Darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli’nin savcılık ifadesi Anadolu Ajansı tarafından paylaşıldı.
AA’nın haberine göre suçlamaları kabul etmediğini belirten Dişli, “Bana, ‘(Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar) ‘Sana güvenir, sen ikna edersin, yoksa ikinizi de paketleyip götüreceğiz’ dediler” ifadesini kullandı. Tümgeneral, “FETÖ ile ilgili sorulan soruyu bir hakaret kabul ederim. Bu olayda ben mağdurum. Ben devletin tarafıyım” diye konuştu.
Habere göre Dişli’nin ifadesi özetle şöyle:
“O gün beni klima çarptığı için akşam 19:00 civarı evime geçtim. O gün de beni ofisimden ya özel kalem ya emir subayı ya da danışman aradı. Tam hatırlamıyorum kimin aradığını.
Arama üzerine Genelkurmay Başkanlığı karargahına geçtim. Komutanın odasına girerken o katta Özel Kuvvetler giyimli iki üç, yüzleri açık ancak tanımadığım şahıslar karşıladı. Komutanın odasına girmeden iki ofis vardır. Birine beni çektiler. ‘Silahlı Kuvvetler duruma, yönetime el koydu. Yurtta Sulh Cihanda Sulh Operasyonu başladı. Komutanın da bizimle olmasını istiyoruz’ dediler.
Akar’la 16 yıldır birlikte çalışıyorum. Kendisini yakinen tanırım. Bana, ‘Sana güvenir, sen ikna edersin, yoksa ikinizi de paketleyip götüreceğiz’ dediler. Bana uçakların havada olduğunu, sıkıyönetim emrinin yayımlandığını söylediler. Bütün komutanların bunun içinde olduğunu söylediler. ‘Olmayanları şu anda alıyoruz. Zaten tutuklanıyorlar’ dediler. Beni komutanın odasına soktular.
Odaya girdiğimde Akar evrak okuyordu. Kendimi takdim ettikten sonra komutan ‘Otur’ dedi. Dışarıda yaşananlardan haberi yoktu. Bana ‘Hayrola, ne yaptın?’ dedi. Durumu az ettim. Bana ‘Dalga geçecek zaman mı?’ dedi. Kendisiyle samimi olduğumuz için bu şekilde söyledi. Kendisine ‘Birazdan canlı yayın olacağını, orada bildiri yayımlanacağını’ söyledim. Yüz ifadesi değişti. Bir süre sonra dışarıdan silah sesleri duyuldu. Bana ‘Bak’ dedi. Ben dışarı çıktım. O sırada 2’nci Başkan Yaşar (Güler) Paşa’ya girerken ya da onu götürürken biri vuruldu. Ben içeri tekrar döndüğümde işin ciddi olduğunu söyledim. Tekrar yoğun silah sesleri duydum. Sonra alçaktan uçak geçti.
Bana dışarıdan Yaşar Paşa’yı çağırmamı söyledi. Özel Kuvvetçiler beni Yaşar Paşa’ya göndermedi. Sürekli benim üzerimden ‘Komutan kabul etti etti, yoksa ikisini de götüreceğiz’ dediler. Kendilerinin neden komutanın yanına, odasına girmediklerini bilemeyeceğim. Benim kendisini ikna edebileceğimi düşünmüş olabilirler.
Akar çok ağır sözler söyledi. ‘Kim bunlar, hangi devirde yaşıyoruz?’ diye tepki gösterdi. Ben Hulusi Paşa’nın tepkisini söylediğimde bir süre sonra onlar içeri girdiler. Komutana kelepçe takmak için zorladılar. Ben müdahale ettim, ‘Burada konuşuyoruz, komutana eziyet etmeyin, zarar vermeyin’ dedim. Komutanın apoletleri düşmüştü, onu alıp tekrardan omuzuna takıp ‘Genelkurmay başkanımızdır’ dedim.
Herhangi bir silah ya da teçhizatım yoktu Karargah çalışmasına silahla girilmez. Komutanla koltuklara geçip yan yana oturduk. Komutanla sürekli konuştuk. Televizyona baktık. Boğaz Köprüsü’nün kapatıldığını görünce işin ciddiyetini anladık.
Hareketliliğin artmasının ardından Akar’ın götürülmesi gerektiğini söyledim. Bir helikopter çağrıldı Akar, ben Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görevli iki üç kişi gelen helikoptere bindik. 20 dakikalık uçuşun ardından Akıncı’daki 4. Ana Jet Üs Komutanlığı’na indik.
Ne komutan ne ben bağlanmadık. Özel Kuvvet görevlilerinde silah vardı. Komutanı ikna etmek için, ‘Kan dökülmesin, bu işin içinde siz de olun. Rüştü Paşa’nın (Erdelhun) başına gelenler sizin başınıza gelmesin’ dediler. Ben komutana, ‘Bunlar dışarıda birini vurdular. Bunların gözü dönmüş’ dedim. Dışarıda kanlar da vardı.
Akıncı Hava Üssü’nde ikimizi bir arabayla bir odaya götürdüler. Oturduk, çay ve kahve içtik. Odada televizyon vardı, gelişmeleri takip edebiliyorduk. Daha sonra odaya havacı komutan Kubilay Selçuk geldi. Komutana ‘Silahlı kuvvetler bu işe el koydu. Tüm kuvvetlerin dahil olduğu bir şey oldu’ dedi. Komutan, hava kuvvetlerinde durumun ne olduğunu söyledi. O da ‘Akın Paşa (YAŞ üyesi, eski Hava Kuvvetleri komutanı orgeneral Akın Öztürk, halen tutuklu) sizin ağzınıza bakıyor. Siz ‘Evet’ derseniz o da bu işe dahil olacak. Akın Paşa bu işte yok’ dedi. ‘Ama isterseniz çağırabilirim’ dedi.”
Telefonla üsse çağrılan Öztürk sivil kıyafetle geldi. Üçümüz birlikte televizyonlara baktık. Komutan sürekli tepki gösterdi, ‘Böyle bir şey olur mu?’ dedi. Akın Paşa da aynı tepkiyi verdi. Komutan, Akın Paşa ile buraya getiriliş sürecimizi konuştuk. Sonra ‘Dışarı çık ne istiyorlar, gelsinler konuşalım’ diye beni gönderdiler.
Kubilay Selçuk ile binanın dışına çıktım. Burada bir amiral, havacı bir tuğgeneral ve bir karacı ya da jandarma albayı vardı. Onlar bize ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh Konseyi’nin olduğundan bahsettiler. ‘Onlar birazdan gelecek, siz de kabul ediyorsanız, siz de bu konseyin bir parçası olarak bir bildiri yayınlayacağız’ dediler. TRT’den canlı yayın aracı ayarlandığını söylediler. Daha sonra hep birlikte Akar’ın yanına geçtik.
Bu kişilerin elinde yazılı bir bildiri var. Bir kişinin bu bildiriyi okudu. Bu hareketin amacının hukukun yeniden sağlanması, halkımıza karşı olup olmadığı, terörün bitirilmesi, vatandaşın güvenliğinin sağlanması gibi temel ifadeler vardı. Komutanımıza ‘Komutanımız, siz de bizimle birlikte katılın, okuyalım, duyuralım.Halk sizi görürse yatışır, bu iş bitmiş olur’ dediler. Genelkurmay başkanımız kesinlikle kabul etmedi.”
“Onlar gitti, yine ben komutanla odada kaldım. Sürekli olarak komutan bu hareketin sadece Silahlı Kuvvetler’e değil tüm ülkeye zarar vereceğini söyledi. ‘Biz, güneydoğuda polislerle birlikte teröristlere karşı savaşıyoruz. Bunlar polisleri vuruyor’ şeklinde tepki gösterdi. Bana tekrar ‘Git şunlarla görüş’ dedi. Ben sürekli olarak kendi şahsi telefonlarımla karargahı arayarak olup biten hakkında bilgi alıp komutanın eşini aradık. Eşine hala mesaide olduğunu söyledi. Ben evden geldiğim için şahsi ve resmi cep telefonlarım yanımdaydı.
Kuvvet komutanlarının yakalandığını televizyonlardan takip ettik. Bütün her şeyi komutan talimat vererek benim cep telefonum vasıtasıyla, benim üzerimden yapıyordu. Hatta başbakan ve MİT müsteşarını benim cep telefonumdan aradı. Cumhurbaşkanını da aradı ama ulaşamadım. Başbakan ve MİT müsteşarı ile tüm Silahlı Kuvvetler’in kışlalarına dönmesi için talimat vereceğini, ‘Bu adamlar hakkında ne gerekiyorsa yapacağız, insanlarımız ölmesin, siz polisi geri çekin, ben de Silahlı Kuvvetler’i geri çekeyim. Genelkurmaya gideyim, oradan emir-komutayı devralayım ve durumu tüm Silahlı Kuvvetler’e bildireyim’ dedi. Ancak başbakan Çankaya’ya gelmesini istedi.”
Akıncı’daki üssün 16 Temmuz sabahında bombalanmasıyla karşı tarafın direnci kırıldı. Akar’ın teklifini kabul ederek bize iki helikopter verdiler. Ben ve Akar Akar’ın bindiği helikopter Çankaya Köşkü’ne gitti.
Komutan, Akıncı Üssü’nden giderken Akın Paşa’ya ‘Sen burada kal, bunlara mukayyet ol. Ben seni buradan aldıracağım’ dedi.
FETÖ ile benim herhangi bir bağlantım yoktur. Ben beş dönem AKP milletvekili olan ve AKP’nin kurucu üyesi olan, şu anda da genel başkan yardımcısı olan Şaban Dişli’nin kardeşiyim. FETÖ ile ilgili sorulan soruyu bir hakaret kabul ederim. Bu olayda ben mağdurum. Ben devletin tarafıyım. Aynı şekilde ölümle tehdit edildim, alıkonuldum, bu nedenle de mağdurum. Bu olayın hiçbir yerinde yokum. Yaptığım bütün görüşmeleri komutanın emriyle, onun bilgisi dahilinde can güvenliği için yaptım. Ben komutanla 16 yıldır değişik kademelerde çalıştım. Komutanı ailemin bir parçası olarak gördüğüm için ‘Öleceksek de birlikte ölelim’ diye düşünceyle onun yanında oldum. Onun can güvenliğinin sağlayabilirim diye karşı taraf ile belirttiğim görüşmeleri yaptım.
Darbe girişiminin ardından yapılması planlanan atamaların bulunduğu listeden haberim yok. Bu darbenin FETÖ ile bağlantısının olup olmadığı hususunda bilgim yok.
Harp Okulu’na sivil liseden sonra girdim, ortaokul ve lise öğrenimini devlet okullarında tamamladım. belirten Cemaat’in ordu içerisindeki yapılanması hakkında duyumlarımız oldu. Bununla ilgili herhangi bir görevim olmadığı için herhangi bir çalışma yapmadık. Ben ordunun değişim ve dönüşümüyle ilgili çalışma yapmaktayım.
Darbe girişimi hazırlıkları hakkında bilgim olmadı. Yazışmalarda adım rızam dışında yer aldı. Herhangi bir evrakta ıslak imzam yoktur. Üzerime atılan suçları kabul etmiyorum.”
Yarbay Karakuş: FETÖ üyesi değilim, dersaneye bile gitmedim
Rehin alınan Mendi’nin ifadesinden: Allah belanızı versin, vuracaksan şimdi vur
Akar’ın ifadesi: ‘Kanaat önderimiz Gülen’le görüştürelim’ dediler, tersledim
Vodafone Arena’ya inen pilot: Darbe girişimini sonradan öğrendim, emirleri uyguladım
Orgeneral Güler’in ifadesinden: Beni emir subayım rehin aldı, ellerimi Akın Öztürk çözdü
Tümgeneral Dişli’nin ifadesinden: Akar ‘şaka’ sandı, Öztürk’ün ilgisi yok
2’inci Ordu Komutanı Huduti: Akar beni aradı, mücadele ettiğim paralelle anılmam üzdü
Orgeneral Akın Öztürk’ün darbe suçlamasını reddettiği savcılık ifadesinin tam metni
Hürriyet’e göre darbe girişiminde ilk itiraf Akar’ın yaverinden: Cemaat üyesiyim
AA’ya göre Erdoğan’ın başyaveri Yazıcı, ‘Gülen terör örgütü lideri’ dedi