girmiştir” dedi.

Fotoğraf: DHA
Yıldırım ile Çankaya Köşkü’nde geeçen ay iki kez görüşen Devlet Bahçeli, ikinci görüşmenin ardından, “Başbakanın anayasayla ilgili düşüncesi makul. Olumlu geçen görüşme güzel gelişmelere vesile olacak” demişti.
Bahçeli’nin yaklaşımını değerlendiren Yıldırım ise şöyle konuşmuştu: “MHP’yle beraber anayasa değişikliğini yapacağız ve başkanlık sistemini hayata geçireceğiz.”
16 Kasım’daysa AKP’nin, başkanlık sistemini de içeren anayasa paketi MHP’ye gönderilmişti. Buna göre sistemin adı ‘cumhurbaşkanlığı’ olacak, cumhurbaşkanının iki yardımcısı olacak, bakanlar da dışarıdan atanacaktı.
‘Başkanlık sistemi’ni de içeren anayasa değişikliğine ilişkin nihai görüşmeyi 1 Aralık’ta gerçekleştiren Yıldırım ve Bahçeli, mutabık kaldıklarını ve teklifin haftaya Meclis’e geleceğini söylemişti.
‘MHP, sistemin nefesini açmak için devreye girdi’
Adan, 2014 yılında cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilmesi sonrasında oluşan erkler belirsizliği ve karmaşanın siyasi kriz ve tıkanıklıklara yol açtığını savunarak rejimin ve anayasanın ‘yamalı bohça’ya döndüğünü söyledi.

Fotoğraf: DHA
Adan şöyle devam etti: “Sistemin revizyondan geçirilmesi, her şeyin yeniden tarif edilmesi ve her erkin sınırlarının yeniden tespit ihtiyacı hâsıl olmuştur. Parlamenter sistemin revizyonu gerekir derken kastettiğimiz bu gerçekliktir. Sigara tiryakisi gibi hukuksuzluk bağımlısı hâline gelen parlamenter sistem; sağlığına kavuşturulmalı, akciğerleri temizlenmelidir. O halde siyasi tıkanıklığın giderilmesi ve cumhurbaşkanlığı makamı ile ve iktidarın çözüme sevk edilmesi için zorlayıcı bir demokratik siyasi dalga yaratılmalıdır. MHP bunun için harekete geçmiştir.”
MHP’nin ‘rejimin işlerlik kazanması adına nefes açıcı bir siyasi aktör’ olduğunu söyleyen Adan sözlerini şöyle bitirdi: “MHP; AKP’nin değil, sistemin nefesini açmak için devreye girmiştir. Bunun yolu, parlamentoyu çalıştırmaktan geçmektedir. Hiçbir güç Meclis’in veya doğrudan milletin izhar ettiği iradeye direnemez ve böylece Türkiye’yi tehlikeye sokan fiilî durum son bulur. O bakımdan, meseleyi Meclis gündemine getirmekten veya halka gitmekten korkmamalıdır.”