Darbe girişimi gecesi Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda komutayı ele almak isteyen tuğgeneral Semih Terzi’yi öldüren astsubay Ömer Halisdemir’i vuran askerlerden binbaşı Fatih Şahin’in ifadesi ortaya çıktı.
Halisdemir, Terzi’yi vurduktan sonra Şahin ve üsteğmen Mihrali Atmaca’nın kurşunlarıyla hayatını kaybetmişti.
Hürriyet’ten Mesut Hasan Benli’nin ulaştığı ifadede Şahin, darbe girişimi gecesi Terzi’yle birlikte Özel Kuvvetler Komutanlığı’na geldiğini anlatarak, “Karargaha doğru ilerliyorduk. Karargahın içinden 10 metre önce ateş açıldı. Karanlıkta ağaçlıktan bize ateş açıldı. Ben karşılık verdim, ‘Ah’ sesi duydum, kimin düştüğünü görmedim. Bir silüetin düştüğünü gördüm” dedi.
‘Harekat saldırısı hazırlıyorduk’
Şahin ifadesinde şunları söyledi: “Ben topçu binbaşıyım. 12’nci Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda tabur komutanı olarak görev yapıyorum. 15 Temmuz’da terörle mücadele konusunda, özel kuvvet harekat üssünde operasyon hazırlığı yapıyorduk. Yanımda 16’ncı Tabur Komutanı Volkan Yaman, Altan Bora albay ikinci grup komutanı ve binbaşı Selçuk Akbey vardı, o da 25. Tabur komutanı. Gün boyunca operasyon planlama faaliyetimiz devam etti. Harekat saldırısı hazırlıyorduk. Saat 21.30’da Terzi beni askeri hattan aradı. Aynı zamanda 16’ncı Tabur içinde aynı görevi verdi. ‘Alarm verin’ dedi. ‘Operasyon için hazırlıklarınızı tamamlayın. Yarım saat içinde Diyarbakır Havaalanı’na hareket etmek için hazır olun’ dedi. Aynı zamanda bunu Altan Bora albaya söylemiş. Biz de hazırlıklara başladık. Uçakla havalandık.”
‘Terzi’nin yaralandığını fark ettim’
Şahin, Terzi’nin kendilerine “Silahlı kuvvetler yönetime el koydu. Ankara’ya gidiyoruz” dediğini ve kışlada hazırlık yaparken grup komutanı albay Eyüp Coşkun’u aradığını, “Sana dönerim” demesine rağmen dönüş yapmadığını anlattı.
Tutuklu binbaşı şöyle devam etti: “Etimesgut’a geldik. Biz geldiğimizde helikopter vardı. Helikopterle Özel Kuvvetler’e gittik. Orada bizi Ümit Pak albay karşıladı. Tugay komutanımızla Ümit Pak ve biz karargaha doğru ilerliyorduk. Karargahın girişinden 10 metre önce ateş açıldı. Karanlıkta ağaçlığın içinden bize ateş açıldı. Ben karşılık verdim, ‘Ah’ sesi duydum, kimin düştüğünü görmedim, bir silüetin düştüğünü gördüm. Geriye dönüp Terzi’nin yaralandığını fark ettim. Onu içeri çektik. 20-25 dakika geçti. Başka bir helikopter geldi. Sonra helikopterle onu GATA komutanlığına götürdük.”
‘Silahları bırakamayız’
Hüseyin Oğuz, Hasan Aksoy, Ahmet Kara’nın ve bilmediği bir kişinin daha geldiğini aktaran Şahin, “GATA’ya götürdük. GATA’dayken oranın yetkilisi ‘Burada silahlı gezemezsiniz’ dedi. Ne olduğunu anlamadım. ‘Maksadımız kimseye zarar vermek değil. Silahları bırakamayız’ dedim. O sırada Erkan Tokgöz yarbay geldi. 11. Tabur komutanıydı. O, Cizre’de yaralanmıştı. Hastanede Yakup yarbayın yanındaydı. Beni albay Oğuz Tozak’la görüştürdü” dedi.
‘Bu olaydan dolayı ben pişmanım, üzgünüm’
Şahin, Tozak’ın “Senin adamların nizamiyede ateş ediyor” sözlerine “Benim nizamiyede personelim yok, kim olduğunu bilmiyorum. Arayıp ateş etmemelerini söyleyeceğim” diye yanıt verdiğini anlattı.
Binbaşı ifadesini şöyle bitirdi: “Mihrali Atmaca’yı aradım. Ona ulaşamadım, üç dört personeli aradım. En son astsubay Mehmet Bilge’ye ulaştım. ‘Kimseye ateş etmeyin, beni Mihrali ile görüştür’ dedim. En son kümgeneral Zekai Aksakallı’nın emir astsubayı aradı. ‘Ateş ediyorlarmış, komutan seninle görüşmek istiyor’ dedi. Sonra komutanla görüştüm. ‘Adamların varsa ateşi kessin’ dedi. ‘Orada personelim olduğunu zannetmiyorum’ dedim. Zeki paşa bana Ankara’da ne aradığımıza ilişkin bir şey sormadı. Bunun üzerine Erkan yarbayla görüştüm. Silahımı, teçhizatımı oraya verip polislerin gelmesini bekledim. Bununla ilgili, bu olaydan dolayı ben pişmanım, üzgünüm.”