Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’na bağlı memurlar zamları belirleyen enflasyon oranı nedeniyle Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) önünde mum yaktı: “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.”
TÜİK’e göre aralıkta enflasyon aylık 1,03 olurken, yıllık yüzde 44,38’e geriledi. Altı aylık enflasyon oranı yüzde 15,75.
Memur ve memur emeklileri yüzde 11,54, işçi ve Bağ-Kur emeklileriyse yüzde 15,75 zam alacak.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu üyeleri zam oranları sonrası “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” diyerek TÜİK binası önünde mum dikti.
ANKA’nın haberine göre sendika başkanı Hüseyin Kara “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Devletin memuru yoksul olamaz” , “Emek bizim hak bizim“, “Yalancı TÜİK” sloganları eşliğinde bir basın açıklaması yaptı:
‘Sadece TÜİK binası önü değil olay mahali’
* Bugün burada sadece bir emek örgütü olarak değil, sınıfımız adına ülkenin en büyük hırsızlığını işaret eden koca bir işaret parmağı olarak bulunuyoruz. Bugün, önünde durduğumuz bu bina sadece TÜİK binası değil aynı zamanda bir olay mahallidir. TÜİK, açıkladığı rakamlarla bir kez daha çalışan nüfusun zaten küçülmüş olan lokmasını da elinden almıştır.
‘TÜİK harikalar diyarında’ dedirten rakam’
* İnsanlarımızın sebze ve meyveyi bile taneyle aldığı, et giren evin artık zengin evi sayıldığı, barınma ve beslenme gibi en temel hak ve ihtiyaçları karşılamanın bile lüks haline geldiği bu ekonomik iklimde, TÜİK aralık enflasyonunu yüzde 1,03 olarak belirlemiştir. ‘TÜİK harikalar diyarında’ dedirten bu rakam sayesinde, bir önceki ay yüzde 47,09 olan resmi yıllık enflasyon, yüzde 44,38 inmiş gibi gösterilmiştir.
‘Kamu emekçisi yeni yılı çok daha ağır ekonomik koşullarda karşıladı’
* Böylece kamu çalışanlarına zam olarak sunulmaya çalışılan, gerçekte ise ekonomiyi yönetemeyenlerin alım gücündeki erimeyi telafi yöntemi olan altı aylık enflasyon ödemesi, gerçek enflasyonun yanında adeta deryada damla kalmıştır. Zaten derin bir geçim sıkıntısının içinde olan kamu emekçisi, hayal ürünü olan bu enflasyon oranıyla ve sözde yetkili konfederasyonun eseri olan toplu sözleşmeler nedeniyle yeni yılı çok daha ağır ekonomik koşullarda karşılamıştır.
‘TÜİK’in rakamıyla gerçekler arasında derin bir uçurum var’
Bu hırsızlığa bu organize yalanlara karşı hakikat ve emek mücadelesi vermek Birleşik Kamu-İş olarak görevimizdir. O yüzden gelin biraz da gerçeklerden bahsedelim. Yargı kararına rağmen madde sepetini onlarca aydır açıklamadığı için enflasyonu nasıl bulduğu hala bilinemeyen TÜİK’in açıkladığı rakam ile gerçekler arasında derin bir uçurum vardır. Gerçeğiyse konfederasyonumuz Birleşik Kamu İş’in AR-GE birimi kapsamlı raporuyla ortaya koymaktadır.
‘Hissedilen enflasyon üç rakamlı’
* Aralık ayının gerçeği şudur. Açlık sınırının bir önceki aya göre 691 lira arttığı aralıkta gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama ise 677 liralık artışla 47 bin 792 liraya çıkmıştır. Her ikisinin toplamından oluşan yoksulluk sınırı ise önceki aya göre bin 367 lira artmıştır.2024 yılının tamamında ise açlık sınırı 6 bin 773 lira, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama 17 bin 438 lira ve yoksulluk sınırı 24 bin 211 liralık artış kaydetmiş, yeni açıklanan asgari ücret dahi daha şimdiden açlık sınırının altında kalmıştır. Çarşıda pazarda hissedilen enflasyon üç rakamlı hanelere ulaşmıştır.
‘Mucizevi enflasyon oranı’
* Vergi, harç ve cezalar ortalama yüzde 55, konut kiralarıysa yüzde 65 artmış, Ülkedeki kira ortalaması 19 bin liraya yükselmiştir. 2024 Aralık’ta bir önceki aralık ayına göre kuru bakliyat yüzde 29.4, sadece et-yumurta fiyatları bile kasım ayına oranla aralık ayında yüzde 2’den fazla zamlanmışken TÜİK’in adeta mucizevi biçimde bulduğu enflasyon oranını mantıkla açıklamak imkansızdır.
‘Kabul edilemez’
* Tüm mal ve hizmetlere daha yeni yılın ilk gününden zam yağmaya başladığı bir ekonomik iklimde, kamu emekçisinin ücret artışının bu hayali rakamlara göre yapılması asla kabul edilemez. Reddedilemez bu gerçekliğe rağmen yüzde 6’dan ibaret olan toplu sözleşme artışı ve TÜİK’in hayali enflasyon oranı nedeniyle en düşük memur maaşı, konfederasyonumuz Birleşik Kamu İş’in AR-GE biriminin hesapladığı 46 bin 837’lik yoksulluk sınırının altında kalmaktadır. Yani kamu emekçisinin tek başına ailesini geçindirebilmesi şöyle dursun, ikisi de kamu emekçisi olan bir çift ancak birlikte yoksulluktan bir nebze kurtulabilmektedir.
* Ekonomi konusunda otorite niteliğindeki kamu kurumlarının enflasyon beklentilerini dahi sistematik olarak revize ettiği, mal ve fiyat artışları, dolar kuru yükselişleri, dolayısıyla alım gücünde oluşacak erimenin öngörülemediği bu kriz ortamında TÜİK’in açıkladığı hayali rakamlara göre ücret arttırmak, milyonlarca kamu emekçisini açlığa mahkum etmektir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir.
‘TÜİK’in yalanlarını deşifre etmeyi sürdüreceğiz’
* TÜİK’in yalanlarını deşifre etmeye, toplumda bu konudaki haklı itirazı örgütlemeye, can yakıcı ekonomik gerçekleri, yalanlarla örtmeye uğraşanlara inat mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Şimdi elimizdeki mumları bu olay yerine koyacağız. Burada vermek istediğimiz iki mesaj çok net.
‘Hane ekonomisine mum dikti’
* TÜİK, açıkladığı bu hayali rakamlarla kamu emekçisinin enkaz durumundaki hane ekonomisine mum dikmiştir, alım gücümüzün daha da küçülmesine zemin hazırlamıştır. Kadim Anadolu öğretilerinin dediği gibi: Yalancının mumu yassıya kadar yanar.
‘Enflasyon farkı zam değildir’
* Siyasi iktidar, TÜİK aracılığıyla kamu emekçilerinin haklarını gasp ettiği gibi, her ay daha da zorlaşan hayat şartlarında, enflasyon farklarını aylık olarak maaşlara yansıtmayarak kamu emekçilerini binlerce lira zarara uğratmaya devam etmektedir. Bizler Birleşik Kamu İş Konfederasyonu üyeleri olarak diyoruz ki, emeğimizi yok sayamazsınız artık yeter.
* Maaşlar market kasasında eriyor, ev kirası memurun maaşını bitiriyor. Enflasyon farkı zam değildir. Memurun alım gücünü koruyacak ve yükseltecek zam maaşlara uygulanmak zorundadır. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş zammı, yandaş konfederasyon ile yapılan mutabakat ve TÜİK’in şaibeli enflasyon rakamları uyarınca değil, emekçilerin içinde bulunduğu derin yoksullaşma ve alım gücü kaybı dikkate alınarak yapılmak zorundadır.