Darbe girişiminin ardından tutuklanan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başyaveri albay Ali Yazıcı’nın savcılık ifadesi Anadolu Ajansı (AA) tarafından paylaşıldı.
AA’nın haberine göre Yazıcı ifadesinde Gülen Cemaati ile bağının olmadığını “Benim için Fethullah Gülen terör örgütü lideridir” sözleriyle savunurken, darbe girişimi esnasında Marmaris’te bulunan Erdoğan’ın yanına gitmemekten pişman olduğunu söyledi.

Fotoğraf: DHA
Yazıcı, 27 Temmuz 2015 tarihinden bu yana Erdoğan’ın başyaverliği görevini yürürüyordu.
Görevinin sorumluluklarını yerine getirirken Erdoğan’ın danışmanlarının müdahalesine izin vermediğini aktaran Yazıcı, “Cumhurbaşkanımıza aleyhimde propaganda yapıldığı için 2016’nın nisan ayında Çorlu Topçu Alay Komutanlığı’na tayinim çıktı. Sayın Cumhurbaşkanının uygun göreceği bir zamanda gidecektim ancak 15 Temmuz tarihi itibarıyla görevimin başındaydım” ifadelerini kullandı.
‘İki astsubayın isimlerini verdim’
Erdoğan’ın Marmaris’e tatile gitmesiyle kendisinin de Tokat’ta yaşayan ailesini ziyarete gittiğini anlatan Yazıcı ifadesine şöyle devam etti: “11 Temmuz’da Tokat’a geldim. 14’ünde öğle sıralarında Ankara’ya geldim. O gün alay komutanı Kutsi Barış ile görüştüm. 15 Temmuz gecesi tatbikat olacağını, kimlerin katılabileceğini sordu. Ben de iki astsubayın katılabileceğini söyledim. İki astsubayın isimlerini verdim. Aramızda darbe konuşması hiç geçmedi. Sonra ben Çankaya Köşkü’ndeki lojmanıma geçtim. Evde yalnız kaldım, misafirim yoktu.”
Yazıcı’nın darbe girişiminin yaşandığı gün sabah saat 11.30’da evden çıktığını, Barış ile Cumhurbaşkanlığı Alay Komutanlığı Sosyal Tesisleri’nde kahvaltı yaptıklarını, Barış’ın kendisine “Cumhurbaşkanı, Otluk köyünde mi tatil yapıyor?” diye sorduğunu, kendisinin de “Marmaris’te Grand Yazıcı Oteli’nde tatil yapıyor” dediğini, Barış’ın da bunun üzerine Erdoğan’ın Otluk köyünde olduğunu söylediğini anlattığı belirtildi.
‘Nereye gidiyorsun? diye sordu’
Kahvaltının ardından Karacı Yaver Yarbay Mete ve Havacı Yaver Binbaşı Erkan’ı aradığını ve Erdoğan’ın Otluk köyünde olduğunu, ancak Grand Yazıcı’ya döndüğünü söylediklerini aktaran Yazıcı, Barış’ın kahvaltıda akşamki tatbikatla ilgili herhangi bir şeyden bahsetmediğini, 12.30’da evine geçtiğini, 16.30’a kadar burada kaldığını, yola çıkacağı için hazırlık yaptığını anlattığı öğrenildi.
15 Temmuz’da 16:30 sıralarında kendisine tahsis edilen plakasını hatırlayamadığı araçla Muhafız Alayı’nın kapısından çıkacağı sırada avlunun içinde yarbay olduğunu söyleyen sivil giyimli kişinin yanına geldiğini ve Antalya’ya gideceğini söylediğini ifade eden Yazıcı şöyle devam etti: “Bana ‘Nereye gidiyorsun?’ diye sordu. Ben de Antalya’ya gideceğimi söyledim. O da ‘Beni de Antalya’ya götürür müsün?’ diye sorunca ‘Gel, götüreyim’ dedim. Ben arabaya bindikten sonra ismini sordum, o bana isminin Emin olduğunu, yarbay rütbesinde bulunduğunu söyledi. Ben bu şahsı görsem tanırım. Çıktığım kapıda güvenlik kamera kayıtları belki vardır.”
‘Hulusi Paşa nerede?’
Yazıcı, Erdoğan’ın Antalya’da futbol etkinliğine katılacağı için önceden yola çıktığını belirtti.
Başyaver şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanının programı önce İstanbul’a uğramak şeklinde değişseydi, ben o yoldan Marmaris ya da İstanbul’a dönecektim, ancak Emin isimli yarbayı da aracıma almıştım. 21:30 sıralarında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Fahri Kasırga, Afyon civarında bulunduğum sırada aradı. ‘Haberler duyuyorum. Ne oluyor albayım?’ dedi. Ben de ‘Bilmiyorum, araştırayım’ dedim. Kısa bir süre sonra Başdanışman Davut Kavranoğlu aradı, o da ‘Neler oluyor? Darbe girişimi mi var?’ dedi. Ben de ‘Araştırıp döneyim’ dedim. Daha sonra Ankara Çankaya Köşkü’ndeki Atahan Tatar albay beni alaydan aradı. Silahlar patladığını söyleyince ‘Oradan ayrılın’ dedim. Bir süre sonra Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan, Marmaris’ten aradı. Sonra Protokol Şube Müdürü Alparslan Acarsoy, saat 23:00 sıralarında Antalya’dan aradı, ‘Buraya gelme, buralar karışık. Buraya gelmenin anlamı kalmadı’ dedi. Cumhurbaşkanının fizyoterapisti Ahmet Çotuk, Marmaris’ten aradı. ‘Neler oluyor? Darbe teşebbüsü var. Bu emir-komuta zinciri içerisinde mi oluyor? Hulusi Paşa nerede?’ diye sordu.”
‘İzmir yoluna döndüm’
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın nerede olduğunu öğrenmek için Yarbay Levent Türkkan’ı aradığını ancak ulaşamadığını, bunun üzerine görüştüğü Ahmet Çotuk’a, “Bu işin içinde ben yokum, Hulusi Paşa’nın bu işin içinde olduğunu sanmıyorum” dediğini anlatan Yazıcı, ifadesine şöyle devam etti: “Bu konuşmaları yaparken ben İzmir yoluna doğru dönmüştüm. Yanımda bulunan, isminin arabada Emin olduğunu öğrendiğim şahıs bana ‘İzmir Çiğli’deki 2. Hava Üs Komutanlığı’na en yakın askeri birliğe gidelim’ dedi. Bu teklif bana makul geldi. Ben de İzmir yoluna döndüm, saat 01.30 sıralarında İzmir’deki Hava Üs Komutanlığı’na geldik.”
Başyaver, darbe girişimi gecesinde yaşananları hava üssündeki televizyondan takip ettiğini, sabah saat 07:30’da Ankara’ya doğru yola çıktığını, bu esnada cumhurbaşkanı başdanışmanlarından Yiğit Bulut ve Lütfullah Göktaş’ın kendisine İstanbul’a gitmesi gerektiğini söylediklerini kaydetti.
‘Vatandaşlarla beraber konvoyla korna çaldım’
Yazıcı ifadesini şöyle sürdürdü: “Lütfullah Göktaş cumhurbaşkanını arayıp aramadığımı sordu. ‘Aramadım’ dedim. ‘Keşke arasaydın, İstanbul’a gelmen daha uygun olur’ dedi. Bunun üzerine Ankara yerine İstanbul’a gitmeye karar verdim. İstanbul yoluna döndükten bir süre sonra Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Nadir Alparslan aradı. ‘İstanbul’a değil, Ankara’ya gelmemin uygun olacağını’ söyledi. Bunun üzerine İstanbul yolundan tekrar Ankara’ya döndüm. 22:30 sıralarında Ankara’ya, lojmana geldim. Sonra Beştepe’ye gitmek için yola çıktım. Konvoya takıldım, vatandaşlarla beraber konvoyla korna çaldım.”
‘Keşke İzmir yerine Marmaris’e gitseydim’
İfadesinin ardından savcının sorularını yanıtlayan Yazıcı’nın, darbe girişimini öğrendikten sonra neden Marmaris’e değil de İzmir’e sorusu üzerine, “Marmaris civarlarının karışık olduğunu öğrendiğim için en yakın askeri birliğe teslim olmak amacıyla İzmir Çiğli’deki komutanlığa gittik” dediği, bulunduğu yere en yakın birlik yerine neden İzmir’e gittiği sorusunu ise, “Aracımda bulunan Emin isimli yarbay öyle söylediği için oraya gittim” diye yanıtladığı öğrenildi.
Yazıcı’nın daha önce tanımadığı birini neden aracından indirmeyip İzmir’e götürdüğünün sorulması üzerine de, “Keşke aracımdan indirseydim. Keşke İzmir yerine Marmaris’e gitseydim. Bunun büyük bir hata olduğunu kabul ediyorum” dediği belirtildi.
‘Mantıklı bir cevabım yok’
Darbe girişimini öğrendikten sonra Erdoğan’ı neden aramadığı, güvenliğinin yerinde olup olmadığını, güvenlik tedbirleriyle ilgili neler yapabileceğini niçin sormadığı sorusu üzerine Yazıcı’nın cevabı, “Bu soruya verilecek mantıklı bir cevabım yoktur” oldu.
‘Gizli bir yanı yok’
Yazıcı’nın, Erdoğan’ın tatil yaptığı otelin bilgisini ilgisiz kişilere niçin verdiği sorusunu şöyle yanıtladı: “Bu bilgi basında da çıktığı, bir tehlike görmediğim için, gizli bir yanı kalmadığından söyledim.”
Yazıcı, çok tartışılan Erdoğan’ın uçağının kodunu sorup sormadığına yönelik soruyu ise şu karşılığı verdi: “Cumhurbaşkanının İstanbul’a gittiği ya da gideceği sırada bindiği uçağın havadaki ve radardaki kodunu kimseye sormadım. Öğrenmedim, bu bilgiyi kimseye vermedim. Bu, ispat edilirse her türlü cezaya razıyım.”
‘Hiç cemaat abisi tanımadım’
Gülen Cemaati lideri Fethullah Gülen’i televizyonlardan tanıdığını, askeri okullarda okuduğu yıllarda kendisiyle hiç görüşmediğini ve evlerinde kalmadığını söyleyen Yazıcı, “Hiç Cemaat abisi tanımadım. Ben, FETÖ’cü değilim. Benim için Fethullah Gülen terör örgütü lideridir” dedi.
‘Sorduysam ve birine verdiysem beni idam etsinler’
Yazıcı savunmasını şöyle bitirdi: “Marmaris yerine İzmir’i tercih ettim ve yanlış tercih yaptım. Bu tercihim nedeniyle pişmanım. Darbe girişiminin içinde olduğumu kabul etmiyorum. Eşimle doğum günü partisinde tanıştık ve evlendik. Beni, Fethullah Gülen Cemaati evlendirmedi. O grupla da herhangi bir ilgim yoktur. Cumhurbaşkanının bineceği uçağın kodunu sormadım. Sorduysam ve birine verdiysem beni idam etsinler. Yok, sormayıp vermemişsem serbest bırakılmayı talep ediyorum. ancak darbe girişimi sırasında yanlış tercihler yaptığımı, cumhurbaşkanının yanına gitmeyip, İzmir’e gitmekle hatalı olduğumu kabul ediyorum. Kutsi Barış’a, cumhurbaşkanının kaldığı otelin adını söylemekle de hata ettiğimi kabul ediyorum.”