Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Yılbaşından itibaren kurun bu hafta başındaki gibi makul bir seviyede istikrar kazanacağına inanıyoruz” dedi. Erdoğan, ekonomiyi yine ‘Nas’a bağlayarak ”Bu can bu tende oldukça iddia ile söylüyorum: Faiz sebeptir enflasyon neticedir” dedi.
Geçen hafta iktidarın duyurduğu ekonomi adımlarıyla birlikte 10’lu seviyelere düşen dolar/TL, yeni haftaya günlük yüzde 8’lik artışla 11,50’den başlamıştı. Dolar/TL haftanın kapanışına doğru 13,20 seviyelerinden işlem görüyor.
Sistemle ilgili olarak ekonomistler ‘örtülü faiz artışı’ yorumunu yapıyor. Çünkü sistemde TL mevduat hesaplarında getirinin dövizdeki artışın altında kalması durumunda aradaki fark banka müşterilerine ödenecek.
Diğer yandan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bazı bankaların son günlerde kredi faizlerini olağanüstü şekilde artırdığını belirterek, “Bazı bankaların yüzde 25’ler, 30’lar seviyesinde, hatta Kredili Mevduat Hesapları’na yüzde 35 civarında kredi faizleri uyguladıklarını piyasadan duyuyoruz. Bankalarımızın artık daha vicdanlı davranmasını bekliyoruz” demişti.
Yani Erdoğan’ın “Faiz kitabımda yok” demesine karşın her yerden ‘faiz’ fışkırıyor. Döviz de yükselişte…
‘Kurdaki hareketlilik geçici’
ASKON Genel Kurulu’nda konuşan cumhurbaşkanı, hafta başından beri yükselişteki kurlarla ilgili “Kurun yıl sonu hesap kapatmaları sebebiyle bugünlerde tekrar oynamaya başlaması, geçici bir durumdur. Yılbaşından itibaren kurun, bu hafta başındaki gibi makul bir seviyede istikrar kazanacağını değerlendiriyoruz” dedi.
“Vatandaşlarımızdan açıkladığımız pakete uygun şekilde tasarruflarını kendi paramızda tutmalarını, tüm işlerini kendi paramızla yürütmelerini istiyorum” diyen Erdoğan şöyle devam etti:
“Yılbaşından itibaren hem firmalarımızın hem de vatandaşlarımızın kendi paramıza dönüşü daha da hızlandıracaklarının işaretlerini görüyoruz. Biz kendi paramızı ölçü olarak almadığımız sürece her zaman batmaya mahkumuz. Biz Türk Lirası’yla hareket edeceğiz. Döviz kurunda yurt içi talepten kaynaklanan ani, sert ve rasyonel temeli olmayan iniş çıkışlar yaşanmasını engelleyecek tedbirleri aldık, alıyoruz.
Hamdolsun bütçe tarafında herhangi bir sıkıntımız yok, hatta öngörülenden daha iyi gerçekleşmelerle yılı kapatıyoruz.
Tasarruf yöntemi olarak altını tercih eden vatandaşlarımızı, ellerindeki bu değeri finans sistemimize dahil etmeye çağırıyoruz.”
‘Yaşanan kayıplardan dolayı üzüntülüyüz’
Erdoğan, kurların artmasına neden olan faiz söylemini bir haftalık aranın ardından yine başladı: ”Kur üzerinden ülkenin ve milletin felaketi pahasına haksız kazanç sağlama niyetinde olanlar bunun bedelini ödemek mecburiyetinde kaldı. Yaşanan kayıplardan dolayı üzüntülüyüz. Ülkemiz ve milletimizin selameti için doğru olanı yapmak da boynumuzun borcudur. Faizlerin düşük, kurun istikrarlı ve yatırımların arttığı bir ortam inşa ediyoruz. Türk Lirası bizim paramız, biz onunla hareket edeceğiz. Biz yok şu dövizmiş, bu dövizmiş bunlarla değil. Bir de hep söylüyorum, yine söyleyeceğim. Faiz aşağı faiz yukarı. Arkadaşlar artık lütfen bu işi kitabımızdan bir defa çıkaralım. Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar. Bunu bilecek, buna inanacak bununla yolumuza devam edeceğiz.
‘Batı’nın kapitalist mantığıyla hareket edemeyiz’
Bizim de değerler silsilemiz var dimi? Bu silsileye inanıyorsak biz Batı’nın kapitalist mantığıyla biz hareket edemeyiz. İsrail’e bir bakın. İsrail’i değerlendirin. Acaba İsrail kendi içinde faiz enflasyon ilişkisini nasıl değerlendiriyor. ABD’ye bakın. Faiz nerede enflasyon nerede? Almanya, Fransa… Faiz nerede enflasyon nerede? Kendi ülkemizde en yakın çevremizde bile bazı dostlar, arkadaşlar faizle hareket etmenin gerekli olduğunu savunacak duruma geliyorlar. Bu can bu tende oldukça iddia ile söylüyorum: Faiz sebeptir enflasyon neticedir.
Döviz kuru üzerinden bize silah göstermeye kalktılar. Ama başaramayacaklar. Bizim silahımız onlardan daha güçlü. Bizim silahımız Nas. Unutulmamalıdır.”
Kılıçdaroğlu’na: Sen adam değilsin
Erdoğan, genelde kardeşlik ve barış mesajlarının verildiği yılın son gününde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu yine unutmadı.
Kılıçcaroğlu, kendisine randevu vermeyen Milli Eğitim Bakanlığı’nın önüne gitmiş ancak kapıların kilitli olduğu bakanlığa alınmamıştı.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun MEB yetkilileriyle görüşmek istemesini ‘eşkıyalık‘ olarak nitelendirdi:
”Kamu görevlilerini tehdit etmeyi, kamu kurumlarını basmayı, bir çeşit siyasi eşkıyalık yapmayı iyice alışkanlık haline getirdi. Önce Merkez Bankasından randevu istedi, randevu verildi. Kendisine bilgi verildi. Çıktı, yalan yanlış birçok şeyleri anlattı. Dürüst değil, kalibresi bozuk, cins, cibilliyet bozuk.
Helalleşme ve benzeri söylemlerle kendini demokrat göstermeye çalışırsa çalışsın, başında bulunduğu partinin genlerindeki faşistlik bir noktada böyle hortluyor. Kamu kurumlarına emrivaki ile gittiği için kapıda kalıyor. Bunun son örneğini MEB’de yaşadık. Aynı şekilde Meclis açıldıktan sonra da eğitimi görüşmek üzere komisyon üyeleri davet edilmiştir. Sadece CHP’li milletvekilleri iştirak etmedi. Bakanımız sık sık Meclis’e gidiyor. CHP’nin amacının MEB’e gidip, bakanla, bakanlık bürokrasisiyle görüşmek olmadığını göstermeye sadece bu örnekler bile yeterlidir. Bu eşkıyavari baskınlarla derdi bilgi almak değil, kaos ve karmaşa çıkarmaktır.
Devletin kurumlarına gidebilmek dürüstlük gerektirir, sende bu dürüstlük yok, sen adam değilsin. Merkez Bankası bağımsız değil diyor, Merkez Bankası seni kabul etti, sen bağımsız değilsin, senin ipinin kimlerin elinde olduğunu merak ediyorum.”