İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ‘terör’ iddialarına yanıt verdi.
İmamoğlu açıklamasını, CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, İYİ Parti Genel başkan Yardımcısı Bahadır Erdem, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, Demokrat Parti Genel Sekreteri Serhan Yücel ve Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı’yla yaptı.
Rapor sızdırıldı, bakanlık baskıyı artırıyor
İçişleri Bakanlığı tarafından İBB’ye başlatılan incelemenin raporu savcılığa teslim edilmişti. Savcılığın rapor üzerindeki incelemesi devam ederken Diken’e konuşan bakanlık kaynağının aktardığına göre rapordan bazı bölümler iktidara yakın gazetelere gönderildi ve ardı ardına haberleştirilmesi istendi.
CHP Genel Merkezi de iktidarın İmamoğlu’nu açığa alma veya belediyeye kayyım atama fikrine çok uzak olmadığını düşünüyor. Partililer, AKP’nin ‘belediye kaynaklarıyla seçime gitme arzusu’ taşıdığını söylerken, partinin ‘beklenmedik bir tepki’ vereceği öne sürüldü.
‘Sessiz kalmamız beklenemezdi’
İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
*Müfettiş heyet başkanlığından alındı ve Ankara’ya çekildi. Yerine bir dönem AK Parti’den milletvekili adayı olan bir kişi getirildi. Beylikdüzü belediye başkanlığı dönemimde 28 ayrı soruşturma açan aynı kişi. Belediye başkanı olarak ifademi almak istedi oysa ki o işlemin tarihi 31 Mart 2019 seçimlerinden sonra.
*Geçen yıl 557 adet dediği terörist sayısını ülkedeki enflasyon oranında artırmış 1668’e çıkartmış. Bu 1668 kişiyle ilgili bilgi sorduk ve ne yazık ki cevap alamadık.
*İçişleri bakanı 23 Aralık Cuma günü attığı son tweeti inceleyin. Bu tweet ile belediye ve terör arasındaki iltisakı sözüm ona tekrar iddia etti. Konu yargıya taşınmışken yargıyı tehdit etmeye yönelik faaliyetlerini sürdürdü. Bu iddialara sessiz kalmamız beklenemezdi.
‘Valilik evrak vermedi’
*Bakan “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmadan belediyeye personel aldılar“ diyorlar. Biz 27 Haziran 2019 günü mazbatamızı aldık. Bakan beyin bilerek istismar ettiği şu: Anayasa Mahkemesi biz göreve geldikten 5 ay sonra 28 Kasım 2019 tarihinde bir karar aldı. Buna göre kamu kurumlarında işe alınacak personel için güvenlik soruşturması, arşiv araştırması talebini yasal bulmadı ve kaldırdı.
AKP döneminde İBDA-C üyeleri alınmış
*2017’de işe aldığınız A.T., Temmuz 2018’de işe aldığınız R.A. bunlardan birkaçı. 2018 kasım ve aralık ayında işe alınan IBDA-C üyesi çalışanların iş akitlerini de biz feshettik.
‘Pandoranın kutusu açıldı’
*Bize yaptığı suçlamaların bir kaynağı var ise, aynı suçu eski İstanbul Büyükşehir belediye başkanı Mevlüt Uysal ve İstanbul Valisi Ali Yerlikaya da işlemiştir. Aslında Pandora’nın kutusu açılmıştır.
*Uysal döneminde işe alınan Y.Y. ve O.Ç. nasıl oldu da hassas gözlerinizden kaçtı? Bakın arşiv araştırması demiyorum, sabıka kaydı diyorum. Ne yazıyor? Silahlı terör örgütüne üyelik, silahlı terör örgütü yöneticiliği diyor. Bu iki kişinin de işten çıkarılışı bizim dönemimizde yapılmıştır. 6 Mayıs ve 29 Mayıs 2019’da işe alınan ve biz işe başlayınca fark ettiğimiz altı çalışanın FETÖ iltisaklı çıkmasını nasıl değerlendireceklerdir?
*Medyaya yansıyan 500 küsur sayfalık rapor henüz bize ulaşmadı. Duyumlarımıza göre bu raporda hakkında işlem yapılması istenen kişiler sadece ve sadece ben ve benim dönemimde eski / yeni yönetici arkadaşlarım.
Mehmet Uçum’un yazısı
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum’un siyasi yasak kararı sonrası kaleme aldığı yazı hatırlatılınca İmamoğlu, şunları söyledi:
“Anladığım kadarıyla Uçum her şeyi anlatmış, sadece zamanını söylemiş. Sayın Uçum böyle bir şeyi ifade ettiği an itibariyle bu tutum bir şekilde ayıklanmadıkça bu Saray’ın yargısı anlamına gelir. Dolayısıyla bu okumayı yapmak için siyasi müneccim olmaya gerek yoktur.”
‘İmamoğlu kararı muhtemelen onaylanır’
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un Habertürk’te yayımlanan yazısında şunları demişti:
“Yargı süreci devam ediyor. Nihayetinde Yargıtay son sözü söyleyecektir. Yerel mahkemenin kararı yürürlükteki hukuka uygunluğu açısından bakıldığında muhtemelen onaylanır. Farklı bir karar çıksa da bu sadece hukuken tartışılabilir.
Elbette genel olarak da hakareti belli istisnalarla ve bazı önemli kamu mercileri ve kamu görevlilerine yönelik olanlar hariç ceza hukuku konusu olmaktan çıkarıp sadece tazminat hukuku alanına almak dahi tartışılabilir. Hakaret suçunun cezai sonuçları bakımından hak yoksunluklarının kapsamı da tartışılabilir. Bunlar ise mevcut kararla ilgili değildir, olması gereken hukuk bakımından ele alınacak konulardır.
Öte yandan sanki verilen karar kesinmiş gibi sanki hemen siyasi yasak verilmiş gibi bu kararı istismar eden dış ve iç çevrelerin hangi hesaplarla hareket ettiğini de dikkate almak gerekiyor.”