Gezi Parkı davasında ağırlaştırılmış müebbet verilen iş insanı Osman Kavala, “Cezayı duyduğumda mide bulantısına benzer bir şeyler hissettim, sanırım kötülüğü, üzerinde örtü olmadan görmüş olmaktan” dedi.

Gezi Parkı eylemlerini finanse ve organize etmekle suçlanan sanıkların yargılandığı davada Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl hapis cezası verilmişti.
Halk TV’den Şirin Payzın’a konuşan Kavala, “Ağırlaştırılmış müebbet cezasını duyduğunuzda ilk tepkiniz ne oldu. Şimdi ne hissediyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Her ne kadar yargılama sürecinin sonunda, hukuksuz tutukluluk süresini kapsayacak bir ceza verilmesini bekliyor idiysem de, bu kadarını beklemiyordum. Diğer arkadaşların da ağır cezalar alıp tutuklanmalarını beklemiyordum. Daha önceleri, tutukluluğumun devamı kararı verilen duruşmalardan sonra, adaletsizlik duygusu hissederdim. Pazartesi günü ise mide bulantısına benzer bir şeyler hissettim, sanırım kötülüğü, üzerinde örtü olmadan görmüş olmaktan.”
‘Dışişleri bakanı kendi açıklamalarına neden önem verilmediğini sorgularsa daha iyi olur’
Kavala, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Neden bu insanın üzerinde bu kadar duruyorlar, neden önem veriyorlar, fonladıkları ve kullandıkları için” sözlerini ise şöyle yorumladı: “Yurtdışında tutukluluğumu ve kararı eleştirenler benim ülkemin iyiliği için çalıştığımı, barışı, demokrasiyi, insan haklarını savunduğumu bilirler. Bunların önemli bir bölümü de Türkiye’yi bir hukuk devleti, bir demokrasi olarak görmek isteyen, Avrupa’dan uzaklaşmasından endişe duyan insanlar. Tepkileri sadece benim özgürlüğümü kaybetmemle ilgili değil, bu yargı sürecinde hukuk normlarının açıkça çiğnenmesi, AİHM’nin kararını etkisiz hale getirmek için alenen yasalarla oynanmasıyla ilgili. Dışişleri bakanının demeci iddianamedeki mesnetsiz ve kötü niyetli suçlamaların tekrarı gibi, siyasetle yargı arasındaki ilişkinin niteliğini de gösteriyor. Dışişleri bakanı yurtdışındaki bazı çevrelerde neden bana ve bu davaya önem verildiğine dair komplo teorilerine başvurmak yerine, niye kendi açıklamalarına önem verilmediğini sorgularsa daha iyi olur.”
‘Kararın Yargıtay’da bozulacağına inanıyorum‘
İş insanı “Ne zaman serbest kalacağınızı düşünüyorsunuz, umudunuzu koruyor musunuz?” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Bu kararın Yargıtay’da bozulacağına inanıyorum. Ama seçimlerden önce kararın bozulacağına ihtimal vermiyorum. Zira bu kurgu ve karar önümüzdeki süreçte iktidar tarafından kullanılmak istenecek kanaatindeyim. Seçimlerden sonra bir iktidar değişikliği olması ve yeni iktidarın, 6 partinin mutabakat metninde vurgulandığı gibi, evrensel normlara göre çalışan bağımsız bir yargının tesisine öncelik vermesi halinde, sadece Gezi davasında mahkum olanlar değil hukuksuz olarak tutuklanan, hüküm giymiş olan bütün yurttaşlarımızın özgürlüklerine kavuşmalarının da yolu açılabilir. Bu kararın, yargının içine düştüğü durumun vahametinin, bunun tüm yurttaşlar için yarattığı tehlikenin olanca açıklığıyla anlaşılmasına katkı yaptığını düşünüyorum. Bu bağlamda sözlerimizin daha dinlenebilir olduğunu düşünüyorum. Bağımsız, evrensel hukuk normlarına göre çalışan yargının demokrasinin temel şartı olduğunu daha etkili biçimde anlatabileceğimize inanıyorum.”